Klasik RPG’lerle arası iyi olanlar için kesinlikle harika bir haberim var; bu oyun tam size göre! “Dev gibi olsun, görevden göreve koşarım, oyunun türü fark etmez” diyenleri de bir görelim. Bir de “Grafik nedir abi, önemli olan oyunun mekanikleri” diyenler de buradaysa tamam, şimdi yolumuza devam edebiliriz!
Balrum ilk bakışta gerçekten alışması zor bir yapım. Özellikle 3D grafiklerle büyümüş bir nesil için kabullenmesi vakit alacaktır, buna şüphe yok. Fakat grafiklerin örttüğü perdeyi aralayıp, oyunu oyun yapan unsurları görebilen gözler için, kesinlikle önemli bir yapım olduğunu düşünüyorum. Oyuna rastgele bir karakter yaratıp başlıyoruz. Üç farklı sekmede, üç farklı soruya cevap verip, beş özellik puanına toplamda sekiz yetenek puanı dağıtıp yola koyuluyoruz. Yarattığımız karakteri seviye atlatırken başlangıçta verdiğimiz özellik puanları üzerinden gitmek büyük fark yaratıyor. Bazı puanların sıfır olmasıysa Balrum’un fıtratında var. Oyun, dilediğimiz zaman zoom yapabildiğimiz izometrik bir kamera açısına sahip. Hoş, çok fazla yakınlaştığımız zaman grafikler büyük oranda patates oluyor ama olsun…
Balrum’un ilk bir saatlik kısmında ana hikâye hakkında büyük bir bilgimiz bulunmuyor olsa da sebat edip oyunu oynamaya devam edince dev resmi görmeye başlıyoruz. Bir RPG sever olarak hikâye akışına resmen kapıldım diyebilirim. Tabii bu hikâyeyi destekleyen birçok yan görev bulunuyor. Aslında Balrum’u iyi bir RPG yapan kısmın başında da bu yan hikâyeler bulunuyor. Ufak tefek yardım görevlerinden, devasa yaratıkların peşine düşmeye kadar uzanan bir yelpaze söz konusu. Hemen herkesle konuşabiliyor, hemen her türlü objeyi toplayabiliyoruz. Her türlü NPC ile etkileşime geçebiliyor olmak güzel bir artı. Verdikleri görevleri yapmaya çalışmaksa apayrı bir eğlence. Görevlerin haritada ulu orta gözükmüyor oluşu da tam benim sevdiğim özellikler arasında yer alıyor. Araştırmak, konu hakkında bilgi almak ve hedefe gitmek… İşte RPG 101 en sevdiğim okur!
İçinde olduğumuz dünya ile etkileşimimiz en üst seviyede. Ağaçları kesebiliyor, etraftan farklı meyve ve sebzeleri toplayabiliyor, karşımıza çıkan madenleri yavaş yavaş cebe indirebiliyoruz. Besinlerin önemi Balrum’da bir hayli önemli çünkü karakterimiz belirli aralıklarla acıktığı gibi aynı derecede susadığını da unutmamak lazım. Su için elimizde bulunan matarayı dolu tutmamız şart. Kısacası arada bir göl kenarına uğrayın derim. Toplanan malzemelerin bir kısmı Alchemy’de kullanılabildiği gibi, bazıları da Cooking için feda edilebiliyor. Fakat ağaç, demir gibi daha sert maddeleri toplamaktaki amaç Balrum’u rakiplerinden bir adım ileriye götürüyor. Bu materyallerin ilk faydası, örs üzerinde farklı toplama araçlarını üretmemiz için gerekmeleri. Her türlü toplama aparatımızın belirli bir ömrü var ve yok oldukları zaman tekrar üretilmeleri gerekiyor. Ayrıca oyunda bir de Safe Zone denen bir bölge bulunuyor. Burada ana haritanın dışında bir bölgeye ışınlanıyoruz. Bölge içerisinde yine etrafımızda bulunan malzemeleri toplayabiliyoruz. Fakat burada esas fark, kendimize bir bina inşa edebiliyor oluşumuz. Yeterli malzemeyi topladıktan sonra Sims vari bir şekilde kendi başımıza ev yapmamız mümkün hale geliyor.
Oyunda bulunan tüm üretim noktalarını evimize taşımamız içinse tek gereken yeterli malzeme, o kadar. Dönem dönem yorulan karakterimiz için sürekli para verip pansiyon kiralamaktansa, kendi evinin sıcaklığında bir ortam sunmak çok daha işimize geliyor.
Balrum dünyası çok geniş; keşfedilmeyi bekleyen envai çeşit bölge bulunuyor. Atıldığımız maceralar esnasında pek tabii karşımıza birbirinden farklı öcü çıkıyor. Savaş kısmı tamamen sıra tabanlı ama savaş başladığı anda harita farklı bir boyuta ışınlanmıyor, aksine olduğu yerden devam ediyor. Her tur ya hareket ediyor ya da saldırı gerçekleştirebiliyoruz. Açıkçası savaş sistemi gerçekten düzgün hesaplanmış bir dizi mekanikten oluşuyor. Yine de karakterin dibine girmeye çalışmak, grafik optimizasyonları yüzünden bir hayli zor.
Bir noktada sıtkım sıyrıldı diyebilirim. Savaşlarda benim gibi zorlananlar için evcil hayvan sistemi yardıma koşuyor. Oyunun başında yanı başımızda olan evcil hayvanımızın yerine, çok daha güçlü hayvanları ehlîleştirmek pekâlâ mümkün. Savaşlarda büyük fark yarattıklarının da altını çizmek isterim. Gündüz ve gece farkı da oyunda büyük yere sahip. Hava kararınca olan olaylar ve kimi zaman aldığımız debuff’larsa cabası.
Balrum’a alışmak gerçekten uzun sürebiliyor ama ön yargılardan arınıp, kendinizi onun kollarına bırakırsanız, inanın kısa sürede kendisini fazlasıyla benimseyeceksiniz!
Ertuğrul Süngü