Dyscourse

    0
    12

    Bu aralar adventure’lara sardığım bir gerçek. Ama son dönem sardığım adventure’lar da hiç eski adventure’lara benzemiyor arkadaşlar. Beni delirten bulmacalar yok hiç birinde, olayları kendi bakış açımıza göre yorumlayıp, oyunun gidişatını bizim belirlediğimiz adventure’lar denk geliyor sürekli. “Eski adventure’lara benzemiyorsa kötü” demiyorum bu arada, gayet de keyifle oynuyorum çoğunu.

    Dyscourse da aynen böyle bir oyun. Bulmaca yok, zorluk diye bir şey de yok. Etkileşim olayının aktif olduğu bir adventure kendisi. Senaryosu da bana epey tanıdık geldi. “Lost” dizisini izleyenleriniz vardır; uçak düşer, adada bir avuç insan kalır, yardım arayıp dururlar falan… Dyscourse da resmen bunun oyun versiyonu gibi. Daha absürd olanı elbette, o kadar ciddi bir senaryo beklemeyin. Yine de anlatmaya başlıyorum, olabildiğince ciddiyim şu an. Uçak düşmüş işte, orta yaşlı kadının biri de ekranın ortasında uyanmaya çalışıyor. Sonra onun adının Rita olduğunu, 25 yaşında olduğunu ve adada tek başına olmadığını anlıyorum. Tavırlarına baksan “Anne” dersin, her şeyi çözebileceğine inanan bir karakter. Sanat okumuş ama barda çalışıyormuş. Bunları zamanla öğreniyorum tabii ki de size karakteri özet geçtim şu an. Rita’yı kontrol ediyoruz biz. Uçak enkazı ve parça parça eşyalar adanın her yerine dağılmış vaziyette. Rita da keşfe çıkıyor ve diğerleriyle tanışıyor.

    dyscourse3

    Toplamda altı kişilik bir grup var. Bir karı-koca, bir oyun manyağı, bir paranoyak ve bir pesimist’ten oluşan bu beyhude grubun en mantıklı üyesi Rita ve ekibin hayatta kalabilmesi için her şeyi o planlıyor. Mesela su bulunması gerekiyorsa, aramaya gidecek kişileri o yönlendiriyor. Diyaloglar çok fazla bu arada, iyice okuyun ve yanlış bir karar vermeyin derim. Oyunda toplamda 10 gün var, bu 10 gün içinde gidişatınız belli oluyor ve sizin verdiğiniz kararlar diğerlerinin de hayatını etkiliyor. Günü geri sarma özelliği olduğundan, bir gün öncesine dönüp farklı kararlar vermeniz de mümkün kılınmış. Herkesin 10 gün sonunda sağ salim devam etmesini istiyorsanız gerçekten çok ince düşünmeniz gerekiyor. Pek kolay bir iş değilmiş gerçekten. Ağzında sigarasıyla gezen Steve, benzin sızıntısı olan enkazı tutuşturabilir veya Teddy köpek balıklarına da yem olabilir, her şey pamuk ipliğiyle birbirine bağlı. Oyun 1 saatten fazla sürmüyor, can da sıkmıyor. Ama her seferinde farklı kararlar verip farklı sonlarını da görmek isterseniz 2-3 kez daha canınız sıkılmadan oynayabilirsiniz.

    dyscourse2

    Grafiklerine pek de yoğunlaşmak istemiyorum, yeni nesil adventure’lardan ne eksisi var, ne de artısı. Sistem gereksinimi de çok düşük, rahatlıkla orta seviye bir bilgisayarda oynanılabilir. Gidişatı değiştirebildiğiniz ve zamanınızı çok da yemeyecek bir adevnture peşindeyseniz, Dyscourse’u deneyin. Sevmeniz kuvvetle muhtemel.

    Ayça Zaman