Ember

    0
    9

    RPG oyunları farklı dönemlerde, farklı şekilde karşımıza çıkan yapımlardır. Hatta kendilerine biraz yakından baktığımız zaman en çok çehre değiştiren oyun türü olduklarını görürüz. İzometrik kamera açısı ise pek tabii dijital dünyada RPG’yi RPG yapan açıdır.

    Geniş bir haritayı kontrolümüze sunan bu açı, aynı zamanda karakterlerimizi rahatça kontrol etmemizi sağlar. Bir anlamda tıpkı masa üstü RPG oyunlarındakine benzer şekilde, bir güce sahip olduğumuzu hissettirir. Yani karakter ve oyuncu farklı “şeylerdir” ama aynı zamanda ortak bir karar sonucu hareket ederler. Efendim uzun süredir yeni yeni türeyen ve bir şekilde inatla izometrik kamera açısını kullanmaya çalışan oyunlarla karşılaşıyoruz. Kimisi gerçekten iddialı olsa da ortalamada zayıf yapımlar üretiliyor. Neden mi? Bunun gerçekten birden çok sebebi var… Fakat öyle görünüyor ki bu yazımızda güzel oyunlardan birisi hakkında konuşuyor olacağız. Gelin Ember’a biraz daha yakından bakalım; neymiş, ne değilmiş…

    01

    Eskilerden
    Dağıtımcı 505 Games’e göre bu oyun on yıldır üzerinde çalışılan bir yapım. Fakat şu bir gerçek ki üzerinde on yıldır “gerçekten” çalışılan bir yapım, bundan çok daha fazlasıyla piyasaya çıkar. Belli ki Ember büyük hayallerin bir araya gelmesi sayesinde, uzun uğraşlar sonucunda aramıza katılan bir arkadaş. E zaten biz de kendisine hemen RPG dünyasında yer açtık, öyle öteleme, yabancılaştırma gibi hareketlerde bulunmadık. Konu olarak baktığımız zaman uzun zaman önce barışın hakim olduğu Domus isimli dünyaya, bir gece gök yüzünden milyarlarca Ember yağıyor. Y

    ağışın ardından Domus’a bir anlamda büyü geliyor. Durumun kısa sürede farkına varan Druid’ler kendilerini Lightbringer ilan ediyor. Yani Ember’ların ve de beraberinde getirdiği büyünün koruyucusu… Pek tabii sizin de anlayabileceğiniz üzere diğer ırklar bu durumdan pek bir mutsuz oluyor. Hatta Druid’leri o kadar kıskanıyorlar ki kısa sürede bir savaş patlak veriyor. Sonuç olarak tüm Lightbringer’lar ortadan kaldırılıyor ve Ember’lar da resmen tutsak hale geliyorlar. Diğer ırkların aç gözlülüğü sayesinde giderek korkunç bir hale gelen dünyada, çok derinlerde, bilinmeyen bir zindanda gözlerini açan belki de son Lightbringer ile tüm senaryo değişmeye hazırlanıyor. İşte o son Lightbringer da pek tabii biziz!

    ember-screenshot-3

    Karakterimizi yarattıktan sonra daldığımız oyunda, karşımıza fazlasıyla Diablo’yu andıran bir oyun çıkıyor. Tabii hemen akabinde takip eden uzun diyaloglarla daha ziyade bir Baldur’s Gate tadı yakalıyoruz. Biraz ilerledikçe beliren senaryo akışı sayesinde sanki Pillars of Eternity oynuyormuşum gibi hissetsek de renk teması ve savaş mekanikleri ile bizi resmen Divinity Original Sin içerisine ışınlıyor! Yani daha nasıl anlatayım en beğendiğim okur; Ember o kadar çok oyundan bir parçayı kendisine dahil etmeyi başarmış ki sağlam RPG oyuncuları nerede olduğunu resmen şaşıracak. İşin iyi kısmı, RPG ile alakası olmayanlar için harika bir başlangıç konumunda bulunması. Özellikle karakter yaratma kısmı genel geçer RPG oyunlarında bulunan birçok madde var.

    Oyun içerisinde karakterlerin gelişimi belirleyen dört adet özellik bulunuyor. Strenght, Dexterity, Intellect ve Vitality şeklinde sıralanan özellikleri doğru şekilde seçmek karakter gelişimimiz için ziyadesiyle önemli. İşin güzel kısmı, eğer ne seçeceğinize emin değilseniz, otomatik olarak en alakalı özellikleri seçme opsiyonu bulunması. Özellikle RPG’ye uzak olanların yüzünü güldürecek bu özellik sayesinde eminim daha fazla sayıda insan Ember deneyim edecektir.

    ember-2016-10-22-11-24-13-71

    Savaşmadan güzellik olmaz
    Birçok RPG oyununda olduğu gibi en az diyaloglar kadar savaş da Ember’da büyük yer tutuyor. Savaşlar birçok izometrik kamera açısına sahip CRPG’ge olduğu gibi “durdurabilir” mekanik altında çalışıyor. Yani “Space” tuşu ile oyunu durdurabiliyor, bu esnada karakterlerimize farklı komutlar vererek adım adım ilerleyebiliyoruz. Özellikle ekibimizde bir yakın dövüşçü, bir menzilli saldırı konusunda gelişmiş karakter ve bir de büyücü olduğu zaman bu durdurma fikrinin gerçekten ne anlama geldiğini daha iyi anlayacaksınız… Ember genelde karakter seviyesi ile gelen yeteneklerden ziyade, silahların sunduğu yeteneklere odaklanmış.

    Yani kullandığımız silahların sağladığı farklı özellikler bir anlamda yeteneklerimiz anlamına geliyor. Genelde “mana” harcayan bu özellikler, savaşlarda büyük fark yaratabiliyor. Bu sebepten hangi karakterin, nasıl bir silah taşıdığı bir hayli önem kazanıyor. Diyaloglarsa en az savaşlar kadar önemli. Özellikle oyunun ne şekilde gelişeceğine çoğu zaman konuşmalar karar veriyor. Yine de klasik CRPG’lerde olduğu kadar iddialı olmadığını da üzülerek belirtmem gerekecek. Özellikle oyunun ilk iki saatlik kısmında karşı karşıya geldiğim ve genelde ana senaryoya bağlanan konuşmalar, bir şekilde zorunluluktan yapılıyor ve pek bir opsiyonları olmuyor.

    ember-2016-10-22-11-30-01-37

    Ember’ın geneline baktığımız zaman grup halinde gerçek zamanlı savaşa girmenin verdiği o muazzam keyfi görüyorum. Seslendirmeler üzerinde büyük oranda çalışıldığı ortada zira her animasyon bambaşka bir ses ile hayat buluyor. Atmosfer müzikleriyse her türlü FRP oyununuz için kullanılmaya hazır. Akan senaryodan biraz uzaklaşırsanız (Ki uzaklaşın bir zahmet.) arka planda bizi bekleyen onlarca farklı görev ve birbirinden farklı NPC olduğunu göreceksiniz.

    Craft’larsa Ember’ın bir diğer artısı diyebilirim. Birbirinden farklı craft eşyayı, olabildiğince mantık çerçevesinde üretmemiz işten bile değil! Sadece gerekli malzemeler ve ilgili üretimi yapabileceğimiz bir masa! Hepsi bu! Geri dönüş olarak aldığımız eşyalar oyuna o kadar zenginlik katmış ki anlatılmaz, yaşanır!

    ember-2016-11-09-22-25-11-70

    Sıkıntı var
    Tabii bu gülün bir de dikeni var. Evet, Ember bizi birçok anlamda geçmişe götürüyor ama bu geçmiş birazcık tartışmaya açık diyebilirim. Öncelikle oyundaki savaş sistemi çok durağan. Silahlardan gelen az miktardaki yetenek, genelde kimin ne kadar vurduğunun hesabı ile sonuçlanıyor. Zaten kısa sürede biten mana sayesinde yakın savaşçıların özelliklerini kullanması pek de mümkün olmuyor.

    Bir diğer sıkıntı da diyaloglar. Keşke daha derin, daha detayları göz önüne çıkaran diyaloglar olsaymış. Eminim birçok oyuncu konuşmaları dinlemeden hızlı hızlı cevaplara basarak ilerleyecektir ki zaten bir noktada Ember bunu hak ediyor diyebilirim. (Biraz sert oldu galiba.)

    ember-2016-11-09-22-04-48-51

    Düşman birimlerindeki çeşitlilik de çok az gibi hissettim. Oyunu deneyim ettiğim saatler içerisinde düzenli olarak benzeri düşmanları öldürdüm ve bir noktadan sonra bu durum gözüme fazlasıyla battı. Haritalar da bir diğer sorun. Sanki oyun yapmaya hevesli ama kod yazmayı bilen bir grup gencin elinden çıkmış gibi. Her şey o kadar donuk ve görevler o kadar alışılagelmiş ki anlatamam…

    Ember özellikle aksiyon arayan RPG severler için biçilmiş kaftan diyebilirim. Etiket fiyatı (Artık etiket fiyatı da diyemez olduk yahu; illa Steam fiyatı.) ve düşmeyen aksiyon tansiyonu sayesinde eminim birçok oyuncuyu kısa sürede etkileyebilecek bir yapımdır. Birçok RPG markasından yararlanan Ember, kesinlikle denenmeyi hak eden yapımlardan.

    Ertuğrul Süngü