Necropolis: Brutal Edition

    0
    19

    Roguelike’ı biliyoruz değil mi?

    Hani şu ismini çok çok eski Rogue isimli oyundan almış olan, ölümün kalıcı olduğu (Yani yenildiğiniz anda oyuna baştan başlamanız gereken), genelde zindanlarca dolaştığımız ve ne yaptığımızı pek bilmediğimiz, zorluğu sebebiyle sinirden elimizin ayağımızın titrediği, rol yapma oyunlarının bir alt kümesi olan tür…

    Bilmiyorsak da şu an biraz fikrimiz oldu. Türkçe’ye “roguegibin” veya FRPNET tabiriyle “ölmeli oyun” olarak çevirebiliriz. Doom’un yeni çıktığı zamanlarda FPS terimi henüz popüler değilken, Gameshow dergisi (Ah çok özledik) diğer FPS oyunlarına Doomgibin derdi. Bu Roguelike terimi de onun gibi bir şey.

    Roguelike’dan sonra yeni bir alt kümemiz daha var artık: Soulslike. Yani daha ilk düşmanı geçmek için bile saatlerce emek sarf ettiğimiz meşhur Souls serisi (Dark Souls, Demon’s Souls, Bloodborne) gibi oyunlar ve benzerleri.

    Şimdi bu kadar şey yazdın oyundan ne haber diyeceksiniz ama Necropolis’i tanımlamam için bu iki terimi açıklığa kavuşturmam gerekliydi. Çünkü Necropolis biraz Roguelike, biraz da Soulslike. İki türden de başardığı ve başaramadığı kısımlar var.

    Ne anlamda Roguelike peki? Şöyle ki oyunda kalıcı-ölüm sistemi var. Tabii bu iş o kadar acımasız değil. Öldüğünüz zaman oyunda tamamladığınız quest’ler ve edindiğiniz token’lar bir sonraki oynayışınızda size yardımcı oluyor. Her seferinde yenilenen bir zindan var. Zindanın ve karakterlerin stillerini ben çok beğendim. Geometrik ve minimal. Biraz da neon bir hava var. Tek sıkıntım ortamın biraz boş olması.

    Yani her ne kadar her seferinde karşınıza yeni bir çevre çıksa da tekdüzelikten dolayı her yer birbirine benzemeye başlıyor. Bu da işin heyecanını ve yeniden oynanabilirliği biraz azaltıyor. Rol yapma oyunlarındaki tecrübe sistemi ve karakter gelişimi de var oyunda. Bunların üzerine bir de envanter ve crafting sistemi ekleyin.

    Oyunun Soulslike kısmı da birebir savaşların zorluğundan ve dövüş sistemin benzerliğinden geliyor. Yani düşmanlarınızın hareketlerini iyi ezberlemeli, doğru zamanda kaçmalı ve doğru zamanda da saldırmalısınız. Çok kolay bir şekilde ölebiliyorsunuz, bunu hatırlatayım. Ne yazık ki oyunun yakın dövüş kısmı için çok başarılı diyemem. Biraz hantal, biraz da vurma hissinden yoksun. Düşmanların kalabalık olduğu yerlerde işler karmaşıklaşabiliyor.

    Necropolis’in bu iki oyun türüne yenilik olarak kattığı şey ise çok oyunculu olması. Oyun aynı anda 4 kişiye kadar oynamanıza izin veriyor. Hatta bence tek başınıza oynamaya kalkışmayın çünkü oyun gerçekten zor ve bir takım ile beraber oynamak çok daha zevkli. Bir de verebileceğim en büyük tavsiye gamepad ile oynamanız. Oyun doğası gereği bu şekilde tasarlanmış ve klavyede ahtapota dönmeniz gerekiyor.

    Peki neden Brutal Edition? Çünkü oyun birçok yeni içerik (Yeni bir karakter ve harita başta olmak üzere) ile beraber PS4 ve Xbox One’a da çıktı. Ama ne yazık ki konsol versiyonu şimdilik sadece Amerika’da bulunuyor, Avrupa’da oynayamıyoruz. Roguelike ve Souls serisi hoşunuza gidiyorsa bu oyuna şans verin.

    Bu dünyaya yabancı iseniz de başlamak için önerilerim şöyle; Binding of Isaac ve Faster Than Light. Tabii daha pek çok oyun var. Souls serisinden ise herhangi bir oyunu seçebilirsiniz (Bence Bloodborne’u sonraya atın).

    Ege Tülek