Yanlış hatırlamıyorsam RWBY’ı ilk olarak erken erişim aşmasında, Aralık ayında oynamış ve dergiye yazmıştım.
Kendine has bir takipçi kitlesi bulunan Rooster Teeth Games, yine kendine has bir kitlesi bulunan RWBY isimli animenin (RWBY’nin içerisinde Amerikan dokunuşları olduğu için anime olup olmadığı hala tartışmalı bu arada.) oyununu yapmak için kolları sıvamıştı. İlk oynadığım süreçte RWBY: Grimm Eclipse’i hiç beğenmemiş, hatta yerin dibine sokmuştum. Peki erken erişimden bu yana neler değişti. Neler geldi, neler gitti? Hemen anlatmaya başlayayım.
RWBY üçüncü şahıstan oynanan ve anime grafiklere sahip bir hack’n’slash oyunu. Oyun size bir senaryo veriyor olsa da, bu senaryonun hiç de ilgi çekici olmadığını söylemek beni oldukça üzüyor. Zira özünde Youtube üzerinden oldukça eğlenceli animasyon video serileri hazırlayan Rooster Teeth’in oyuna daha eğlenceli diyaloglar eklemesini veya oyunda komedi olmasa dahi senaryonun daha derin ve daha ilgi çekici hale getirilmesini isterdim.
Oyunu single player modu ile tek başınıza oynayabildiğiniz gibi multiplayer modu ile ise arkadaşlarınızla veya çevrimiçi olarak rastgele oyuncularla beraber co-op olarak oynayabiliyor ve senaryoda ilerleyebiliyorsunuz. Multiplayer veya Single Player modunda kazandığınız her seviye ve yetenek her iki oyun moduna da aynı anda işleniyor. Oyunda her dört farklı karakterden her birine seviye atlattığınızda 1 adet yetenek puanı kazanıyorsunuz. Bu puanlar ile yetenek ağacınızdaki aktif ve pasif yeteneklerinizi geliştiriyorsunuz. Ancak bu yetenek ağacı çok da detaylı seçenekler sunmuyor ve oyunun en problemli noktalarından birini de bana kalırsa bu durum oluşturuyor. Yetenek ağacı sade bir yapı sunduğundan dolayı, aynı karakteri pek de yollardan geliştiremiyorsunuz, durum gayet çizgisel ilerliyor.
Gelelim oyunda seçebileceğiniz dört karaktere. Tüm karakterlerin kadınlardan oluştuğunu en baştan belirteyim. İlk olarak Ruby’yi ele alalım. Elinde kocaman kırmızı bir orağı olan, sempatik tavırlı ve kızıl saçlı kızımız, özellikle birkaç düşmanı aynı anda pataklayabilmesi ile ön plana çıkıyor. Benim en sevdiğim ve en çok oynadığım karakter olan Yang ise animelerdeki kavgacı, heyecanlı ve gerçekten güçlü olan bayan karakterlerin izini taşıyor. Yumruklarına güvenen Yang’ı oynaması hayli eğlenceli. Blake’e baktığımızda ise, kendisi daha soğuk bir yapıya sahip ve çift kılıcı ile düşmanı perişan ediyor. Son olarak Weiss sakin karakteri temsil ediyor ve elindeki tek kılıcı ile ardı ardına hızlı saldırılar yapabiliyor. Oyunda ve animede Yang’ın Sarı, Blake’in Siyah, Weiss’in beyaz ve Ruby’nin kırmızı renkler ile temsil edildiğini belirteyim.
Aslında erken erişimden bu yana RWBY’nin özellikle oynanış yönünden pek de bir gelişim katetmediğini görmek üzdü. Tamamen aynı sistemin üzerine yeni oyun bölümler eklemekten daha öteye gidemeyen bir yapım olarak karşıma çıktı. Bir kere daha önce de dediğim gibi yetenek ağacı son derece sade ancak bir diğer sorun, bütün karakterler aynı mekanik sistem ile dövüşüyor. Yani sol tuş hızlı saldırı, sağ tuş ise bir süre odaklandıktan sonra yapacağınız büyük saldırıyı kontrol ediyor. Bunun dışında E ve F tuşları ile karşı saldırılar gerçekleştirebiliyor ve gerekli barı doldurduğunuzda Q ile nihai yeteneğinizi kullanarak alan etkili saldırı yapabiliyorsunuz. Tüm karakterlerde sistem aynı şekilde işliyor ve animasyonlar dışında bu saldırıların hiçbirinde, özellikle de etki bakımından bariz farklar yok.
RWBY özellikle düşman gelsin de ağzını burnunu kırayım o bana yeter diyen oyuncular için eğlenceli bir yapım. Ancak zamanla monoton oyun yapısı sıkılmanıza sebep olabilir. bunu dışında bir süre ciddi manda eğlenceli ve karakterleri geliştirmek için heves ediyorsunuz. Yine de RWBY’ı tam sürümüyle de ne yazık ki beğenemedim.
Enes Özdemir