Subterrain

    1
    15

    Bu Mars üzerinden çok ekmek yiyorlar. Dördüncü gezegen diye bu kadar yüklenilmez ki! Halbuki mis gibi Uranüs var, ama ondan bahseden yok.

    Subterrain aksiyon oyunu kisvesi altında bize o tatlı kızıl gezegenin karanlık tarafını gösteren, tepeden kameralı bir hayatta kalma oyunu. Doktor Albert West ki bu bizim anakarakterimiz, eşinin hastalığı Alzheimer’a çözüm bulmak için Mars’a kurulan üste araştırma yapan bir doktor. Daha sonra olaylar falan derken laboratuvarda bir kaza oluyor ve birini öldürdüğümüz için Mars’ın karanlık hücresine düşüyoruz. Derken bir gün gardiyanlar da hücreye uğramaz oluyor ve neticesinde tahliye başlatılıyor ki bu esnada bizim hücrenin kapısı sıkışıveriyor. Bir çıkıyoruz ki tek hayatta kalan biziz. Hikâye de böylelikle başlıyor.

    Subterrain_Decal

    Peki bir hayatta kalma/aksiyon oyunundan bekledikleriniz nedir? Silahları, elektronik aygıtları hatta oyuncak ayıları söküp parça elde etmek mi? O parçalarla bir şeyler craftlamak mı? Yemek ihtiyacı? Su ihtiyacı? Uyumak? Yoksa düzenli aralıklarla tuvalete gitme ihtiyacı mı? Hepsi var. İçtiğiniz su, yediğiniz yemek kadar tuvalete gitmek gibi öğeler bana son derece gerçekçi geldi mesela. Hatta ilk başta gördüğümde hayran kalmıştım, taa ki kalabalık bir çatışmanın ortasında doktor West’in “Abi yeter altıma yapıcam!” serzenişine kadar.

    Oyunda bilmeniz gereken dört önemli yer var. Aslında oyunun haritası ufak görünse de oldukça büyük. Bazı binalar dört beş katlı ve her kat ayrı güzelliklerle dolu. Güzellik dediğim şey cennet bahçesi gibi gözüken haritalar değil elbette, aksiyon. Acil durum elektriğine kaldığınız için asansörler ve ışıkların büyük kısmı dükkanı kapatmış durumda.

    20160609215101_1

    Hazır konuyu açmışken söyleyeyim, craftlamak ve parçalara ayırmak ilgili makinaya müracaat sayesinde oluyor. Öyle kafanıza göre yapamıyorsunuz. Buralarda geliştiğiniz sürece de elinizdekileri geliştirebiliyorsunuz. Oyunda en çok ihtiyacınız olan şey ise oksijen ve ısı jeneratörleri. Bunların geneli ne hikmetse kırılmış oluyor. Eksi yirmi derece sıcaklık ve sıfır oksijenli yerlerde atraksiyon da kolay olmuyor. Çözümü ise bulduğunuz parçalarla oksijeni, ısıyı yanınızda taşımak oluyor. Oyunda ulaşım da tamamen yer altından metro ile sağlanıyor.

    Gittiğiniz yerlerin enerjisini kapatıp, lüzumsuzsa söndürüyorsunuz. Yoksa jeneratör bir anda kendini kapatıyor. Patlamasını da bekledim fakat kaç kez denediysem de olmadı. Patlama demişken, silahınızı çok kullanırsanız aşırı ısınıyor ve elinizi yaktığı için fırlatıp atmak zorunda kalıyorsunuz. Ona dikkat edin. Kaç kere çatışmanın ortasında elim yandı da elin uzaylısına yumrukla, tokatla, kafayla daldım.

    20160609221741_1

    Oyun grafikler açısında göz doldurmasa da kurgu ve ince ayrıntılarla gönlümü fethetti. Bir de oyun öyle kolay kolay bitmiyor. Oyun tamamen hayatta kalma oyunu. Yani kaçma amacıyla yaşıyorsunuz fakat kaçabileceğiniz bile şüpheli. En azından benim karamsarlığımla öyle görünüyor.

    Hikâye anlamında başlangıçta elinizde pek az şey var. Daha sonra yerde bulduğunuz ses kayıtları ve gelen bilgilerle hayatınızı sürdürüyorsunuz. Asıl komik olan ise uykunuz çok olursa çatışma esnasında uyuyakalabiliyorsunuz.

    Sonuç olarak sanırım How 2 Survive oyunundan sonra bağımlısı olduğum bir oyun daha çıktı. Bu oyunu bitirmeden uykularım yalan olur. Steam indirimleriyle 13 TL’ye alabileceğinizi de belirtelim.

    Doruk Demirüstü