The Bunker

    0
    6

    Macera oyunlarının altın yıllarını yaşadığı seksenli ve doksanlı yıllar, çizgi film tadındaki grafiklerinin yanında bir tür daha sunmuştu bizlere.

    “FMV” yani Full Motion Video içeren bu tür, gerçek aktör ve aktrislerin rol aldığı yapımlar olarak çıkmıştı karşımıza. The 7th Guest, Bad Mojo, Phantasmagoria, Tex Murphy ve geçtiğimiz aylarda çıkan Obduction gibi yapımlar FMV kullanan başarılı örnekler olarak verilebilir. Kimi yapımda aktörler bizleri performansları ile güldürürken kimileri de oldukça profesyonelceydi. Elbette macera oyunları ile beraber FMV macera oyunları da zamanla geri plana itildi.

    İngiliz Splendy Interactive’in yapımcılığını üstlendiği The Bunker, safkan FMV bir yapım. Bu tarz yapımlarda genelde mekanlar animasyon ve karakterler gerçek olur fakat The Bunker tamamen gerçek karakterlerle, gerçek bir ortam olan ve Essex’te bulunan Kelvedon Gizli Nükleer Sığınağı’nda çekilerek üretilen bir yapım.

    04

    Hikâyenin kahramanının adı John. Sene 1986’dır ve Gizli RGHQ Nükleer Sığınağı’ndaki kişi sayısı 58’dir. Fakat personellerden birisi hamiledir ve minik John’un doğması ile nüfus 59’a çıkar. Olaylar otuz yıl sonrasında başlıyor. John artık otuz yaşındadır ve annesi de vefat ettikten sonra koskoca sığınakta hayatta kalan tek kişidir. John, yaşadığı birkaç odadan fazla uzaklaşmamakta ve günlük rutinini sürekli tekrar etmektedir. Taa ki bilgisayar serverları hata verene kadar. John, mecburen ikinci seviyeye inmek ve hatanın kaynağını araştırmak zorundadır. Ve John ilerledikçe geri kalan 57 kişinin (anneyi çıkardık tabi) nereye kaybolduğuna flashback’ler eşliğinde tanıklık ederiz.

    The Bunker için açıkçası tam olarak bir oyun diyemem. Çeşitli etkileşimler gerçekleştirilen bir film desem aslında daha doğru olur. Her ne kadar macera oyunları kategorisine girse de maalesef yapılabilecekler oldukça kısıtlı. John’u sığınağın içinde sağ sola ilerletmek dışında bir – iki eşya bulup yerinde kullanma dışında bulmaca olarak nitelendirebileceğim bir etmen yok. Yapım, oyuncuya daha çok bir hikâye sunuyor ve olan bitene şahit olmak dışında bir fonksiyonunuz yok.

    02

    Oyunun en dikkat çekici yanı şüphesiz tamamen FMV olan grafikleri. Üzerine başarılı oyunculuk da eklenince görsel olarak ortaya bir hayli kaliteli bir sunum çıkmış. John’un hal ve tavırları, sergilediği mimikler tartışılmaz. John’u İngiliz aktör ve komedyen Adam Brown’un canlandırdı ve kendisi aynı zamanda Hobbit serisinde Ori adlı cüceyi oynayan aktör. Flashback’lerde John’un annesini canlandıran isimse Penny Dreadfull adlı dizide ön plana çıkan Sarah Greene. Ayrıca arka planda oyunun senaryosunda SOMA ve Broken Sword gibi başarılı yapımlarda yer almış isimler de bulunmakta.

    The Bunker’ın hikâyesi merak uyandırıcı. Herkes nerede? John gerçekten yalnız mı? Dışarıda hayat var mı diye merak ediyorsunuz fakat hiçbir zaman ürkmüyorsunuz. Evet, yapım sizi sona yaklaşırken şaşırtıyor ama diğer zamanlarda da heyecanlandıramıyor. Öncelikle John’un rutinlerini gerçekleştirdiği giriş kısmı gereğinden fazla uzun tutulmuş. Rutinleri gerçekleştirirken ancak üçüncü günde olaylar gelişmeye başlıyor ki bayağı bir geç. Bunun dışında yaşanan olayların birçoğu belgeler eşliğinde bize aktarılmaya çalışılıyor ve itiraf ediyorum; bir süre sonra uzun dokümanları okumamaya başladım.

    03

    Yapımın en büyük problemi ise bir yere tıkladıktan sonra John’un gerçekleştirdiği eylemleri geçememek. Her seferinde John’un o koridorda yürüyüşünü, o kapıyı açışını izlemek zorundasınız. Koridordasınız ve kapıdan girmeniz lazımken yanlışlıkla koridora tıkladınız; tek yapabileceğiniz arkanıza yaslanıp John’un geri gidişini izlemek. Şimdi okuyunca küçük bir ayrıntıymış gibi görülebilir ama emin olun daha oyunun başında ciddi bir sıkıntı haline geliyor. Çünkü oyunda yürümek dışında zaten yapılabilecek çok az şey var ver vaktin yarısını da John’un yürümesi, kapı açmasının yemesi can sıkıyor. Oyunu aşağı yukarı iki saatte bitiyor ve bunun yarısı ne yazık ki yürümek.

    The Bunker hikaye ve görüntü namına kaliteli diyebileceğim bir yapım. Ayrıca FMV’nin oyunlarda nasıl profesyonelce kullanıldığının en büyük kanıtı fakat daha çok etkileşim daha çok bulmaca olsaymış en iyi macera oyunlarından birisi de olabilirmiş. Kapı açma ve yürüme sekansları ise en büyük eksisi. The Bunker için bir oyun demekten ziyade iki saatlik bir film demeyi tercih ederim.

    Rafet Kaan Moral