Battlefield Hardline

    0
    23

    Suç ve Ödül!
    Rozetim yeterince parlak, saçlarım taralı, Ray-Ban’lerim gözümde, ucuna lazer takılı 44.Magnum’um da dolu olduğuna göre, kaldırın bakayım ellerinizi havaya, teslim olun işte, hazırlıklı geldik. Adım Nick Mendoza, Battlefield Hardline’a hoş geldiniz!

    Çocukluğumda ilk oynadığım oyunlardandı Battlefield 1942. Counter-Strike ve Half-Life dönemini atlattıktan sonra, 2002’de piyasaya çıkmasıyla birlikte internet kafelere gitmek için yeni nedenimiz oluvermişti arkadaşlarla. Şimdi bakıyorum da, 13 sene önceymiş, 26 yaşında bir insan olarak dile kolay diye geçiriyorum içimden, hayatımın yarısı boyunca oynamışım bu oyunu. Dolayısıyla pek sevgili editörüm Fırat geçen ay evde Evolve ile baş başa romantik bir akşam geçirirken arayıp “ İngiltere vizen vardı di mi senin? Vardı vardı, ben hatırlıyorum, 2 haftaya Battlefield’ın EU basın lansmanı var, ona gidiyorsun haberin olsun, haydi konuşuruz” gibisinden çok cool bir konuşma yaptıktan sonra, evde yaklaşık yarım saat koşturup sesim kısılana kadar bağırdığım için komşularımdan özür dilerim, öhöm. Velhasıl gün geldi, toparlandık gittik Londra’ya, EA Visceral’ın düzenlediği etkinliğe ve yerinde gördük sevgili Hardline’ı. Hazırsanız karşınızda yepyeni bir Battlefield!

    01

    Öncelikle bahsetmem gereken şey oyunun konseptinin ne kadar güzel bir şekilde değiştirildiği. Genelde artık savaş oyunları şunun üzerine: bir ülke başka bir ülkeyi dövmeye çalışıyor, çünkü o ülkenin başındaki çılgın/dahi/bilim adamı/şeytani lider aslında diğer ülkenin gizli servisinin çılgın/dahi/bilim adamı/şeytani liderine hizmet ediyormuş falan filan. Bize sunulan ise iki ülke arasında seçim yapmak ve birinden biri adına savaşmak. Özellikle Call Of Duty, Medal Of Honor ve Battlefield gibi oyunların Multiplayer modları sayesinde ne kadar uzun oynandıklarını düşünürsek, artık bu formül fazlasıyla sıkıcı gelmeye başlamıştı. EA Visceral ekibi rakiplerinin yaptığı gibi zaman çizelgesini değiştirmek yerine, bu politik savaşın içinden çıkmaya karar vermiş ve bize hırsızlara karşı polisler konseptini sunmuş bu oyunda. Konseptin başarısı sadece bu oyunlarda görmeye alışık olmadığımız bir şey olduğu için değil, oyunun oynanış ve modlarına da inanılmaz yansıtıldığı için başarılı. Mesela oyunun yeni modlarından, oyundaki araçları çalıp mobil kontrol noktaları olarak hiç durmadan sürerek elimizde tutmak amacı güden Hotwire, ordusal savaş çerçevesinde düşündüğümüzde ne kadar anlamsız olacaksa (Şehir yıkılıyor yahu kim umursar bir tane çalınan Humvee’yi?), hırsız/polis konseptinde canlandırıldığında bir o kadar anlamlı bir hal alıyor. Bunun sonucu olaraktan her zaman CoD serisinin rakibi görülen BF, bir anda GTA V ile karşılaştırılmaya başlanıyor ki GTA V’in türünün en iyilerinden biri olduğunu düşünürsek, bu fazlasıyla iyi bir sonuç seri açısından. Hırsız/Polis konsepti ayrıca sadece multiplayer’da değil, single player’da da karşımıza BF Bad Company 2’den beri çıkan en iyi ( kimilerine göre tek iyi) BF hikayesini çıkartmış oluyor.

    02

    Zor iş bu kanun adamlığı!
    Oyunun campaign’i bir dizi gibi yapılmış ve bölümleri aynı bir dizinin bölümleri gibi ilerliyor. Kahramanımızın adı ise Nick Mendoza. Nick ve polis arkadaşlarının etrafında dönen 10 bölümlük keyifli hikayeyi oynamak aşağı yukarı 8 saatimizi alıyor. Kendi karakterimiz Nick pek bir sıradan ve klişe bir polisken, etrafımızdaki karakterler Nick’e göre çok daha ilgi çekici. Dünyanın kendisi, görselleri ve seslendirmedeki detaysa fazlasıyla takdire şayan. Hatta polis şefi Capt’ Dawes’u seslendiren kişi The Shield, Sons Of Anarchy gibi dizilerden tanıdığımız Benito Martinez’ken, ortağımız Khai’yi ise, Arrow dizisini izleyenlerin yakından tanıyacağı China White’ı canlandıran Kelly Hu seslendiriyor. Çok ufak detaylar gibi gözükse de, aktörlerin kattığı gerçekçilik hissi inkar edilemez. EA Visceral’ın basın lansmanında oyunu üstüne inşa ettikleri üç temelin hız, strateji ve hikaye olduğunu söylemesini çok iyi anlayabiliyoruz bu noktada. Oynanışa gelince yine fazlasıyla memnun kalıyoruz. Oyunda silahlarımız ne kadar önemliyse, rozetimizi çekip suçluları tutuklamak da bir o kadar, hatta daha da fazla önemli, çünkü tutukladığımız bir suçludan alacağımız puan bir suçluyu öldürerek alacağımızdan çok daha fazla. Oyuna yeni eklenen iki diğer dinamik bu unsuru tamamlamak için yapılmış gibi ve bunu da çok iyi başarıyorlar. Bunlardan ilki, Battlefield oyunlarında ilk kez gördüğümüz gizlenebilme özelliği. Artık eğildiğimizde sadece daha ufak bir hedef haline gelmiyoruz, aynı zamanda gizlilik moduna da giriyoruz ve etrafımızdaki düşmanların (-aynı eski Metal Gear Solid’lerde olduğu gibi) konik bakış açılarından gizlenmeye çalışıyoruz. Diğeri ise Scan. Oyunda girdiğimiz ve başladığımız her bölümde tarayıcıyı kullanıp etrafımızdaki düşmanların yerlerini, alarmları, silahlarını ve ipuçlarını görünür hale getirebiliyoruz. Bu üç unsur birleştiğindeyse karşımıza eğer istersek tek bir mermi bile ateşlemeden bitirebileceğimiz bir Single Player Campaign çıkıyor, ki Battlefield gibi ateş etmeye dayalı bir savaş oyununda bu çok değişik ve güzel bir deneyim oluyor. Oyun da bunu ön plana çıkarmak istercesine, her tutuklama için puanlar saçarak bizi suçluları öldürmek yerine tutuklamak konusunda cesaretlendiriyor. Tabii her zaman bu mümkün olmuyor, Los Angeles’ta son model polis arabamızla suçluları kovalarken üzerinize roket atan bir suçluya rozet çekmek kolay değil, denemek serbest, ama kolay değil. Nitekim bize Battlefield oyunlarında görmeyi özlediğimiz, keyifli bir deneyim yaşatıyor bu yeni özellikler. Evet bazen yanyana duran yedi suçluya rozet çekip, hepsinin elinde birer Uzi olmasına rağmen kuzu kuzu tutuklamak garip olsa da, oyun bunun çok farkında ve bunu yaptıktan sonra bize sunduğu “Vay be bu heriflerin de niye suçlu olduğu belli, tam salaklarmış, 7 kişiyi birden tutukladım” gibi diyaloglarla bu gariplikleri mizaha çevirmeyi iyi biliyor. Single Player’daki tek sıkıntı, açtığımız silahların oynayış şeklimizle bağlantılı olmaması. Gizlilik ve suçluları tutuklamaya bağlı oynarken daha fazla puan kazandığımız için bolca shotgun ve makineli tüfek açıyoruz fakat oyun tarzımız olarak bunları pek kullanmıyoruz. Tam tersi silahlarımızı çekip herkesi öldürme yoluna gittiğimizde ise, suçluları tutuklayarak alabileceğimizden daha az puan aldığımız için ihtiyacımız olan bu silahlara sahip olamıyoruz. Ama iki oyun tarzını dengelediğimiz zaman bu da büyük bir problem teşkil etmiyor.

    03 - hotwire mod

    Hazır, Nişan al, ateş!
    Gel gelelim BF serisinin asıl dünyaya hediyesi olan Multiplayer modlarına. Şahsen oyunun hırsızlar ve polisler arasında geçeceğini ilk duyduğumda şüpheye düşmediğimi söylersem yalan söylemiş olurum. “Hani benim tanklarım, hani benim uçaklarım, hani benim uçak gemilerim?!” diye bayağı bir darlamıştım kendimi fakat bu geçiş hiç beklediğim kadar da yabancılaştırmamış oyunu bana. Tam tersine, çok doğru yapılmış olan araç, mod ve harita seçimleri belki de 64 kişinin birbirine girdiği bir savaş alanından çok daha kaotik ortamlarda bulmamıza neden oluyor kendimizi. Bir de üstüne single-player’da olduğu gibi multiplayerda da mizah oldukça fazla. Mesela sizin son hızla geldiğinizi farketmeyen bir oyuncuyu ezdiğinizde “ Of yine ön camıma beyin bulaştı, bıktım bu aracı yıkatmaktan!” tarzında espriler ve laf atmalar duyuyorsunuz karakterinizden ve beklemediğiniz bir anda sesli gülmenize neden olabiliyor bu espriler. Ayrıca değinmem gereken bir başka şey de oyunda artık roketatar ve ağır makinalı silahlar seçilemiyor. Bunun yerine haritada bazı noktalarda gidip almamız için bizi bekliyorlar. Haritalarda bizi bekleyen şeyler bunlarla sınırlı da değil, bazen zipline, bazense grappling hook da olabiliyor. Oyunda şu an sadece 9 harita var, bütün oyun modları bu haritaların değişik varyasyonlarında geçiyor. Özellikle The Bank Heist, Motel ve Downtown Los Angeles haritaları dikkat çekiyor. Yeni haritalarda aldığım bilgilere göre yakında geliyor, fırından çıkmak üzereler.

    Oyunda yedi adet multiplayer modu bulunuyor. Bu modların beşi yepyeni modlarken ikisi BF’yi BF yapan modlardan.

    04

    Oyun Modları!
    Hotwire: Oyunun beş yeni modundan biri olan Hotwire’da mobil kontrol noktaları olan arabaları ele geçirip, olabildiğince hızlı bir şekilde sürmemiz gerekiyor. 32 kişilik bu modda ne kadar uzun süre yüksek hızlarda aracı elimizde tutabilirsek, o kadar çok puan kazanıyoruz. Gerçekten takım oyununu inanılmaz ön plana çıkarıyor bu mod. Dört kişilik ufak bir takım olarak doğru silah ve sınıf seçenekleriyle gerçekten durdurulamaz bir hale geliyorsunuz ve aracın içindeki dört kişi de en az bir diğeri kadar önemli hale geliyor. Basın lansmanında da en çok üzerinde durulan mod oldu Hotwire. EA Visceral’ın kreatif direktörü Ian Millhan da kendisine bu modu sorduğumda: “ Eski bir BF oyuncusu olarak hatırlayacağın gibi, büyük haritalarda özellikle birbirinden tamamen bağımsız üç savaş dönüyor gibiydi. Uçaklar uçaklarla, tanklar tanklarla, insanlarsa binaların arasında insanlarla çatışıyordu. Konsepti değiştirirken uçakları kaybedeceğimizin farkındaydık, ama it dalaşlarının verdiği adrenalini kaybetmek istemiyorduk. Hem bu savaşları birbiriyle bağlantılı, hem de tıpkı bir it dalaşındaki gibi dinamik ve adrenalin yüklü yapmak amacıyla tasarladık Hotwire’ı. Yani bir nevi, yerde geçen bir it dalaşı bu bizim için ve şahsen bundan fazlasıyla keyif aldığımı söyleyebilirim” diyordu bana. Son derece de haklıydı. Hotwire’da her şey inanılmaz hızlı gelişiyor. Kendinizi bir an tırın yan camından çıkmış elde M16A1 ile arkanızdan gelen spor arabayı tararken, bir an helikopterde tırın peşinde koşma sırası sizdeyken ya da tepenin üstünde keskin nişancı tüfeğinizin dürbününden spor arabalardan birinin şöförünün yüzüne bakarken bulabiliyorsunuz. Kaos ortamı çok gerçek ve bu inanılmaz zevkli. Bu modda özellikle Mechanic sınıfı çok etkili, bunun en önemli nedeni gadgetları arasındaki grenade launcher ve sabotage’ı, her sınıfta bulunan Stunt Driver ile birleştirebilmesi. Oyundan roketatarların kaldırıldığını düşünürsek hedef arabaların düşmanın elinde olması halinde grenade launcher bir vuruşta bir çok düşmanı öldürmek için ideal. Stunt Driver ise kullandığımız araçlarda bize Need For Speed oyunlarındakine benzer bir nitro boost veriyor. Bu da hem kaçarken hem kovalarken doğru kullanıldığında çok etkili olabiliyor. Sabotage ise adı üzerinde sabotaj. Hedef arabalardan birine bir bomba yerleştirerek çalıların arasına gizlenip onu çalan ilk kişinin havaya uçuşunu seyrediyoruz. Bu modda karşılaştığım tek sorun haritaların azlığı, bir noktadan sonra kaçış yollarını keşfedip kendinizi sürekli aynı daireleri çizerken bulabiliyorsunuz. Haritalar farklı oynanış tarzlarına el verse de çoğalsa çok çok güzel olur.

    Blood Money: Yeni 32 kişilik modlardan bir diğeri olan Blood Money’ de ( kelime anlamıyla kanlı para ) ise, kanun güçleri suçlularla haritanın ortasına yerleştirilmiş devasa bir para yığını için savaşıyor. Polisler paraları kanıt olarak almak isterken, hırsızlar Ferrari ve kokteyl’ler için peşinde. Amaç ortadaki yığından parayı alıp, takımınızın kasasına ölmeden geri götürmek. Bir yandan da olası saldırılara karşı kendi kasanızı korumak. Takım oyunu bu modda inanılmaz önemli gerçekten. Herkes yerlere atlayıp parayı almaya odaklanırsa şayet, elinde bakkal shotgun’ı ile dolaşan bir arkadaş dört kişiyi iki vuruşta öldürebiliyor. Bunun yerine takım olarak gaz maskesi ve gaz bombası almak inanılmaz acımasız ve keyifli olabiliyor, paranın etrafını saran gazlara yaklaşan herkes hızlı bir şekilde ölürken siz rahat rahat paranızı alıyorsunuz. Yine de çok rahat olmayın, her zaman etrafta keskin nişancılar olabilir, ne de olsa bir BF oyunu bu. Bu modda başka bir anahtar nokta da her zaman paraya yakın bir araç bulundurmak. İnanın bir çanta dolusu parayla koşarken bir anda ölmek sinirlerinizi bozuyor. Gözüme çarpan başka bir yöntem ise, Zipline ve Grappling Hook ikilisinin kullanımı. Binadan çıkışınızı doğru zamanlarsanız, normalde çıkılamayan yüksek bir binaya grappling hook ile çıkıp, sonrasında (doğru açıyı yakalarsanız) kendi kasanıza kadar zipline ile bir kerede gitmeniz mümkün.

    Heist: Soygun anlamına gelen bu 32 kişilik modumuzda olay gayet keyifli. Hırsızlar olarak bir kasayı patlatıp kasada bulunan değerli nesnelerle dolu iki çantayı kaçış helikopterine ulaştırmak. Polislerin amacı ise haliyle bizim bunlardan herhangi birini yapmamıza engel olmak. Ama asıl eğlence kasa patlayıp çantalar çalındıktan sonra başlıyor. Zırhlı devasa jipler, polis muscle car’ları ve helikopterler dahil bir çok araçla kovalamaca başlıyor. Bu modda size tavsiyem Enforcer sınıfını denemeniz olur. Özellikle hırsız tarafındayken kasaya patlayıcıları yerleştirdiğiniz anda sırtınızda kalkan olması önemli bir detay haline gelebiliyor. Blood Money’de olduğu gibi bir kaçış aracı bulabiliyorsanız çok şahane, şayet çantayı bir kez ele geçirdiniz mi bütün polislerin hedefi haline geliyorsunuz. Polislere tavsiyem ise çıkış noktalarını iyi kontrol etmeleri. Kaçılabilecek noktaları iyi kapatırlarsa, hırsızları kontrol altında tutmak kolaylaşıyor. Aynı şekilde gaz bombası ve gaz maskesi de etkili bir kombinasyon haline gelebiliyor.

    Rescue: Oyuna yeni gelen bu mod 5’e 5 oynanan iki moddan biri. Bir can hakkımız olan ve respawn olamadığımız bu modda, polisler olarak oynadığımızda suçlular tarafından rehin alınan insanları kurtarmaya çalışırken, suçlular olarak oynadığımızda rehinelerimizi polislerden korumaya çalışıyoruz. Üçü polis, üçü suçlu olarak totalde altı el oynadığımız oyun oldukça aksiyon ve kaos yüklü yine. Sadece bir canımız olduğu gerçeğini unutmamanın belki de en önemli unsur olduğu oyunda takım oyunu kesinlikle çok önemli. Kurtarılacak rehinelerin haritanın iki ayrı yerinde olması da bu modu tamamen hırsızların lehine çevirmenin önüne geçen unsur. İki rehineye dağılan suçlularla mücadele etmek çok daha kolay oluyor. Bu modda takım arkadaşlarınızla doğru bir koordinasyon içinde olmanız çok önemli. Enforcer, Operator ve Mechanic’ten oluşan bir üçlü mesela ölümcül olabilir. BF’nin stratejilerini bu kadar hızlı bir modda bu kadar yüksek seviyede tutabildikleri için tekrar EA Visceral’a şapka çıkarıyorum. Genelde devasa haritalar, uçaklar, tanklarla bildiğimiz BF’ye hem Hardline’ın konseptini hem de o konsept doğrultusunda yaratılmış gadget’ları devreye sokup bin bir strateji ile suçluların karşısına çıkmaksa pek bir zevkli.

    Crosshair: Oyundaki diğer beşe beş modda ise hırsızlar olarak polislerin korumaya çalıştığı bir VIP’yi öldürmek amacımız. Polisler olaraksa sevgili VIP’yi korumak. VIP’nin de oyunculardan biri olduğunu düşünürsek, eğlence başlasın! Aynı Rescue modunda olduğu gibi bu modda da oyun başına bir can hakkımız var ve iki taraftan üçer olmak üzere totalde altı oyun oynuyoruz. Bu modda en önemli unsur VIP ‘nin kim olduğunu hızlıca çözüp (ki VIP olduğunu anlamadıklarından olsun kafa üstü düşmana koşan pek fazla cici oyuncu gördüm ), takım olarak onu koruyup ona kaçış noktasına kadar eşlik etmek.

    Conquest Small: Klasik BF modlarından Conquest’in yirmiye yirmilik versiyonu. Bu versiyonda üç kontrol noktası bulunurken amacımız yine conquest’te olduğu gibi hedef noktaları ele geçirip olabildiğince düşmanı bu noktalardan uzak tutmak. Bu arada harita dizaynları da bir o kadar keyifli

    Conquest: En klasik BF modu, amaç ister asker olarak ister kullandığımız araçlarla, beş kontrol noktasından birini ele geçirip, düşmanın puanlarını bitirmek. Devasa haritalarda oynanan bu modda oyunda bulunan her türlü aracı ve gereci bulmak ve kullanmak mümkün (hatta tavsiye edilir). Oyundaki her şeyi sırasıyla deneyebileceğiniz asıl mod bu. Gökdelenin en üst katından köprü altlarına kadar değişik lokasyonlarda bulunan kontrol noktalarını almak ve bunu yaparken yaşanan kaos yüklü adrenalin tek kelimeyle mükemmel. Ayrıca artık 64 kişilik haritalarda oynamanın keyfi de cabası.

    Team Deathmatch: 64 kişi, araç yok ve iki takım var. Amaç belli, rakip oyuncuları öldürerek puanlarını sıfırlayın! Fazla bir açıklama yapmama gerek yok diye düşünüyorum, silahını doldur, hedef al, ateş et!

    53 Modifiye edilebilir silah, 28 gadget ve kullanıma hazır 27 farklı araçla, Battlefield Hardline next gen ‘de oynadığım en iyi multiplayer deneyimini bana sunduğunu rahatça söyleyebilirim. Bütün silahların sesleri ve görselleri, bütün araçların kullanımlarındaki farklılıkları hesaba katarsak, detay seviyesi inanılmaz.

    11

    Hayal kırıklığına uğradığım bir nokta ise oyunun next gen’in önemli unsurlarından olan full hd 1080P’de oynanmaması. Xbox One ‘da 720P çözünürlükte oynanırken, PS4’te bu rakam 900P ye çıkıyor.

    Sonuç olarak, Battlefield Hardline yeni ve taze konsepti, onlarca yeni araç ve silah seçeneği ve adrenalin yüklü Hotwire ve Bloodmoney modlarıyla çok keyifli, üstelik yeni olduğu kadar kadar tanıdık bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculuğa bir de güzel yapılmış bir single player campaign eklenince, keyfim iyice yerine geliyor ve yapacak tek bir şey kalıyor. O da son seviyeye gelene kadar arabaları çalıp, gökdelenlerden paraşütle atlayarak helikopter vurmak, çünkü bunu yapabilmenin keyfi paha biçilemez!

    Emre Aydoğan