Detective Hayseed – Hollywood

    0
    6

    Macera oyunlarına her daim bir düşkünlüğüm olmuştur. Birçok kez bahsetmişimdir; kolay oynanıyor olmaları ve en iyi hikayelerin bu oyunlarda bulunması hep bana cazip gelmiştir. Lakin bu türü çok seviyorum diye her macera oyununu severek oynarım diye bir kaide yok. Arada sırada Detective Hayseed gibi “olmasa da olurmuş” diyebileceğimiz yapımlar da çıkıyor işte.

    Detective Hayseed bizleri Hollywood’a götürüyor.
    Oscar törenine yalnızca birkaç gün kala çok kötü bir olay yaşanır: Adayların listesi çalınır ve bu dünyanın sonu demektir çünkü kimsede yedek liste yoktur. Dolayısıyla hırsızın ve listenin acilen bulunması gerekmektedir. Peki, kim bu görevi layığı ile yerine getirebilir ki? Hmm… Bir düşünelim.

    Hollywood polisi olmaz, beceremezler. Hollywood dedektifleri? Hayır, hayır, onlar da işin içinde olabilir. Ya Sherlock Holmes gibi film dedektifleri? Onlar da bu işin altından kalkamaz. Ve en sonunda Amerikan Başkanı Obama’nın aklına birisi gelir: Hayseed! Evet, evet! Dışarıdan ve Hollywood kültürünü tanımayan birisi, kısaca bu iş için ideal! Nihayetinde isminin doğrudan çevirisi “saman tohumu” olan ama “köylü” anlamında da kullanılan Hayseed isimli dedektif bu iş için layık görülüyor ve derhal işe koyuluyoruz.

    04

    Oyunun daha alıştırma bölümünde, bir çiftlik evinde tavuklarıyla beraber takılan Hayseed’i görünce, az çok nasıl bir yapımla karşı karşıyasınız anlıyorsunuz. Oyunun hikayesinin zaten elle tutulur bir tarafı yok. Durum böyle olunca hikayeden ziyade içeriğe yönelmek gerekiyor lakin o da becerilememiş.

    Oyun komedi türünde ama güldürmeyen bir oyun. Buz gibi espriler, yerine benim utandığım yorumlar, acınası skeçler derken oyunun düştüğü duruma gülmek dışında pek de gülünecek bir hali yok. Dolayısıyla bir macera oyununun en önemli yeri olan hikaye ve içerik bir şey sunmayınca, geriye zaten fazla da bir şey kalmıyor.

    05

    Dedective Hayseed’in gözyaşı döktüren içeriğine karşın bulmacalar fena sayılmaz. Doğru nesneyi bul, gerekirse envanterde başka bir nesne ile birleştir ve yerinde kullan mantığı ile hareket eden bulmacalar belki de oyunda ilerlemenizi sağlayan tek şey. Bulmacalar da çekilmez olsaymış emin olun bu satırlar yazılmayacaktı bile. Zor bulmaca yok. Daha çok piksel avcılığı tadında envanteri bulabildiğimiz her eşya ile doldurduktan sonra birazcık da aklımızı kullanarak nerede kullanacağımızı çözüp teoriden pratiğe döküyoruz.

    Bir diğer artı kısım da karşılaştığımız karakterler. Daha oyunun başında telefonla görüştüğümüz Obama olsun, Siyah İnci’nin kaptanı Jack’e hayat veren Johnny Depp olsun birçok ünlü isim ile karşılaşıyoruz. Kimisi davamızda bizi desteklerken kimisi burnu havada tavırları ile illallah ettiriyor. Ee, burası Hollywood. Ünlü isimler olmayacak da kim olacak, öyle değil mi? 🙂

    03

    2D çizimler oyunun şüphesiz en güzel yanı. Rengarenk, çoğu zaman eciş bücüş olan arka plan çizimleri göze çok hoş geliyor. Öte yandan karakterler için aynısını söyleyemeyeceğim. 3D karakterlerin animasyonları çok zayıf ve hareketleri biraz da ürkütücü. Sanki birisi görünmez iplerle yukarıdan oynatıyormuş gibi bir tavırları var.

    Ara videolar da ne yazık ki oyuna gölge düşürüyor. Yine karakterler ara videoda çok kötü hareket ediyorlar. Seslendirme de biraz amatörce olmuş. Hani dedim ya soğuk espriler var diye. Bu espriler bir de amatörce aktarıldığında daha da çekilmez oluyorlar.

    02

    Detective Hayseed arka plan çizimleri gibi iyi yönlere de sahip olsa da genel itibari ile iyi olmayan bir macera oyunu. Oynanmayacak kadar kötü demiyorum lakin başta hikayesi ve içeriği olmak üzere sıkıntılı bir yapım. Durum böyle olunca türün seveni olarak ben istediğimi bulamadıysam, türe aşina olmayanlar zaten hiç bulaşmasın.

    Olca Karasoy
    @olcakarasoy