Hiç düşündünüz mü acaba oyunlarda siz kahramanlıklar peşinde koşup, birbirinden parlak ve güçlü eşyalar toplayıp seviyeler atlarken geri plandaki bilgisayarın yönettiği o karakterler günlük hayatlarında neler yapıyor?
Kılıcınızı aldığınız satıcı siz bir zindanda bir maceraya gittiğinizde o para ile neler yapıyor? Size oyunun son görevini veren o yaşlı bilge sizin arkanızdan evine gidip çay koyuyor mudur? Oyunun son kötü adamı tahtında siz gelseniz de dövüşe başlasa diye boş boş bekliyor mu?
Bunları hiç düşünmediniz tabii. Biz de düşünmedik. Oldukça meşguldük ve kendi derdimizdeydik. Ama Diaries of A Spaceport Janitor’ın yapımcıları bunu bizim yerimize düşünmüş ve ortaya yeni bir oyun türü koymuş: Anti-Macera!
Diaries of a Spaceport Janitor’da sıkıcılık derecesinde sıradan hayatı olan bir karakteri canlandırıyoruz. Karakterimiz oyunun adından da anlaşılabileceği üzere bir uzayda çalışan bir hademe. Görevi ise etrafı temizleyip sokakları çöplerden arındırmak. Bunu yaptıkça da günlük olarak para kazanıyor. Kazandığı para ile de kendine yeni zırhlar, ışın kılıçları ve… Yok hayır, bunların hiçbiri değil.
Eline geçen para ile sadece acıkan karnını doyurup, okumak için birkaç çizgi roman ve üstündeki pis kıyafetlerden kurtulmak için kıyafetler alabiliyor. Ha bir de bazen cinsiyetini değiştirmesi gerekiyor, onu da bu para ile yapabiliyor. Cinsiyet değiştirmek mi? Evet.
Oyunda pek çok cinsiyet var ve hepsi bizim dünyamızda kurguladığımız ve alışageldiğimiz cinsiyet tanımlamalarından çok farklı. Cinsiyetlerin çeşitli farklı özellikleri var. Bu cinsiyetler avantaj ya da dezavantaj sağlamıyor. Bir de isterseniz tamamen cinsiyetten arınabiliyorsunuz. Bu tabi ki size kalmış bir şey.
Oynadığımız karakter bulunduğu dünyada bir figüran. Etrafta görevler yapan ve gurubunu arayan Paladin’ler, bizden çok daha fazla önemli kişilikler geziyor. Ama bu bizim de bir hayatımız ve hayallerimiz olmadığı anlamına gelmiyor. İşte burada yazının girişinde sorduğumuz soru devreye giriyor. Bilgisayar da olsa bu karakterlerin bir kişiliği yok mu?
Bu sorunun cevabını vermek çok kolay olmasa da en azından bizim karakterimizin olduğunu biliyoruz. Onun da hayalleri var ve en büyük hayali ise bulunduğu sıkıcı gezegenden bir gün gidebilmek ve rutin hayatından kaçabilmek. Siz de ona bu konuda yardım ediyorsunuz. Oyundaki tek belirli amacınız bu.
Diaries of A Spaceport Janitor’ın görselleri çok farklı. Adeta bozulmuş bir oyun veya kafası karışık bir bilgisayarın bug’lı çalıştırdığı bir program gibi. Bu garipliğin üzerine de biraz Adventure Time tarzı eklediğinizde ortaya Diaries of A Spaceport Janitor çıkıyor.
Oyunun geçtiği alan biraz büyük ve çok karışık. Oyun ise bu konuda size yol gösterecek bir harita vermiyor. Yapımcılar herkesin kendi haritasını çizmesini beklemiş. Bir de oyunun geçtiği harita ile ilgili ufak bir spoiler var ama bunu tabi ki söylemeyeceğim.
Diarie of A Spaceport Janitor herkese göre bir oyun değil. Bir maceraya atılmak istediğinizde açacağınız bir yapım da değil. Fakat hayata ve oyunlara farklı bir açıdan bakmak, çöpleri toplamak ve sakin bir günün ardından yatağa gittiğinizde o gün ne yaptığınızı günlüğünüze yazmak gerçekten çok başka bir deneyim. Bence siz de bu deneyime biraz şans verebilirsiniz.
Ege Tülek