Die!Die!Die!

    0
    10
    DieDieDie

    Dr. Mario vardı zamanında. Acaba Nintendo’nun son el konsollarında yeniden baş gösterdi mi… Bu oyunda Tetris misali, düşen hapların renklerini birbirleriyle tutturup -sözde- mikropları ortadan kaldırıyorduk.

    Die!Die!Die!’da ne yapıyoruz? Mikropları üstlerine ateş ederek öldürüyoruz. Bir de film vardı, belki izlemişsinizdir; bir adamı küçültüp bir insanın içine enjekte ediyorlardı, o da orada enzimlerle, mide asitleriyle, birtakım başka iç organ sıvılarıyla mücadele halindeydi. İşte düşünün ki o filmdeki gibi mikro bir ölçekteyiz ve sadece bir şırıngayı kontrol ederek ekranın sağından gelen mikropların, ekranın sol tarafından çıkmasını engellemeye çalışıyoruz. Nasıl geldi kulağa? Müthiş sıkıcı, değil mi? Belki de…

    Kalabalık yapmayın
    Üç tane campaign bölümü bulunuyor oyunda. Bu bölümlerin her birinde de tonla alt bölüm var. Damarlardaki mikroplara karşı mücadele vererek başlıyoruz oyuna ve 10 tane bölüm bitirirsek, bağırsaklardaki (Bu da eskiden “barsak” olarak yer alıyordu sözlükte. Sonra bağırsağa çevirmişler; ben de arkadaşlarıma ukalalık yapıyordum, ‘gerçeği barsak’ falan diye. Açtık sözlüğü, bir baktık, öyle bir şey yok! Ya da ben hepten uyduruyorum, artık hiç emin değilim.) problemlere karşı savaşıyor ve nihayetinde vücudumuzun en önemli bölgelerinden birine, beyine ulaşıyoruz.

    PS Vita’nın hem dokunmatik, hem de analog kolunu destekleyen oyunda amacımız hedef almak ve ateş etmek. Bu işi ekrana dokunup da yapabiliyoruz, hedefi analog kolla yönlendirerek de. (İki cümlede de aynı şeyi dedim.) Ekrana dokunmak daha kötü bir sonuç veriyor çünkü eliniz ekranı kapatıyor, mikroplar gözünüzden kaçabiliyor. Analog kolsa gayet iyi çalışıyor.
    Sahip olduğumuz şırıngayla belirli sayıda ilaç fışkırtabiliyoruz ve bu işlemi de havan topuyla ateş etmeye benzetebiliriz: Ateşlemeyi yaptıktan sonra ilaç partikülü belirli bir zaman sonra hedefe düşüyor. Bu da bizi planlamaya itiyor. İlaç ne zaman mikroplarla buluşacak, en etkili şekilde mikropları nasıl temizlerim?

    Ve oyunda yegâne yaptığınız şey de bu arkadaşlar. Mikroplar geliyor, vuruyoruz, mikroplar gitmeye çalışıyor, vuruyoruz. Her bölümde belirli bir sayıda mikrobu temizledikten sonra bir sonraki bölüme geçiyoruz ve aynı şekilde sadece belirli bir miktarda mikrobun kaçmasına müsamaha gösteriliyor.

    İşler kızıştığı zaman envanterimizde az sayıda bulunan çoklu atış özelliğini devreye sokabiliyoruz ama bundan daha iyisi, bölümler sırasında ekranda belirebiliyor. Mikropları belli bir süreliğine yavaşlatma, daha hızlı ateş etme, belli bir süreliğine sınırsız ateş edebilme gibi özellikler ekranda beliriyor ve bunlara parmağımızla dokunup onlara sahip olabiliyoruz. O kadar hengâmenin içinde bunları seçmek de ayrı bir mücadele oluyor.

    Campaign modu dışında oyunda ne kadar dayanabildiğinizi ölçen bir Survival modu ve dört kişiye kadar destek veren Hot Seat modu da bulunuyor ama bu modları denemek isteyeceğinizi bile düşünmüyorum.

    Nereden baksanız bir Game Jam oyununa benzeyen Die!Die!Die!, maalesef 10 dakikadan sonra aşırı sıkıcı bir hal alıyor. Her bölümde farklı görevlerimiz olsa, sadece ateş edip durmasak, PS Vita’nın özellikleri daha çok kullanılsa daha iyi bir oyun olabilirdi ama ne olmuş, olamamış…