Flashback

    0
    12

    DuckTales’ın yeniden yapımından sonra Flashback’in başına oturunca tam anlamıyla geçmişe gitmiş oldum. Game Boy’da DuckTales oynayıp PC’de Flashback’in başında eziyet çektiğim günlere şöyle bir gidip geldim. Flashback, zamanı için çok iyi bir oyundu çünkü el çizimi grafikleri, yenilikçi oynanışı ve senaryosu ile o dönem için farklı bir noktadaydı. Tüm bunların üzerine oyun bir de zordu ki… Eğer boşluklardan dikkatlice atlamazsanız, direkt aşağı düşüp ölüyordunuz, sadece önünüzde ne görürseniz ona ateş edebiliyordunuz, düşman ateşi de kesin ölüm demekti. İlerleyen kısımlarda neyse ki birkaç teknolojik ekipman buluyorduk da işler -az da olsa- kolaylaşıyordu.

    VectorCell ve Ubisoft işbirliğiyle geliştirilen yeni Flashback, eski oyuna olabildiğince sadık kalan bir yapım ama birkaç önemli fark var. Bunlardan bir tanesi, hemen fark edeceğiniz üzere oyunun artık el çizimlerinden uzaklaşıp Unreal motoruna teslim olmuş olması. Bu, “HD” grafikleri beraberinde getiriyor ama atmosferi de biraz bozuyor. Diğer önemli değişiklik de oyunun artık aşırı kolaylaşmış olması. Birçok oyunda bu durum görülüyor ama eskiden zor olan bir oyunun kolaylaşmış olması bayağı bir göze batıyor.

    death_towerEğer fark etmediyseniz, oyunumuz 2.5 boyutlu. Bu, diğer düzlemlerde de bir şeylerin olduğunun göstergesi ama biz iki boyutta mücadele ediyoruz. Kahramanımız Conrad B. Hart, bir uzaylı üssünden kaçarken kaza geçiriyor ve hafızasını kaybetmiş bir şekilde kaçmaya devam ediyor. İlk önce ormanın ortasında buluyor kendisini ama macerası onu teknolojik mekânlara da taşıyor.

    Eskiden sadece yatay düzlemde ateş edebilen Conrad, artık 360 derecelik bir açıyla ateş edebiliyor ve bu da oyunu kolay yapan etkenlerden bir tanesi. Bir diğeri de sağlık barının gayet yeterli olması. Zar zor yaralanıyorsunuz oyunda ve kazara ölürseniz de kayıt noktası muhtemelen çok yakın bir yerde olduğu için hızla kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Bir yerlerden düşmek de artık çok zor; Conrad kenarlara rahatlıkla tutunup kendini yukarı çekebiliyor.

    Eskiden olmayan bir başka özellik, silahınızı şarj edip ateş edebilmek; böylece çok daha güçlü bir saldırı yapabiliyor ve bazı nesneleri de patlatabiliyorsunuz. Oyunun kolaylığından dolayı pek fazla kullanmayacağınız, “gizlilikle öldürme” özelliği de yeni eklenmiş hareketlerden biri. Bu sayede düşmanınızı tek hamlede öldürmüş oluyorsunuz fakat ona ateş etmek çok daha kolay.

    Ubisoft neyse ki oyunun sanatsal kısmından ödün verilmemesini buyurmuş ve hatta oyunun yegâne iyi yönü de bu diyebiliriz. Ara sahneler artık daha fazla, seslendirmeler eksiksiz ve bu sayede Conrad’ı daha iyi tanıyor, senaryoya daha iyi dâhil oluyorsunuz; hatta yarı yolda hikâyede birkaç ufak değişikliğe de rastlıyorsunuz ama bunu eski Flashback’i oynamamış olanlar fark etmeyeceklerdir.

    01Ateş etmenin yanında oyunda en çok kullanacağınız cihazlardan bir tanesinden de bahsederek tanıtımı sonlandırıyorum. Force Field, oyun boyunca kullanmayı alışkanlık edeceğiniz bir alet ve bu alet sayesinde düşmanlarınızın kurşunlarından korunabiliyorsunuz. Kurşunlardan kurtulduktan sonra geri ateş etmeyi de ihmal etmezseniz, başarısız olma olasılığınız da bir hayli düşüyor.

    Çok kolay bir oyun olması ve atmosferinin de zayıf kalmış olması nedeniyle Flashback de bu ayın vasat ve hatta vasat altı oyunları arasında kendine bir yer buluyor. Gerçekten bu ay oynadığım kadar kötü oyunu daha önce hiç oynamış mıydım, merak ediyorum…