Furi

    0
    10

    Rahatladım.

    Gerçekten rahatladım.

    Ne zamandır bu kadar akıcı, hızlı ve net bir aksiyon oyunu oynamamıştım. Son zamanlarda bir çok aksiyon oyununun, özellikle AAA olanların, oynanışı es geçip efektlere ve reklamlara abanmasından dolayı keyifli bir oynanış elde edemiyorduk. Furi bu eksikliği çok güzel doldurdu. Uzun süre canınız tatlı çeker ve en sonunda o pastaya kavuşursunuz ya, işte bu oyunun sunduğu tatmin tam olarak öyle bir şey.

    Furi’nin formülü basit: Aksiyon. Eski usül shoot-em up’lardaki gibi yukarıdan görünen oyunda her bölümde bir adet BOSS ile savaşıyorsunuz. Başka hiç bir şey yok. Ne yok etmeniz gereken başka düşmanlar, ne de karakterinizi geliştirmek için toplamanız gereken şeyler. Haritada yönünüzü bulmanıza, çeşitli bulmacaları çözmenize de gerek yok. Elinizde olan şey tek bir harita, rakibiniz, siz ve refleksleriniz.

    Oyun temelde iki kısıma ayrılıyor. Birincisi biraz daha uzaktan, shoot-em up ve biraz rogue-like tarzı savaştığınız kısım. Diğeri de rakibinize yaklaşmayı başardığınızda kameranın zoomlaması ile beraber daha klasik anlamda BOSS dövüşüne giren bölüm. İki kısımda da rakibinizin saldırılarını iyi öğrenmeli ve kendi hareketlerinizde de ustalaşmalısınız.

    Furi hiç beklemeden hareketin içine dalıyor. Antrenman bölümü aynı zamanda oyunun ilk BOSS’u. Büyük ihtimalle siz de benim gibi oyuna ısınana kadar bu antrenman kısmında biraz vakit geçireceksiniz (Driver’ı hatırlayanlar?). Fakat bu yeniden başlama ve oyunun zorluğu insanın canını hiç sıkmıyor. Furi’nin en büyük başarısı bu zaten. Çok ayarlı ve yerinde bir zorluk seviyesi var. Her denemede yeni bir şey öğrendiğinizi ve geliştiğinizi hissedebiliyorsunuz. Yani aslında tecrübe puanları karakterinize değil gerçekten de size, oyuncuya gidiyor. Bu da ayrı bir tatmin ve akıcılık katıyor oyuna. Saatlerce savaştıktan sonra bir BOSS’u geçmenin verdiği mutluluk tarif edilemez.

    Oyunun görsel stili, retro-fütüristik neon tarzı, synth tabanlı sert müzikleri, animasyonları ve karakter tasarımları çok başarılı ve her şey yerli yerinde. Çok düz bir aksiyon oyunu gibi görünse de bir şekilde insanda hüzünlü bir tat bırakan ve gittikçe derinleşen (Biraz da sürpriz) bir hikayesi ve evreni var. Oyuna bir hapishanede tutsak olarak başlıyorsunuz ve ilk rakibiniz olan hapishane muhafızını geçtikten sonra sizi oraya kimin hapsettiğini bulmaya ve bulunduğunuz mahzenlerin gizemini çözmeye çalışıyorsunuz.

    Size yardım eden biraz histerik biraz da şizofrenik tavşan suratlı dostunuz da anlatımıyla hem size yön gösteriyor hem de hikayeye destek oluyor. Bu arada söyleyeyim, ikinci BOSS’un tasarımına bayıldım. Silent Hill vari olan havasını kullandığı yeteneklere çok iyi entegre etmişler. Görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız.

    Çok uzun bir oyun olmamasına ve çok geniş bir içeriği olmamasına rağmen Furi belki de senenin en iyi yapımlarından biri.

    Ege Tülek