Grand Theft Auto V

    0
    26

    Hayatlarımız birbirini takip eden ezberlerle dolu. Tüm bu klişeleşmiş denklemler arasında bir o yana bir bu yana gidiyoruz. Çok az insan gerçekten farklı olabiliyor ve bu farklılıkla hayatta kalabiliyor. Ne de olsa farklı olmak demek göze batmak demek ve her göze batan insan, bu ağırlığın altından kalkamıyor. Benzeri durumlara hemen her sektörde örnek vermek mümkün; müzik olsun, sinema olsun hiç fark etmez. Konu oyunlar olduğu zaman da değişen bir şey yok. Göze batan tüm oyunlar, normalden çok daha itinayla inceleniyor. Özellikle piyasaya çıkmadan hakkında envai çeşit reklam yapılan, beklentinin yüksek tutulduğu oyunlara, tüm analizciler resmen mikroskopla bakıyor. Bir de hali hazırda kaliteli olan serinin devamı söz konusu ki işte tam bu noktada devreye Grand Theft Auto V giriyor. Bildiğiniz üzere 1997 yılında hayata gözlerini açan ilk GTA’dan bu zamana kadar çok fazla şey değişti. Kuş bakışı kamera ile iki oyun yaratan Rockstar ekibi, kısa sürede efsane haline gelen oyunlarını, üçüncü oyun ile beraber 3D’ye taşıyarak, o zamana kadar kimsenin hayal dahi edemeyeceği bir sandbox teknolojisi ile çıka geldiler. Bu teknoloji ve yapı o kadar tuttu ki birçok oyun eleştirmeni halen dönemi itibariyle GTA III’ün serinin en iyi oyunu olduğu konusunda hemfikirdir.

    00

    Sandbox, yani ucu bucağı olmayan harita anlayışını resmen oyun sektörüne hediye eden GTA, serinin dördüncü oyunu ile bu fikri bir adım daha ileri taşıdı. “Daha ne yapacaklar?” diye düşündüğümüz sırada, GTA V’in ilk görüntüleri ile karşılaştık. O anı sanıyorum tüm oyun tutkunları çok iyi hatırlıyordur; sonu gelmeyen bir harita, gerçeğin bir kopyası olan şehir tasarımı ve gerçek zamanlı hareket eden şehir yaşantısı! 17 Eylül 2013 itibari ile Xbox 360 ve PS3 için üretilen yapım, LEVEL dergisi de dâhil olmak üzere hemen her türlü oyun yayınından en üst seviye notlar almayı başardı. Gerçekten de bunu sonuna kadar hak etmediğini düşünen kimse olduğunu zannetmiyorum. Kısa sürede milyonlarca kopya satmayı başaran Rockstar Games, pek tabii genel geçer ticari kaygıları da göz önünde bulundurarak, yeni konsollar ve PC için oyuna farklı bir çıkış tarihi verdi. Buradaki kritik nokta, döneminde oyunun PC için çıkmamış olmasıydı. Biz bunun ne anlama geldiğini zaten biliyorduk ama artık üretebiliyorken, GTA V’in neden PC için üretilmediğini sizler de görebiliyorsunuz; bu konuya yazımın ilerleyen noktalarında değineceğim. O zaman izlinizle önce genel olarak GTA V’e vakıf olmayan okuyucularımıza birazcık oyundan bahsedeyim, araya da PC versiyonunun nelere kadir olduğunu serpiştireyim…

    Los Santos’ta hayatta kalmak
    GTA serisinde bugüne kadar birbirinden farklı şehirler ile karşılaştık: Liberty City, Vice City ve de San Andreas. Bu şehirlerin hepsi, Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan, New York, Miami ve de California’nın bir bölgesinin benzerleri olarak resmedildiler. GTA V’de de durum pek farklı değil. Bu seferki şehrimizin adı Los Santos ve isminden de anlaşılabileceği üzere Los Angeles şehrine sadık kalınarak tasarlanmış. Şehir dediğime bakmayın; burası o kadar büyük bir yer ki anlatmakla bitmez. Bölge bölge, mahalle mahalle, sokak sokak yapılmış, her noktasında farklı bir yer bulunan bir şehirden bahsediyorum. Böylesine büyük bir şehrin de, kendisine göre de büyük sorunları oluyor ve biz de üç farklı karakteri kontrol ederek Los Santos şehrinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Oyuna başladığımız aksiyon dolu banka soygunun ardından sahneyi Franklin alıyor. Kendisi South Los Santos’lu bir genç. Eskiden sokak mafyasıyla birçok iş yapmış olan Franklin, her daim yeni fırsatların peşinde. Zaten yaptığı işler ve gelmek istediği konum, yaptığımız bir iki görevin arından kendisinin bir diğer ana karakter olan Michael ile karşılaşmasına sebep oluyor. Evinden araba çaldığımız Michael, meğer bizi arabada bekliyormuş; eh, ne de olsa eski toprak suçlulardan… Bu noktada Franklin’in arkadaşı Lamar ve onun pek afacan köpeği Chop’a da değinmek gerekiyor. Oyun boyunca ilgilenebildiğimiz, sürekli yanımızda olan, hatta görevlerde büyük avantaj sağlayan Chop’u iyice eğitmek gerekiyor. Aksiyon sahnelerinde yaralanıyor olmasına içim gitse de, sonuçta kendisine hiçbir şey olmaması gerçekten iç rahatlatıcı.

    Resim Altı 1

    Oyunun ilk saatlerinde aramıza katılan Michael, tam adıyla Michael De Santa bence hikâyesi ile GTA V’in temellerini oluşturuyor. Uzunca bir dönem banka soygunculuğu yapan Michael, Franklin’le olan tanışmasından bir süre önce “bu tarz” işlerden elini ayağını çekmiş, emekliliğini yaşar halde yoluna devam ediyor. Nitekim karısının ona olan sadakati çoktan bitmiş ve Michael bu durumdan çok rahatsız. Yetmezmiş gibi, bir de karısını tenis hocası ile basınca işler iyice sarpa sarıyor. Bir yandan karısı, bir yandan kızı, bir yandan da oğlu ile olan sorunları çözmeye çalışan Michael, bir anda kendisini yine kendisini “iş” yaparken buluyor. Son karakterimiz olan Trevor Philips ise bir anlamda Michael’in tam zıttı olarak resmediliyor. Michael yaptığı tüm kirli işlerin zevkini çıkardığı bir zenginlik içerisinde hayatını yaşıyorken, Trevor daha ziyade açlık ve sefalet içerisinde hayatını sürdürüyor. Görenlerin deli ya da manyak olarak nitelendirdiği Trevor, aslında anı yaşayan, özgürlüğünü sonuna kadar kullanan bir karakter. Durup dururken bir arabayı ateşe vermek ya da birisini silahla kovalamak onun için gündelik hayatın bir parçası. Özellikle ana senaryoda ilerledikçe Michael ve Trevor’un arasındaki ilişkinin ne kadar da harika şekilde geliştiğini görünce, eminim GTA V’i bir daha takdir edeceksiniz.

    Yapılacaklar listesi
    GTA V’in devasa haritası içerisinde kaybolmak çok kolay ama hangi imlecin ne işe yaradığına emin olduğunuz sürece, hareket etmek görünenden daha kolay. Haritamızın sağ tarafında zaten neyin ne olduğu belirtiliyor ama daha önemlisi, hangi görevin, hangi karakter tarafından yapılacağını bilmek. Bu sebepten her üç karakter için de farklı renkler seçilmiş. Yani haritadaki ana görevlere giderken kimi kontrol ettiğinize emin olun. Ana senaryo pek tabii ki muhteşem ve inanılmaz derecede sürükleyici, buna lafım zaten yok ama oyunu daha da tadından yenmez kılan şey, açık ara yan görevler. Bunlardan en önemlisi de şüphesiz Strangers & Freaks görevleri. Bu görevler içerisinde gerçekten birbirinden ilginç senaryoların içerisine dalıyoruz. Yani düşünün, olaylar uzaylıya kadar gidiyor! Onlarca Strangers & Freaks görevinden 20 tanesini yapmak ise, bu görev silsilesinin genel tamamlanma oranındaki yüzdelik dilimini tamamlamamıza yetiyor. Bazıları gerçekten zor, onu şimdiden söyleyeyim. Harici olarak “Random Event” şeklinde adlandırılan, gerçekten rastgele karşımıza çıkan yan görevler de bulunuyor. Duel, Monkey Mosaic, Sea Plane gibi sadece yeni oyun modelinde olan görevlerin yanı sıra, ATM Robberies, Bike Thief City, Bus Tour ve daha nice görev ile karşılaşmak işten bile değil. Tüm bu karmaşadan sıkılırsanız, kendinizi biraz da hobiye verebilirsiniz. Street Races, Off-road Races, Seashark Races, Ground Trafficking Missions gibi hobilerin yanı sıra, Tennis, Golf, Dart gibi sporlarla uğraşabilir, ya da Strip Club’a gidip gönlünüzü eğlendirebilirsiniz.

    Şimdi oyunu oynamayanlar bu yazanları öylesine işlevler olarak görebilir ama durum bundan çok ama çok daha farklı. GTA V içerisinde bulunan tüm hobileri, kelimenin tam anlamıyla gerçekleştiriyoruz. Golf oynarken, tıpkı bir Golf oyununda olduğu gibi topun gideceği yeri, vuruş hızımızı ve rüzgârı hesaplamamız gerekiyor. Aynı şekilde tenis oynarken de farklı vuruşları yaparak rakibimize üstünlük sağlamaya çalışıyoruz ve tüm oyun içi mekanikler korkutucu derecede detaylı. Özellikle yarışlar çok heyecanlı geçiyor ve oyunun yeni jenerasyon versiyonlarında araba kullanmak çok daha kolay. Özellikle yapılan upgrade’lerin araçlar üzerinde olan etkileri çok daha belirgin. Açıkçası aradaki farkı en çok fren ve yol tutuş üzerinde deneyim ettim. Ha, PC üzerinde yön tuşları ile araba kullanmaktansa her türlü oyun kolunu tercih ederim orası ayrı.

    Vur, kır, parçala
    GTA V, aksiyonun biz istediğimiz sürece hiçbir şekilde durmadığı bir yapıya sahip. Yolda giderken birisinin peşine takılmak, kişinin bize kızıp girişmesi ile sonuçlanabiliyor. Yolda üst üste birilerini öldürmek anında polisleri alarma geçiriyor. Bu durumlardan her zaman kaçarak kurtulabiliyoruz ama bir de ana senaryo gereği içine düştüğümüz çatışmalar söz konusu. GTA V zaten önceki konsol versiyonlarında konu hakkında ne kadar ileri seviye işler yapabildiğini göstermişti. Fakat yeni jenerasyon ve PC için geliştirilmiş olan oyun, çatışmalarda bulunan bazı hataları ortadan kaldırmış. Benim en çok canımı sıkan “cover” yani siper alma mekaniğiydi. Çok kritik noktalarda sorun çıkarmayı başaran bu özellik yüzünden çok canım sıkılıyordu. Fakat Rockstar Games yeni versiyonda bu durumu kökünden çözmüş ve artık siper almak çok daha düzgün hale getirilmiş.

    13

    Eh artık bu noktada oyuna eklenen en büyük yenilik denebilecek “FPS” modundan da bahsetmek gerekir. Evet sevgili okur insan, yeni jenerasyon GTA V’i FPS kameradan da oynamak mümkün. Özellikle aksiyon sahnelerinde hedef almayı muazzam kolaylaştıran kamera açısı, aynı zamanda oyuncuyu GTA V dünyasına resmen yedirmiş. Omuz üstü kameradan tanrıcılık oynamak yerine, direkt olarak karakterin gözünden Los Santos şehrini deneyim etmek harika! FPS açısı sadece aksiyon sahneleri için gelişim anlamına gelmiyor, aksine, bu açı tüm oyunu kökünden değiştiriyor zira içerisine bindiğimiz tüm araçların kokpitlerini görebiliyoruz. Tıpkı dış görünüşleri gibi, iç tasarımları da birbirlerinden farklı olan araçlar, Rockstar ekibinin ne kadar çalıştığının bir anlamda aynası. Helikopter ve uçakların o fantastik derecede karışık kokpitlerini görebilmek de cabası! Anlayacağınız sadece FPS kamerası ile bu güne kadar yaşadığımız tüm GTA deneyimleri bir anda farklı bir boyuta ulaşmış bulunuyor.

    Tüm bu işlemler arasında en önemli noktalardan birisi olan kontroller de PC kullanıcıları için gayet iyi tasarlanmış. Klavyenin WASD ve bu kombinasyona yakın olan tuşlara atanan genel geçer komutlar, kolay bir GTA V deneyimi yaşamamıza ön ayak oluyor. Fare yardımı ile rahatlıkla görülebilen harita ise oyunu ille de TPS olarak oynamak isteyenlere oyun koluna göre çok daha kolay ve rahat bir kullanım sunuyor. PC denilince akla her daim performans gelir. GTA V artık PC’lerin özellikle günümüz konsollarına ne kadar fark attığını çok üst seviyede gösteriyor. Bizlerin yeni jenerasyon olarak adlandırdığı Xbox One ve PS4’ün görüntü kaliteleri PC’nin yanında o kadar kötü kalıyor ki kendi gözlerinizle görseniz daha iyi… PC kısmında resmen filmden fırlamış grafikler söz konusu.

    Hemen her türlü detayı en ince ayrıntısına kadar bir bir işleyen Rockstar ekibi, oyunu deneyim ettiğim süre boyunca ağzımın açık kalmasını sağladı. Animasyonlar zaten eski versiyonda da çok iyiydi, hadi onu geçelim. Esas, uzakta görünen şehir teması, deniz animasyonu, arabaların aldığı hasarlar, karakterlerin yüzlerindeki detaylar ve birbirinden farklı animasyonlar! Yani GTA V skin’i olmasa, başka oyun diye yedirirler adama; o derece! Bir de Xbox 360 ve PS3 grafiklerinden sonra PC’ye bakınca, konsolunuzun yüzüne bir daha bakmayabilirsiniz. Hani abartıyormuşum gibi gelebilir ama yok valla, durumu bu kadar ciddi en sevdiğim okur.

    GTA V PC versiyonun bir diğer önemli özelliği de Rockstar Editor isimli yönetmen modu. Oyun içerisinde kaydettiğimiz görüntüler ile kendi filmimizi çekmek bu özellik sayesinde mümkün! “Ne yapacağım film çekip?” demeyin. Hem kullanımı kolay, hem de birbirinden farklı kamera açısı ile çektiğimiz görüntüler üzerinde oynayabiliyor, ağır çekim animasyonlar ekleyebiliyor ve akabinde yayınlayabiliyoruz. Şimdiden insanların çektiği binlerce video internet ortamında dolaşıyor. Son olarak GTA Online demek istiyorum! Oyun menüsünden direkt olarak bağlanabildiğimiz GTA Online’da 30 kişiye kadar çıkan sunuculara bağlanarak birbirinden eğlenceli online modları deneyim edebiliyoruz. Deathmatch, co-op, karada, denizde ve hava yarış ve de yeni eklenen birkaç farklı seviyesi bulunan heist’lere dalabiliyoruz. Tek kişilik oyundakine benzer şekilde, her an her şeyin yaşanabildiği online ortam, GTA V’in oynanabilirliğini iki kat arttırmış… Yani ne diyeyim pek sevgili okuyan bünye, bu oyun bir harika dostum! Tamam, biraz pahalı (Biraz?) ama gerçekten Rockstar Games’in yarattığı dünya öylesine büyük ve öylesine farklı ki buna değer. Hele hele oyunun PC versiyonu, zirvenin de zirvesi! Daha nasıl vurgu yapacağımı bilemedim!

    Ertuğrul Süngü