GTA Trilogy – The Definitive Edition İncelemesi (Switch)

    0
    70

    Rockstar Games, hiç beklenmedik bir anda Grand Theft Auto serisini üç boyutlu dünyaya taşıyan efsane üçlemeyi elden geçirip piyasaya süreceğini duyurmuştu. Bu tarz bilgiler genellikle basın tarafına sızdırılır ya da şirket tarafından bilinçli olarak birkaç farklı bilgi aktarılır. Hem basının nabzı hem de oyuncuların beklentileri kontrol edilir. Ancak GTA: The Trilogy – The Definitive Edition, duyurulduğu gibi piyasaya çıkan ve bizleri pek üzen bir oyun oldu.

    İncelemeye detaylıca geçmeden önce oyunu hem PS4 tarafında, hem de Nintendo Switch tarafında incelediğimi eklemek isterim. Bu ayın LEVEL Dergisi’nde PS tarafı için hazırladığım incelemeyi uzun uzadıya okuyabilirsiniz. Bu inceleme ise sadece Switch tarafındaki izlenimlerimi kapsayacak. Baştan söyleyeyim.

    Rockstar’ın Kumarı
    Rockstar Games, köklü bir firma fakat bu köklerini EA gibi her sene oyun çıkartmaya dayandırmıyor. Belki GTA II ile üç boyutlu alana geçiş arasında çok kısa süreler olabilir. Ancak sonrasında oyunların çıkış yılları arasına gitgide daha fazla süre girmeye başladı. Bunun arkasında hem kullandıkları grafik motoru yüzünden, hem de detaycılıkları yatıyor olabilir. Hatırlarsanız RDR2’de sadece atlar için bile ne denli detaylara girişmişlerdi. Bu detaycılıkları da önceden edindikleri bilgi birikimine dayanıyor. Hem de öyle sağdan soldan topladıkları bilgiler değil. Direkt birinci elden yaşamış oldukları tecrübeleri, daha da yukarıya taşıyarak paylaşıyorlar.

    Bunun en güzel örnekleri de tahmin edeceğiniz üzere GTA III, Vice City ve San Andreas oyunlarını içeren üçleme. Her bir oyun fazlasıyla detay taşıyordu ve bir sonraki oyunda daha fazlası karşımıza çıkıyordu. Araç, silah çeşitlilikleri; birden fazla şehre gidebilme; hikaye derinliği, senaryo yazımı, karakter betimlemeleri; oyun süresi ve dahası derken GTA serisi de kendi yağında kavrulan fakat her yemekte aynı yağın lezzetini taşıyan bir oyun haline gelmişti.

    Rockstar Games, ne hikmetse GTA üçlemesini elden geçirip yeniden piyasaya saldı. Saldı salmasına ama bir sürü sorunu da beraberinde getirdi. Öncelikle oyunun bir Remastered olarak hazırlandığını söyleyelim. Yani grafik arayüzünde ya da animasyonlarda baştan aşağıya bir yenilik yok. Yeni nesil cihazlarda, makyajlanmış bir görüntü ve biraz da ışıklandırma desteğiyle birlikte çalışması üzerine dizayn edildi. Bu görev de Rockstar Games içerisindeki bir gruba değil, daha öncesinde dışarıdan yardım aldıkları Grove Street Games’e yaptırıldı. Kendileri daha öncesinde GTA Üçlemesi’ni mobil cihazlara taşıyan firmaydı. Oldukça ufak bir firma olan Grove Street, oyunun özüne sadık kalacağını söyleyerek garip bir yapımla karşımıza çıkmışlar.

    Her bir oyunu ayrı ayrı incelemek yerine, bütün olarak Switch tarafında da ne kadar sıkıntılı olduğundan bahsetmeye çalışayım. Sonuçta bu oyunlar, yıllarca oynandı, incelemeleri yapıldı, üzerine birçok farklı içerik üretildi. Hikayesini ya da oynanabilirliğini anlatmaya gerek yok. Zaten Grove Street’in tek yaptığı iş yukarıda da bahsettiğim üzere oyunlara makyajlama yapmış olması. Başka da bir şey yapmamışlar. Tüm oyunları olduğu gibi bırakmışlar. Hatta birçok yeni hatayı da oyuna eklemişler.

    Liberty City, Vice City ve San Andreas
    GTA: The Trilogy – The Definitive Edition, belki Nintendo Switch’te bir nebze olsun daha iyi çalışıyordur diye düşünüyordum. Fakat yanılmışım. Sanırım en sıkıntılı sürümü Switch tarafında olabilir. Öncelikle oyunu sadece OLED sürümüne çıkarıyorlarmış gibi hazırlamışlar. Grafikleri Switch’e uydurabilmek adına büyük kısıntılar yapılmış. Hataların gizlenebilmesi için de parlaklık ayarı olabildiğince aşağıya çekilmiş. “Zaten OLED çıktı, insanlar bu oyunu OLED’de oynasınlar” diye düşünüyorlarsa, büyük hata etmişler. Çünkü ayarlar kısmından parlaklık ayarını kökleseniz bile üç oyun da inanılmaz karanlık gözüküyor. En başta gözüme batan sıkıntı bu oldu. Sonra kendi kendime dedim ki, yahu niye işkence çektiriyorum kendime? Paşa paşa TV üzerinden oynayayım, dedim. Demez olaydım. Tüm o hatalar, kaplama bozulmaları bir anda gözlerime hücum etmeye başladı.

    Yazıya başladığımdan beri size serzenişte bulunuyorum ama gerçekten ne diyebileceğimi bilmiyorum. GTA III ve Vice City, San Andreas’a göre biraz daha ilkel kalmışlar. Oynanabilirlik açısından San Andreas’ı uzun süre oynar, inceleme yazısına oturana kadar yine eski mahallede volta atarım diyordum ama olmadı.

    PS4 tarafındaki performans sorunları, özellikle FPS kayıpları, Vice City ile kendisini gösteriyordu. San Andreas ile de yerlerde sürünüyordu. Switch sürümünde, daha GTA III’ün ilk dakikalarından itibaren performans sıkıntıları yaşamaya başlıyorsunuz. Hayır, oyun zaten ilkel kalmış. Oynanabilirliğe hiç bir etkide bulunmamışsınız. Sadece bir maskeleme atarak neyi başarmaya çalışıyordunuz? Buna bakan, kontrol eden bir mekanizma yok muydu?

    En Kötüsünü Daha Yaşamadınız
    Switch sürümünün gerçekten daha iyi olabileceğine, boş bir umutla inanmışım. Görevlerin bozulması bir yana, kaplama hatalarının çoğunlukta olması oynama keyfinizin de içine ediyor. Yükleme süresinin uzun olması ve ses konusunda Switch’e özel bir çalışma yapmamaları da cabası. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Switch’in kendi içindeki oyunlarda, Pokémon, Mario, Metroid gibi oyunlarda böyle bir sıkıntı yok. Nintendo, nasıl bir mimariye sahip olduğunu ve potansiyelini çok iyi biliyor ve bu yüzden yüksekten uçmuyor.

    Öte yandan yeni çıkan oyunlarda büyük ölçüde grafik kısıntısı Switch için yapılması gereken en önemli işlerin başında geliyor. Yahu, neredeyse 20 yıllık bir seriden bahsediyoruz. Telefonlarda bile oynanabiliyor. Bunun sadece makyajlanmış bir oyun olduğunu düşündüğünüzde, Switch’te nasıl performans sorunları yaratabildiniz? Gerçekten aklım almıyor.

    Aralarında bir tek Vice City’den biraz keyif aldığımı söyleyebilirim. Diğer ikisine göre renk skalası daha “neonlu” olması, ışıklandırma işini biraz daha ön plana çıkartıyor.

    Sonuç
    Grand Theft Auto: The Trilogy – The Definitive Edition, serinin büyük bir hayranı değilseniz asla ama asla yaklaşmamanız gereken bir yapım olmuş. Hele hele Switch tarafında özel bir fiyatlandırma olmadığını hesaba katarsak, cebinizden çıkacak paraya çok üzülürsünüz. Bunu kesin bir dille söyleyeyim. “Yok, ben GTA serisini çok seviyorum. Switch’te azıcık yavaş çalışsa bile olsa oynarım” diyorsanız da hatalısınız. Hiç ama hiç bu topun altına girmeyin derim.

    Açıkçası bunu söylemeyi hiç beklemiyordum ama Rockstar Games ve Grove Street, ellerindeki “potansiyeli” hiç etmişler. GTA gibi bir seride potansiyeli kullanamamak da özel beceri ister…

    Özay Şen