İnceleme: Beat Cop

    0
    24

    80’li yıllarda çocuk olanların iyi bildiği bazı genel geçer başlıklar vardır; misal Michael Jackson, He-Man, The Muppet Show ve tabii ki Amerikan sinemasının ele geçirdiği hayatlarımızdaki o unutulmaz Police Academy filmleri!

    Evet genç arkadaşlar, bir dönem böyle büyüdü ve bu tema günümüz itibariyle halen iş yapıyor diyebilirim. Beat Cop da tam olarak bu dönem ve tema üzerine üretilmiş bir oyun.

    Oyunda, esasen detektiflik yapan Jack Kelly isimli bir karakteri canlandırıyoruz. Fakat karakterimizin başına gelenler tam bir dram. Öyle görünüyor ki ismimiz bir Senatör ile kötü şekilde anılmış, yetmemiş cinayete karışmış, dahası çalınan elmaslardan bile aranır hale gelmişiz. Anlayacağınız patates kıvamına gelmiş bir adamın hayatına, daha doğrusu yeni hayatına giriş niteliğinde bir oyunla karşı karşıyayız.

    Yeniden doğuş
    Detektiflerin Amerikan kültüründeki ve resmedildiği kadarı ile Amerikan Polis departmanındaki yeri bir hayli sağlamdır. Kendisine pek hesap sorulmadığı gibi, genelde çözülmesi zor birçok farklı davanın peşinde koştururlar. Retro piksel grafiklere sahip Beat Cop, bu türe detektif temasını bambaşka şekillerde yerleştirecek cinste mekaniklere sahip.

    Öncelikle şunu anlamamız gerekiyor; biz bir Polis memuruyuz ve atandığımız sokaklarda çok fazla olay oluyor. Bu sebepten öncelikle ara birimde bulunan not defterimizi sık sık kontrol etmemiz şart. Güncellenen tüm görevleri buradan alıyoruz. Görevler tamam ama diğer tarafta hiç durmayan bir hayat söz konusu. Hırsızlar, uyuşturucu satıcıları, hayat kadınları, arabasını yanlış yere park edenler derken tek başına bir sokağı çekip çevirmek ne kadar zor bunu görüyoruz.

    Bu sebepten gözümüzü dört açmamız gerekiyor. İşin esas can sıkıcı kısmı, etrafta olan olaylara müdahale etmeye çalışırken ana görevin talep ettiklerini unutmak ya da zamanında tamamlayamamak.

    Düşünün, öncelikle yeni görevinizde başarısız olacağınızı düşünen bir amiriniz var ve her gün yeni bir zorluk sizi bekliyor. Her gün sonunda yaptıklarınız ve yapamadıklarınız hesaplanıyor. Ortaya çıkan rakamsa ya size para olarak dönüyor ya da cebinizden gidiyor.

    Klasik bir günde en çok yaptığımız şey, yanlış park eden araçlara ceza kesmek. Fakat her cezanın manası olması gerekiyor. Yani durup dururken kesilen bir ceza, anında eleştiri oklarının size dönmesi anlamına geliyor. Bu sebepten önce üç farklı ceza türünden birisinin ihlal edildiğine emin olmak gerekiyor.

    Ayrıca aracına ceza kesilirken sizi görüp gelen insanların rüşvet teklif etmesi de sıklıkla olan bir durum. Burada parayı kabul edip etmemek size ve iş ahlakınıza kalmış. Benzeri bir durum mahallede kol gezen Afrikalı Siyahi çeteler için de geçerli. Göreve başladıktan kısa bir süre sonra yanınıza gelip nasıl bir Polis olduğunuzu anlamaya çalışacaklar.

    Onlarla birlikte hareket edebilir ya da korkulu rüyaları olabilirsiniz. Yine de emin olun, korkulu rüya olma kısmı birazcık zorlayıcı.

    Beat Cop’da birçok şey bir anda cereyan ediyor ve oyuncuya keyifli bir kafa karışıklığı yaşatıyor. Senaryonun ilerleyiş şekli de bizleri dönemin filmlerinden bir an bile koparmıyor. Yine de az miktardaki farklı modelleme yüzünden düzenli olarak aynı insan ve araçları görmek can sıkabiliyor. Olaylar döngüsü rastlantısallığını sürdürmeyi başarsa da bir noktadan sonra aynı olayları deneyim etmek can sıkıcı olabiliyor.

    Biraz piksel grafik, biraz eğlence ve arka sokak polisi ekolünde bir oyun oynamadım dememek için, Beat Cop’a bir bakın derim.

    Ertuğrul Süngü