İnceleme: Day of Infamy

    0
    23

    Yazılarımı takip edenleri iyi bileceği üzere, birkaç ay evvel yani Day of Infamy’nin erken erişimi sırasında sıka sıka ortalıkta koşturmuştum.

    Yazımı tamamladığım günden sonra oyunla pek de ilgilenebildiğim söylenemez zira araya çok fazla yeni yaptım girdi. Fakat bu inceleme yazısı için oyunun başına geçtiğim andan itibaren şunu fark ettim ki İkinci Dünya Savaşı teması gerçekten beni benden alıyor. Sevenlerin de iyi bileceği üzere bu dönem hakkında üretilen hemen her türlü oyun o ya da bu şekilde satmayı başarmış yapımlar arasında yer alıyor. Fakat Day of Infamy ilk dakikadan beri herhangi bir oyun olmadığını kanıtlayacak kalitede hareketlere imza atmış bir yapım.

    Savaşın sonu yok
    Oyun artık piyasada ve deneyim ettiğim kadarı ile birçok sıkıntısından arınmış bulunuyor. Toplamda on adet haritaya kavuşan oyunda, birbirinden farklı bölgeler üzerinden savaşın korkunç yüzünü deneyim etmek mümkün. Tabii klasik görevlerin yanı sıra FPS oyuncularına birazcık daha farklılık yaşatmayı hedefleyen, subaylara suikast düzenleme, düşman bilgilerini çalma ve belirli stratejik noktaları yok etmek gibi görevleri de beğenimize sunan Day of Infamy, kesinlikle içerisine dalındığı zaman birden çok haritayı oyuncusuna tamamlatacak seviyede bir kaliteye sahip.

    Grafik meraklıları hiç bu yana yaklaşmasın derim. Bu oyunda grafik ne yazık ki ilk planda değil. Burada daha ziyade oynanabilirlik kendisini gösteriyor ve inanın o muhteşem grafiklere sahip birçok FPS’den çok daha kaliteli bir oyun deneyimi sunuyor. Oyunu klasik FPS’lerden daha detaylı hale getirmek isteyen yapımcılar, toplamda dokuz farklı oyuncu sınıfı ve on farklı oyun modunu beğenimize sunmuş durumda.

    Deneyim ettiğim kadarı ile bu oyunun esas özel kılan nokta, takım oyununa önem vermesi. Malumunuz birçok FPS oyun tek kişilik bir oyun yapısını benimsemiş durumda. Takım oyunuyum diyenler de aslında bireysel harekete çok açık yapımlar oluyor. Fakat Day of Infamy’de tek başına hayatta kalmak hem zor, hem de takım olarak mücadele etmek genelde zafere giden yola doğru ilerleyen yoldaki en büyük ışık kümesi. Hele hele bir noktadan diğerine öylesine koşturuyorsanız, zaten çoktan öldünüz demektir.

    Bir dönemler bazı FPS’lerde fark yaratan ortam ve karakter sesleri de Day of Infamy ile yine ön plana çıkmayı başarmış durumda. Her takımda bulunan Officer sınıfı sayesinde savaş her an yön değiştirebiliyor. Bu sınıfın sunduğu supply drop, smoke screen, artillery barrage gibi özellikler, rakibi büyük ölçüde şaşırtmaya yetiyor da artıyor bile.

    Son sözler
    Ayrıca silahlar, tam da bir İkinci Dünya Savaşı oyununa yakışır kalitede. Görünüşleri, kullanımları ve sesleri ile oyuncuyu ekrana kilitlemek için bir bahane daha yaratıyorlar. Üretilen haritalar gayet keyifli bir oyun deneyimi sunsalar da alışıncaya kadar onlarca defa öleceğinize eminim. Bu da sanıyorum oyunun en büyük eksi tarafını oluşturuyor. Oyunda ölmek çok kolay ve haritaları tam anlamıyla ezberlemeden hareket etmek imkânsız gibi bir şey. Ayrıca ölünce beklenen süre de sanki biraz fazla.

    Son bir eleştirim de sıhhiye sınıfı eksikliğine olacak. Eski usûl, biraz zorlayıcı, biraz da sinir edici bir FPS arıyorsanız, doğru yere geldiniz demektir.

    Ertuğrul Süngü
    https://twitter.com/ErtugrulSungu