Netmarble mobil oyunlar konusunda trendi belirleyen firmalar arasında. En son oyunları da hayli iddialı bir MMO Strateji olan Iron Throne.
Fantastik bir evrende geçen Iron Throne’da oyuncuların asıl amacı -adından da anlaşıldığı üzere- tahtı ele geçirmek. Ve bunu yapmak için önünüzde uzun ve meşakkatli bir yol var. Ancak merak etmeyin bu yol boyunca sıkılmayacak, aksine dolu dolu zaman geçireceksiniz. Üstelik Iron Throne hiç de diğer oynadığınız strateji oyunlarına benzemiyor.
Iron Throne sizi ilk anlarından itibaren içerisine çekecek bir yapıya sahip. Oyunda ister kasabaya gidip kendinizi mini bir rol yapma oyunu içerisinde bulun, ister kaynak toplayıp şehrinizi geliştirip hikaye üzerine gidin, isterseniz de loncalara katılıp diğer şehirlere ve loncalara saldırın. Bu oyunda kesinlikle yapabilecekleriniz çok geniş tutulmuş ve sırf bu yüzden dahi oyuna saatlerinizi vereceğinizi şimdiden söyleyebilirim.
Nasıl bir oyun?
Yukarıda oyunun farklı yapıları bir arada tuttuğundan bahsetmiştim ki bu oyunun en can alıcı noktası. Kendimden örnek vermem gerekirse, şehirde yapılarım gelişirken zaman geçirmek için kasabaya gidip görevler yapıyor ve yaratıklar kesiyorum. Veya Dünya haritasına çıkıp, yağmalayacak yer, öldürülecek yaratık arıyorum.
Oyunun boyutlar arası savaş kısmı ise kesinlikle görülmeye değer. Hikaye kısmını da içerisinde bulunduran bölümde, ölseler dahi ordularınız asker kaybetmiyor. Haliyle savaşlara hızlı bir giriş yapıp kendinizi atmosfer içerisinde kaybetmeniz çok olası. Burada aklınızda bulunması gereken şey, harita üzerinde yapacağınız savaşlar sırasında bu durumun geçerli olmadığı ve askerlerinizin yaralanıp ölebildiği. Yani saldırdığınız oyuncuları, yaratıkları veya kaleleri iyi seçin, aksi halde istemediğiniz kadar adamınızı yaralı halde bulabilirsiniz. Ve elbette yaralılarınızın iyileşmesi de oyunda belirli bir zaman alıyor.
Elbette hikayeler ve diğer oyun modlarının kendi içerisinde getirdiği ödüller bulunuyor. Bunlar kaynaklardan tutun da, yapılarınızın inşaat süresini kısaltacak eşyalara kadar sürüp gidiyor. Sık sık VIP özelliğinizi aktif eden hediyeler dahi alacaksınız. Oyunun belki de en güzel yanlarından bir tanesi sizi herhangi bir şey satın almaya itmemesi ki bu bir bakıma şaşırtıcı. Özellikle mobil platformlarda böyle bir şeyi kırk yılda bir görüyoruz.
Detaylar, detaylar
Yine de şunu eklemem gerekiyor ki oyunda ilerledikçe yapılarınızın inşaat süresi veya askerlerinizin eğitim süresi uzuyor. Bu durumda elinizde bunları azaltacak eşya kalmadığında durum can sıkıcı bir hal alabilirdi, ancak oyunda bunlardan aşağı yukarı yeterli miktarda buluyorsunuz. Kalan zamanda ise oyunun öteki modları arasında dolanarak zamanınızı daha doğru bir şekilde kullanabilirsiniz. Bu modlardan da bahsettiğim özel eşyaların düşebildiğini unutmamanız gerekiyor.
Oyunda es geçilmemesi gereken bir diğer özellik ise ordularınızın ve şehrinizin başına verebileceğiniz kahramanların olması. Bu kahramanları bulduğunuz eşyalarla donatabilir veya seviyesini arttırabilirsiniz. Aynı zamanda onlara tanımlayacağınız özellikler sayesinde savaş üzerine mi eğildiğini yoksa tarım, inşaat vb. şeylerin üretim zamanını mı kısalttığını ayarlayabilirsiniz. Yine oyunun size tanıdığı bir diğer güzel özellik diyebilirim.
Boyut savaşlarına girdiğinizde ordunuzun kontrolünün yanı sıra bir de Ogre veya Alev Topu çağırma yeteneği elde ediyorsunuz. Doğru kullandığınız vakit kaybedecek gibi göründüğünüz bir maçı dahi lehinize çevirebilirsiniz.
Oyunun görev sistemi ise sizi oyuna çok doğru bir şekilde hazırlıyor diyebilirim. Görevlerin bir kısmı şehrinizdeki binaları geliştirmeyi veya ordu ürütmenizi sağlarken diğer kısım ise oyunun ittifak veya günlük VIP görevlerini kapsıyor.
Yazıyı sonlandırmadan önce ufak bir tavsiye vermem gerekirse, bir ittifaka mutlaka katılın. Çünkü onlardan sıklıkla gelecek olan hediyeler çok işinize yarayacak. Şöyle söyleyeyim, ittifak hediyelerini açmaktan yoruldum. Yine de onlarsız olmuyor tabii.
Iron Throne, strateji türünü sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir oyun olmuş. Ne yapın, ne edin bu oyunu indirip oynayın. İnanın pişman olmayacaksınız.
Cantuğ Şahiner