İnceleme: Mario + Rabbids: Kingdom Battle

    0
    20

    Dergideki kısmen daha kısa olan yazımda da belirttiğim üzere Nintendo Switch benim için çok şaşırtıcı bir konsol oldu.

    Hatta konsolun çıkışından hemen sonra hazırladığım “Mercek Altında” yazımda da cihazdan pek umutlu olmadığımdan bahsetmiştim. Ancak konsol ile geçirdiğim zamanın artması ve yeni Nintendo Switch oyunlarının piyasaya çıkması ile konsol hakkındaki düşüncelerim neredeyse 180 derecelik bir değişime uğradı. Sonuç olaraksa Nintendo Switch son zamanlarda başımın tacı konumunda. Belirttiğim gibi, bu durumda piyasaya sürülen yeni oyunlar da oldukça önemli bir etken. Mario + Rabbids: Kingdom Battle’sa bu oyunların en yenisi ve şu an için belki de The Legend of Zelda: Breath of the Wild’ın ardından en başarılı olanı.

    Nereden çıktı bu tavşanlar?

    Açık konuşmak gerekirse Mario + Rabbids: Kingdom Battle’ı duyduğumda epey şaşırmıştım. Sonuçta iki farklı firmanın, oldukça farklı iki markası vardı. Aklıma gelen ilk soruysa: “Acaba hikayede bu iki evren birbiriyle nasıl bağlanacak?” olmuştu. Bu yüzden öncelikle biraz hikayeden bahsetmek istiyorum. Oyun, tavşanların genç bir mucidin evine ışınlanması ile başlıyor. Tahmin edeceğiniz üzere tavşanlar, “Zaman Çamaşır Makinesi” adındaki cihazları yardımıyla mucidimizin evine ışınlanıyorlar.

    İlk önce yalnızca ortalığı karıştıran ve bol bol yaramazlık yapan tavşanlardan birisi -ki sonradan ismi Spawny olacak- mucidimizin son icadı olan SupaMerge’ü denemeye karar veriyor. İki farklı cismi birleştirerek yepyeni bir cisim oluşturmaya yaran SupaMerge yardımıyla çevredeki, Mario karakterlerine ait figürler ile bazı tavşanları birleştiren Spawny, oyun boyunca hem yanımızda bulunacak, hem de düşmanımız olacak karakterleri yaratıyor. Ardındansa zaman makinesi tekrar çalışmaya başlıyor ve etraftaki her şeyi bir anda Mushroom Kingdom’a ışınlıyor. Sonucundaysa kendimizi 20 saat sürecek olan maceranın ortasında buluveriyoruz.

    XCOM’a rakip mi?

    Bana sorarsanız Mario + Rabbids: Kingdom Battle’ı oynanış olarak ikiye ayırmakta fayda var. Bunlardan ilki, XCOM’a benzer şekilde, tur temelli olarak karşınızdaki tavşanları alt etmeye çalıştığınız, oyunun da asıl içeriğini oluşturan savaş bölümleri. Bu bölümlerde oluşturduğunuz 3 kişilik takımı yönetiyorsunuz. Takımımızı, Mario, Luigi, Peach, Yoshi ve bu karakterlerin tavşan versiyonlarından oluşturabiliyorsunuz. Ancak burada küçük bir sınırlama var. Takımınızın lideri Mario olmak zorunda ve takımınızda en bir adet tavşan bulundurmak zorundasınız. Ayrıca karakterlerinizin kullanacağı silahları seçmeniz ve oyun boyunca topladığınız puanlarla karakterlerinizi güçlendirmeniz de mümkün.

    İlk bakışta karakter sayısı az gibi gözükse de, silah çeşitliliği ve yapılabilecek geliştirmeler hesaba katılınca oyun boyunca pek çok farklı varyasyondan yararlanabiliyorsunuz. Ayrıca karakterlere yaptığınız güçlendirmeler klasik oyunların aksine değiştirilebilir durumda. Yani daha yüksek cana ihtiyaç duyduğunuz bir bölümde karakterlerinizin canını arttırabilir, hemen ardından gelen dayanıklılıktan ziyade, daha yüksek hasarın önemli olduğu bir bölümde tüm puanlarınızı karakterlerinizin hasar yeteneklerine verebilirsiniz.

    Eğer ben bunlarla uğraşmak istemiyorum derseniz, oyun puanları otomatik olarak dağıtmanıza da olanak tanıyor. Ancak ben bunu en azından oyunun başlarında önermiyorum. Çünkü oyun bunları yaparken içerisinde bulunduğunuz durumu hesaba katmak yerine önceden belirlenmiş bir sıralama ile puanları dağıtıyor ve elde ettiğiniz güçlendirmeler zaman zaman kullanışsız olabiliyor. Ayrıca savaşlar sırasında karakterlerinizin kullanabildiği çeşitli özel yetenekler de bulunuyor.

    Tüm karakterler için farklı tasarlanmış olan bu yetenekleri efektif kullanmak zaman zaman oyunun gidişatını tersine çevirebiliyor. Tabii yeterince şansa da sahipseniz. Yeterince şansa sahipseniz diyorum çünkü oyunda şans oldukça önemli bir faktör. Kısa olan duvarların arkasına saklanmış düşmanlarınızı vurmanız ya da kritik hasar vermeniz tamamıyla şans faktörü ile belirleniyor. Şans faktörü bazen kesin kazandım dediğiniz karşılaşmaların hezimetle sonuçlanmasına sebep olabiliyor olsa da, oyuna farklı bir heyecan getirdiği de bir gerçek.

    Bulmacalara hazır mısınız?

    Oynanıştaki ikinci bölümse, savaşlar arasındaki genellikle bulmacaları çözmekle, etrafa gizlenmiş altınları ve eşyaları bulmakla geçen yolculuklar. Genel olarak “Şunu şuraya ittir, şu kapıyı aç, ardından öbür kapıya doğru ilerle.” şeklinde geçen bulmacalar kafa yormayı gerektiriyor olsa da birkaçı dışında çok da zorlayıcı değil. Bana sorarsanız bu ara bölümlerin en güzel tarafı etrafa saçılmış olan eşyalar ve onları kullanan tavşanlar.

    O kadar ilginç sahneler var ki, zaman zaman oyunu bırakıp etraftaki tavşanların aptallıklarını izlemek daha eğlenceli olabiliyor. Ayrıca az önce bahsettiğim gizli eşyaları bulmak da son derece önemli. Kimisi yalnızca, galeriden erişebileceğiniz çeşitli figür ve sesleri açarken; kimisiyse bazı silahlara erişmenizi sağlıyor ve bu silahlar genellikle oldukça kullanışlı oluyor. Bu sandıkları gözden kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Ayrıca diğer Mario oyunlarında olduğu Mario + Rabbids: Kingdom Battle’da da bazı gizli bölümler bulunuyor. Bu bölümleri açmak içinse çeşitli bulmacaları çözmeniz gerekiyor. Ancak bu bulmacalar diğerlerinden biraz daha farklı işliyor.

    Her Dünya’nın sonunda bir takım yeni güçler ediniyorsunuz ve bu bulmacaları çözmek için o güçleri kullanmak zorundasınız. Haliyle her Dünya’yı tamamladıktan sonra başa dönüp bu bulmacaları aramanız gerekiyor. Ayrıca her Dünya’nın sonunda çeşitli yeni savaşlara da erişmeniz mümkün oluyor. Ancak bu savaşlar kesinlikle oyunun hikayesindekilere benzemiyor ve oldukça zorlayıcılar. Defalarca kez, farklı varyasyonlarla denemeniz gerekebiliyor ki bu da oyunun süresini epey artırıyor.

    Konsol aldırtır mı?

    Açık konuşayım Nintendo Switch’in hala “Bu oyun için konsol alınır!” dedirtecek kalitede oyunlara ihtiyacı var. “Mario + Rabbids: Kingdom Battle bunlardan birisi mi?” sorusunaysa maalesef net bir cevap veremiyorum. Mario + Rabbids: Kingdom Battle’ı oynadığım her saniye eğlenmiş olsam da oyunda hala bir şeylerin eksik olduğu hissi de peşimi bırakmadı ve bunu tanımlamak açıkçası çok da kolay değil.

    Daha açık konuşmak gerekirse, eğer bir Nintendo Switch sahibiyseniz Mario + Rabbids: Kingdom Battle kesinlikle edinmeniz ve deneyimlemeniz gereken bir yapım. Eğer henüz bir Nintendo Switch edinmediyseniz, Mario + Rabbids: Kingdom Battle konsol aldırtacak o inanılmaz yapım olmaktan ziyade, Legend of Zelda: Breath of the Wild’ın yanında tamamlayıcı rolünü üstleniyor. Yani oyunu listenize ekleyin ama oynayamadım diye karalar bağlamanıza da gerek yok.