İnceleme: The Coma – Recut

    0
    41

    Kısa süre bir süre içinde karşıma ikinci defa hem oppalı hem de korku türünde bir oyun çıktı. Ee, halimden memnun olduğumu söylememe gerek var mı?

    White Day: A Labyrinth Named School başlıklı yazımda Güney Kore korku sinemasının ne kadar başarılı olduğundan, kendi kültürleri dışındaki ögeleri bile harika bir şekilde kullandıklarından bahsetmiştim. Bir kere daha gördüm ki bu Koreliler hakikatten iyi korkutuyorlar!

    Oyunda neler olduğuna bakalım: Kendi halinde bir öğrenci, tuhaf bir okul, Tsundere tadında bir kız karakter. Bunları okuyunca anime severlerin zihninde çoktan bir şablon canlanmıştır. Açıkçası Korelilerin de bu unsurları kullanmakta Japonlardan aşağıya kalır yanı yok.

    Efendim, bu defa Sewha Lisesi adında bir okuldayız. Youngho adındaki yeni birinci sınıf öğrencisinin finalleri başlamıştır. Dediğine göre bu Koreliler için ölüm günü demekmiş! Youngho biraz uyuya kalınca apar topar hazırlanıp okuluna doğru yola çıkar. Vardığında okulun önü kalabalıktır. Çünkü Youngho’nun bir arkadaşı intihar etmiştir! Neye uğradığını şaşıran Youngho okula girer ve bu sefer de okulun kabadayısı Myung-gil’in tehditlerine maruz kalır.

    Tam sınıfa girecekken K-Pop idollerinden farkı olmayan öğretmeni Bayan Song okuldan sonra yanına gelmesini ister. En sonunda Youngho sınıfına girer ve sınav başlar. Ancak Youngho’nun gözleri ağırlaşır… Ağırlaşır… Ve karakterimiz uyuyakalır. Uyandığında çoktan gece olmuştur! Youngho şaşkındır çünkü kimse onu uyandırmamıştır. Koridora çıkarınca Bayan Song’u (ya da onun suretinde birini!) görür. Lakin Bayan Song garip davranmaktadır. Elinde bıçak ile Youngho’nun peşine düşer! Çok geçmeden okulun güzel ama yakınlaşması zor kızlarından Yaesol karşısına çıkar ve Sewha Lisesi’nin artık bildiği lise olmadığını söyler. Sıradan bir öğrenci olan Youngho artık hayatta kalacak, okulun gizemini çözecek ve nihayetinde kaçmaya çalışacaktır!

    White Day’in aksine oyun 3D değil, 2D görüntülerden oluşuyor. Sağdan sola veya tam tersi şekilde yürüttüğümüz Youngho’yu kontrol etmek kolay. Okulun koridorlarında ilerliyor, sınıf – öğretmenler odası – kafeterya gibi yerlere giriyor ve merdivenlerden inip çıkabiliyoruz. Etkileşime geçebileceğimiz bir şey, örneğin bir kapı veya alınabilir bir eşya var ise ekranda el işareti belirerek bizlere yardımcı oluyor. Aynı şekilde bir sınıfa girmek veya merdiven çıkmak için de ona göre bir sembol devreye giriyor.

    Çizimler biraz anime, biraz da karikatür tarzında. Oynanış olarak içinde ikiye bölündüğünü söyleyebilirim. Bir tanesi keşif kısmı, diğeri ise kaçıp saklanma. Karanlık koridorlarda el fenerinin cılız ışığında hedefe gitmeye çalışırken psikopat bir Bayan Song’a da dikkat ediyoruz. Youngho’nun yerinde olsam kavgaya girişirdim ama Youngho maalesef öyle düşünmüyor. Ya kaçıyoruz, ya da saklanıyoruz. Bayan Song uzaklarda ise dolaba veya tuvalet kabinine girip rahatça saklanabilirken son çare nefesimizi tutmak. Tabii sevgili Youngho bunu bir yere kadar yapabiliyor. Aynı zamanda koşarken de azalabilen bir çubuğumuz var ve bu çubuk azaldı mı, geçmiş olsun.

    The Coma: Recut’ta envanter sistemi de mevcut. Aldığımız belgeler ve eşyalar çantamıza giriyor lakin şöyle de bir durum var: Çantayı açtığımızda oyun donmuyor! Diyelim ki yaralısınız ve çikolata yiyerek can dolduracaksınız. Öyle peşimdekinden kaçarken çantayı açayım, yiyeyim yok. Yoksa siz çantanızı kurcalarken bir tarafınızı kesiverirler:) Bu durum oyuna bir nevi gerçekçilik eklese de bazen sinir bozucu olabiliyor. Uzunca süre canınız düşük gezdiniz, tam can buldunuz kullanacaksınız pat diye Bayan Song’un geldiğini düşünün mesela. Açıkçası sinir bir durum ve son kayıttan bir daha başlamak insanın şevkini kırabiliyor. Kayıt demişken, oyunda bulunan herhangi bir kara tahtadan kayıt gerçekleştirebiliyorsunuz.

    The Coma, aslında ilk olarak The Coma: Cutting Class adı ile 2015’de piyasaya çıkmıştı. Yani The Coma: Recut onun cilalanmış hali. Gerçi Cutting Class’ın satışı resmi olarak yok. Oyunun ürpertici yanı çok iyi. Ne zaman nereden ne çıkacağını kestiremiyorsunuz ve müziklerin de etkisi tartışılmaz. Diğer taraftan, uzun yürümeler, kaçmanın bazen sizi hedefinizden uzaklaştırması gibi etmenler sıkıcı olabilir. En, en, en güzel yanını ise sona sakladım: TÜRKÇE! Oyunda Türkçe arayüz de mevcut ve gayet başarılı bir çeviri gerçekleştirilmiş. Türkçe dil desteği sayesinde oyunun etinden sütünden doya doya faydalanabiliyorsunuz.

    Olca Karasoy
    https://twitter.com/olcakarasoy