Life is Strange: Episode 2 – Out of Time

    0
    14

    Nerde kalmıştık? (Böyle başlamayı seviyorum.) Life is Strange’in ilk bölümü için biraz verip veriştirmiştim diye hatırlıyorum. Hatta bu yazıya başlamadan önce ilk yazımı tekrar açıp şöyle bir göz attım, hakikaten verip veriştirmişim. Aslında çok da üstüne gitmemişim ve umut kırıntısı bırakmışım. Neden? Çünkü bir anda kesip biçecek kadar vicdansız değilim çok şükür. Evet, ilk bölümden sonra en nihayetinde ikinci bölüm, Out of Time çıkageldi ve hikayem kaldığı yerden devam etti. Bu arada, aslında bu yazıyı geçen ay okumuş olmalıydınız ama işte… Bazı şeyler planlandığı gibi gitmiyor maalesef.

    03

    İlk bölümde olanları şöyle bir özetleyecek olursam… (Dikkat! Bolca spoiler içerir!) Max, Blackwell Academy’i kazanıp fotoğrafçılık kariyerini bir üst mertebeye taşıyordu. Klasik bir Amerikan koleji ortamında yeni arkadaşlar ve düşmanlar edinmişti. Öğretmeni Jefferson’a hayranlığı bir yana dursun, okulun tuvaletinde başına gelen o tuhaf olay, Max’in hikayesini bir tık daha ilginçleştirmişti. Zamanı kısa süreli geri sarmak gibi özel bir yeteneğe sahip olduğunu keşfeden Max, o gün bir insanın hayatını kurtarmıştı ki ilginç bir şekilde hayatını kurtardığı insan, çocukluk arkadaşı Chloe’nin ta kendisiydi. Rachel adında bir kız çocuğunun sırra kadem basmasının sebebini eşelemeye başlayan Max, olayın peşini bırakmamıştı ve olaylar bu doğrultuda ilerleyerek sonunda Arcadia Bay’in başına kısa zamanda gelecek büyük bir felaketin kapıda olduğunu gözler önüne sermişti.

    Episode 2: Out of Time, yine Blackwell Academy’de sakin bir günle başladı ve ilk bölümden ziyade, bu sefer oyunun hikayesi beni yavaş yavaş kendine çekmeyi başardı. Bunun önemli sebepleri de vardı tabii ki. Misal, ilk bölümde daha yeni keşfettiğim zamanı geri sarma yeteneğinin hikayenin içine daha değişik yollardan serpiştirildiğini gördüm. Yani bu sefer sadece seçimlerimi etkilemiyordu bu olay, eğlenceli tarafı da ortaya çıkmıştı. Chloe ile daha bir samimi olduk, eski günlerdeki gibi (Hemen de havaya girerim) ki Rachel’ın aslında Chloe’nin kankası olduğunu daha önceden öğrenmiştik. Tabii en yakın arkadaşımıza özel yeteneğimizden bahsetmemek olmazdı ve Chloe kanıt istiyordu. Ona bunu kanıtlamak, benim için epey eğlenceli oldu, itiraf etmeliyim. Aslında genel olarak Chloe ile vakit geçirmek sandığımdan daha eğlenceli çıktı. Chloe… Seviyor muyum ne?

    06

    Chloe ile birlikte hikaye yavaş yavaş ilerlerken ilk bölüm de dahil, yaptığım seçimlerin hikayenin gidişatında yol açtığı dönüm noktalarına şahit oldum. Bu da beni epey olayın içine çekti. Verdiğim kararlar, zamanı geri sarabilsem bile bir yerden sonra geri dönüşü olmayan durumlara yol açıyordu. Hatta öyle bir zincire kurban gittim ki, belki de Life is Strange maceramın en acıklı ve olmaması gereken sahnelerinden birine tanık oldum. Hikayemi sürekli gizli tutmamın, Chloe’den başka kimseyle paylaşmamamın bir sonucuydu bu ve çok acıklıydı. Hatta öyle bir hal aldı ki bölümün sonunda bütün sırlarım patır kütür ortaya çıktı. Ağır bir spoiler vermek istemiyorum ama şu anda hikayedeki karakterlerden birisi yok, öldü. Hatta bu karakterin Rachel’ın kaybolmasıyla uzak veya yakından bir ilişkisi olabileceğini düşünüyorum ki Max de benimle aynı fikirde. Neyse diyorum artık, olan oldu.

    Yani… Hikaye yine keskin bir noktada kesildi ve üçüncü bölümün yolunu gözlüyorum artık. Olaylar hiç beklemediğim şekilde enteresan bir hal almaya başladı ki bende ilk izlenimi kötü olan Life is Strange macerası, artık daha bir ilgi çekici. Hala hikayeye başlamak için kararsızsanız, bence şu anda başlamanın tam zamanı. Geriye kaldı 3 bölüm ve neler olacak, olabilir, olayın sonu nereye bağlanır, hiçbir fikrim yok. Bu da Life is Strange’i epey merak edilir bir kıvama getiriyor. Üçüncü bölümde ben yine buralarda olurum, beklemede kalın. Görüşmek üzere…