N.E.R.O.: Nothing Ever Remains Obscure

    1
    17

    Macera oyunları denildiğinde eskiden klasik tıkla ve ilerle tarzında oyunlar gelirdi aklımıza. Telltale Games’in The Walking Dead serisi ile beraber bulmacalar yavaş yavaş yerini “quick time event” denilen ve “ekranda beliren tuşa hızlıca bas” şeklinde tarif edebileceğimiz bir oyun oyun modeline bıraktı.

    Birkaç yıldır ise macera oyunları kategorisine giren bir alt tür daha sürekli karşımıza çıkar oldu. Etkileşimli roman adıyla anılan ama halk arasında adı “yürüme simülasyonu” veya “keşif oyunu” olarak da geçen bu oyunlarda ne bulmaca var ne de quick time event. Bu oyunlar genelde ufak puzzle’lar ile süslenmiş olup, bizlere bir hikâye sunuyor. İncelememizin konusu N.E.R.O.: Nothing Ever Remains Obscure da tahmin edeceğiniz üzere kilometrelerce yürüdüğümüz bir macera oyunu. Peki, yürümemize değiyor mu? Cevabı incelememizde.

    N_E_R_O__Nothing Ever Remains Obscure_20160825235420

    İç İçe Geçmiş İki Hikâye
    Türü gereği bu tarz oyunların en güçlü yanı sunduğu hikâye olmalı, daha doğrusu olmak zorunda. N.E.R.O. da bizlere bir değil, iki hikâye sunarak işin “roman” kısmını başarılı bir şekilde halletmiş. Tekneyle vardığımız balıkçı kasabasında başlayan hikâyeler bizlere havada süzülen neon yazılar aracılığı ile sunuluyor. Bir taraftan büyüleyici ormanlar ve gizemli mağaraların ve yaşayanlarının hikâyesi sunulurken diğer taraftan gerçek dünyada gerçekleşen ve bir ailenin başına gelen üzücü bir olay ele alınıyor. Üstelik ilk bakışta birbirinden bağımsızmış gibi görünen bu iki olayın ilerledikçe aslında iç içe geçmiş tek bir hikâye olduğunu anlıyorsunuz.

    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160622145849
    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160622145849

    Koş Forest! Koş!
    Journey adlı yapımdaki kırmızı başlık ve pelerinli karakterin koyu elbiselisini (belki de uzaktan akrabasıdır) yönettiğimiz N.E.R.O., masalsı mekanlarına karşın yalnızlık hissini gayet başarılı biçimde bizlere iletiyor. Yapayalnız bir şekilde mağaralarda, kocaman ay ışığı ve yıldızlar altında ormanlarda ilerlerken manzaranın da bolca tadını çıkarıyoruz.

    Fakat itiraf etmeliyim ki maalesef fazlaca çıkarıyoruz. Çünkü karakter olması gerekenden çok daha yavaş yürüyor. Şöyle söyleyeyim; oyunda koşma tuşuna bastığınızdaki karakterin hızı bir FPS oyunundaki karakterin normal yürüme hızına denk. N.E.R.O.’da normal hızda yürümeye kalkarsanız zaten yaşlanarak ölürsünüz. Koşması da tatmin edici olmayınca, bazı anlar sabrınız ile baş başa kalabilirsiniz. Tamam, Far Cry Primal’daki Takkar gibi uçma hızında koşmasını elbette kimse beklemiyor. Sonuçta çevreyi inceleye inceleye ilerleyeceğiz ama yetmiş yaşındaki bir adamın karşıdan karşıya geçme hızıyla da nereye kadar? Bu arada, oyuna başlamadan önce hassaslık ayarlarını da yükseltmenizi öneririm çünkü koşma dışında karakterin etrafına bakınması da orijinal ayarlarda ağır kalıyor.

    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160824222414
    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160824222414

    Bulmaca Olsun Diye Konulan Bulmacalar
    Hani demiştim ya bu tarz oyunların en güçlü yanı hikâyesi olmalı diye. N.E.R.O.’da o açıdan herhangi bir sorun yok ama hikâyen merak uyandırıcı diye işin teknik kısmında savsaklamak? Karakterin yavaş yürümesinden bahsettim. Şimdi okuduğunuzda belki abarttığımı düşünebilirsiniz ama bir müddet sonra özellikle aynı yerlerde gezinmek zorunda kalınca gerçekten can sıkıcı bir durum oluşuveriyor. Yapımın zayıf kaldığı diğer yönü ise zaten az olan ama vakit harcattıran bulmacaları. Açıkçası bulmacaların pek bir amacı yok. Oyun süresi uzasın diye, oynayan kişi oyalansın diye konulmuş, senaryo ile alakası olmayan ve kilitli kapıları açmaya yönelik zaman kayıpları bunlar.

    İlerledikçe karşınıza kilitli kapılar veya geçilemeyen hendekler çıkıyor. Bunları aşmak için de genelde açığa çıkartılması gereken küçük sütunlara, (karakterin gücü olan) ışık huzmesini fırlatarak ışıklandırmamız gerekiyor. Oysa bu tarz oyunlarda bulmaca olacaksa kurgu hakkında ipuçları veren veya tam tersi çözdüğünüzde bir gizemi aydınlatan merak uyandırıcı mini oyun/puzzle tarzı bulmacalar olmalı. Eh, karakter zaten yavaş yürüyor, kapıyı açacak mekanizmayı bulana kadar hikâyeden de kopuyorsunuz. Tek tesellisi, sayıları fazla değil. Ayrıca oyunu bir oturuşta, ortalama iki saatte bitirebileceğinizi de belirtmek isterim. Sürenin yarısını bulmacalara ayırsak elde bir saatlik bir hikâye kalıyor. Ve şahsım olarak bu bulmacaların olmasından ziyade oyunu sadece yürüyerek bir saatte bitirmeyi tercih ederdim.

    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160824223051
    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160824223051

    Küçük Buglar Eşliğinde Hoş Manzaralar
    Görsel olarak N.E.R.O.: Nothing Ever Remains Obscure aslında çok ihtişamlı bir yapım değil. Bağımsız yapımcı Storm in a Teacup’un oyunu bütüne baktığınızda göze çok hoş geliyor. Fakat ilerledikçe ve detaya indikçe küçük aksaklıklar da göze çarpmıyor değil. Öncelikle en dikkat çekeni ara ara uzaktaki duvarlarda oluşan siyahlıklar, diğer bir deyişle grafik hataları. Örneğin mağarada ilerlediğinizde karşınızda kalan ve mesafesi uzak olan kayalıklar kısa bir süreliğine simsiyah olup eski haline gelebiliyor. Bunun dışında çevredeki nesneleri incelediğinizde kimisinin iç içe geçmiş, şekilsiz veya gereğinden fazla köşeli olduğu dikkatinizi çekebilir.

    Elbette bunlar dediğim gibi küçük şeyler. Oyunun bütünlüğünü etkileyen bir durum söz konusu değil. Genel olarak baktığınızda özellikle açık alanda ay ışığı altında gezindiğimiz mekânlar ve oyunun sonlarına doğru aydınlanan hava ile şafak vakti göze çok hoş geliyor. Hele ki köprüden geçerken bir manzara sahnesi vardı ki adeta nefes kesiciydi. Yapımın müzikleri için ise on numara diyebilirim. Hüzünlendirici piyano ezgileri olsun, tempoyu arttıran orkestra müzikleri olsun veya hiç müzik olmayınca yere damlayan su sesi olsun, hepsi kulağa hoş ve doyurucu geliyor. Demek istediğim; huzur, hüzün ve neşe iç içe geçmiş durumda. Ayrıca ara ara öykü ve mekânlar hakkında kısa konuşmalar yapan tok ses de işin kaymağı olmuş.

    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160824222350
    N.E.R.O.:Nothing Ever Remains Obscure_20160824222350

    Hikâye Uğruna Değer mi?
    N.E.R.O.: Nothing Ever Remains Obscure duygusal bir hikâye sunan, hikâyesi ile sizleri etkileyen ama öbür taraftan bulmacaları ve karakterin yavaş kalması ile kendi kendini baltalayan bir yapım. İtiraf ediyorum, kimi zaman oyunu bırakma noktasına gelmedim değil ama sonunda şafak söktüğünde ve yapım sona erdiğinde de iyi ki dayanıp bitirmişim dedim.

    N.E.R.O. biraz daha akışkan ve bulmacaları bakımından eğlenceli olsaymış, emin olun ortada Gone Home, Dear Esther ve hatta Journey tadında bir yapım olabilirmiş. İlk paragrafımda sormuştum yürümemize değiyor mu diye. Evet değiyor ama yol bir hayli dikenli.

    Rafet Kaan Moral