Resident Evil 4 (PS4)

    1
    7

    “Düşüncelerim beni tekrar geçmişime sürükledi. Görevime başladığım ilk gün ve kaderimin gözünü kırpmadan hayatıma sunduğu felaket şehri… Asla unutamayacağım çok şey yaşadım orada. Adımımı atmamla başlamıştı rüya olmadığını bildiğim kabusum. Üzerime doğru bilinçsizce gelen, beni hiç de sıradan olmayan bir ölümle belki de o anda ödüllendirmek isteyen o şey, yaşayacaklarımın giriş cümlesi gibiydi. Orası cehennemin ta kendisiydi; belki de cehennem daha sevecen bir yerdi. Tanrı bu şehre böyle bir gazabı nasıl verebilmişti? Bu şehir bu cezayı hak edecek ne yapmıştı?

    Ruhumun artık bedenimde olmadığını biliyordum. O şehirde artık güzellik yoktu, merhamet yoktu, duygular, düşünceler kaybolmuştu. Bense bu lanetin tam ortasındaydım; ne yaşamanın bir anlamı, ne de ölüm ihtimalinin o ılık rehabeti vardı. Zaten ölmüş olanları öldürmek; yapabileceğim tek şey buydu. Gittikçe koyulaşan korkularımla yüzleşmeliydim, karşılaştığım her vahşet sahnesiyle kopmaya yüz tutan umudumu ve cesaretimi ayakta tutmalıydım. Sorularımın cevapları böylece ortaya çıktı; insanlık, yine kendi felaketini yaratmıştı. Her şeyin sonunda, yaşayan bedenimle yok olan bir şehri izledim.Ama içimdeki ses, bana bazı şeylerin burada sonlanmadığını fısıldıyordu…”

    03

    Resident Evil 2 ile başlayan ve Raccoon City’deki vahşete beni şiddetle çeken uzun maceramı paylaştığım, çaylak polis Leon S. Kennedy’yi oyunun açılış videosunda bir polis cipinin arka koltuğunda, derin düşüncelere dalmışken buldum. Derin gözlerinin etrafındaki halkalar, yüzünün geneline yerleşmiş bir olgunluk, yüreğinden gelen ama onu esir alamadığı belli olan sıkıntı ve korku, bana o çaylak polisin gerilerde bir yerlerde kaldığını gösteriyordu. Sıra dışı bir kaçırılma olayı için seçilmişti bu sefer Leon. ABD Başkanı’nın kızı Ashley Graham, Los Illuminados isimli bir tarikat tarafından kaçırılmıştı ve Pueblo isimli bir İspanyol köyünde olduğuna dair bir ihbar alınmıştı.

    Resident Evil serisini oynayanlar bilirler; kendine has oynanış şekli ve kamera sistemiyle bambaşka bir tadı vardı. Bir sahneden diğer sahneye atlayarak ilerlerdik ve kameralar bize her sahnede farklı bir açıdan görüntü verirdi. Karakterimizin elindeki silahı tek hamleyle doğrultmamız, hayatta kalması için nispeten yeterliydi. Dead Aim ve Outbreak gibi farklı tarzlar da girdi işin içine ama klasik tarzın yerini alamadılar. Klasik tarzı sevdik ve hiçbir zaman şikayet etmedik; fakat Capcom, değişimi artık gerekli görmüş olacak ki Resident Evil 4, yepyeni bir kamera sistemi ve oynanış şekliyle karşımıza çıktı.

    Oyunun çıkış tarihinin 2005 olduğunu hatırlayalım her şeyden önce. Dile kolay, 11 yıl önce piyasaya çıkmış. Ama haline ve duruşuna bakarsanız, bugün piyasaya çıkan çoğu oyundan daha fazla oynanma potansiyeli var. PS3 ve Xbox 360 gibi platformlarda çalışabilsin diye zamanında bir Remastered macerası yaşamıştı, sonrasında bir ilki gerçekleştirerek o halini de yeniledi ve Remastered’ın Remastered’ı olarak tekrar karşımıza çıktı. Şu anda güncel PC platformları, Xbox ONE ve PS4 için piyasaya tekrar adım atmış durumda. Resident Evil 4’e daha önce elinizi bile sürmediyseniz, yazının bundan sonrası size özel olacaktır.

    01

    [title type=”h2″]Yine mi zombiler?[/title]
    Hayır… Artık zombileri unutun ve Pueblo köyü sakinlerine merhaba deyin ama sıcak bir karşılama da beklemeyin. Yine bir çeşit virüs var işin içinde ve köylüler de bu virüsten nasiplerini almışlar haliyle. Onları zombilerden farklı yapan şey de şu; bilinçsizce üzerinize saldırmıyorlar. Ellerindeki baltaları size fırlatabiliyorlar, birden üzerinize koşmaya başlayabiliyorlar ve hatta silahınızı doğrulttuğunuzda hedeften kaçmaya çalışabiliyorlar. (Hatta konuşabiliyorlar.) Köylülerin zombilerle ortak yanlarıysa şu; öyle ya da böyle, onlarla burun buruna gelebiliyorsunuz. Karşınıza az sayıda çıktıkları zaman pek sorun olmuyorlar ama kalabalık gruplar halinde geldiklerinde sıkıntı yaşatabiliyorlar ki böyle zamanlarda sağlığınızı göz ucuyla kontrol etmezseniz, Leon’un nahoş ölüm sahnelerini görmek zorunda kalırsınız. Düşmanlarınız sadece köy halkı olmayacak elbette; kendi kendilerine konuşan tarikat üyeleriyle ve virüsün yarattığı etkilerin daha vahşi sonuçlarıyla da karşılaşacaksınız. Anlayacağınız, karşımızda bu defa zeka bakımından zombilerden hallice daha iyi olan düşmanlarımız var.

    Gelelim hedef almanın avantajlarına… Silahlarınızı hedefinize doğrulttuğunuzda çıkan lazer, hedef görüşünüz olacak ve başlarda kontrol konusunda biraz zorlanacak olsanız da oynadıkça alışkanlık kazanacağınıza eminim. Kafanıza fırlatılan bir baltayı bir kere yedikten sonra düşmanlarınızın kollarına ateş etmeyi, size doğru koştuklarını gördüğünüzde de bacaklarına ateş etmeyi huy edineceksiniz. Hedef alabiliyorken deneyeceğiniz ilk şeyin “Head Shot” olacağını tahmin edebiliyorum ama size kötü bir haberim var. Düşmanlarınızı kafalarından vurmak, onların ölmeleri için yeterli olmayabiliyor; fakat hassas noktalarına sıktığınız kurşunlar bazen acı içinde kıvranmalarına sebep oluyor. Tam bu esnada elinizi çabuk tutup kendilerini toparlayamadan yanlarına yaklaşırsanız, suratlarının ortasına bir tekme veya bir dirsek darbesi yerleştirme zevkini tadabilirsiniz.

    11

    [title type=”h2″]Silahlar ve mühimmatlar…Tüccar mı?[/title]
    Böyle bir gerilimin içindeyken isimsiz bir tüccarla karşılaşacağınızı ve alışveriş yapacağınızı düşünür müydünüz? Evet, yolunuzun belirli bölgelerinde sürekli karşınıza çıkacak bir tüccarınız var. Bu tüccardan yeni silahlar, bu silahlara ekleyebileceğiniz aksamlar satın alacaksınız ve yine topladığınız kıymetli eşyaları veya kullanmayacağınız ekipmanları satabileceksiniz. Tüccar size çok önemli bir hizmet daha sunacak. Belirli bir ücret karşılığında silahlarınızın ateş gücü, ateş hızı, mermi doldurma hızı gibi fonksiyonlarını yükseltebiliyor. Silah çeşitlerine gelince; Resident Evil serisinin klasikleri olan Hand Gun, Shotgun, Rocket Launcher gibi silahların yanında, Sniper gibi farklı tarz silahlar ve çeşitli tarzlarda el bombalarını da kullanacaksınız. Bu silahların daha gelişmiş versiyonlarını oyun ilerledikçe tüccardan bizzat satın alabileceksiniz. Mermileriniz bittiğinde de eli boş kalmayacaksınız tabii ki. Bıçağınız size elinden geldiği kadar yardımcı olacak. (Bence ölün daha iyi…) Silahların yanında, yanınızda taşımak zorunda kalacağınız sağlık malzemeleri de olayın farklı bir boyutu. Bunlar -tahmin edebileceğiniz gibi- birer Resident Evil klasiği olan çeşitli bitkiler ve First Aid Spray’lerden oluşuyor.

    Buraya kadar her şey çok güzel ama oyunun yapısı sadece bundan ibaret olsaydı, kendimizi bir süre sonra sıkıcı bir “ateş et, öldür” rutininin içinde bulurduk diye düşünüyorum ki bunu da sanırım hiçbirimiz istemezdik. Yapımcılar da böyle olmasını istememiş ve bize tadında bir mekan etkileşimi sunmuş. Üstelik bu özelliği sadece siz değil, düşmanlarınız da kullanıyor. Leon, bir kulübeye girmek için veya oradan çıkmak için kapıları kullanmak zorunda kalmıyor; pencereleri de tercih edebiliyor. Üstelik cama çerçeveye aldırmadan atıveriyor kendini ileri. Kapıları ve pencereleri, etraftaki dolaplar veya sandıklarla tıkayıp zaman kazanabiliyorsunuz mesela. Düşmanlarınıza gelince, siz bir kuleye tırmandığınızda kuleyi ateşe verebiliyor, pencerelerden içeri girebiliyor ve hatta üst kat pencerelerine merdiven dayayıp, bir anda etrafınızı sarabiliyorlar. Anlayacağınız, karşılıklı bir adalet söz konusu. Bu yüzden asla durumu hafife almayın ve her an tetikte olun, benden söylemesi…

    06

    [title type=”h2″]Kadınlar…[/title]
    Oyundaki temel amacımız, Ashley Graham’i kurtarmak. Alışık olduğumuz şekil, prensesi oyun sonunda kurtarmakken, RE4 bize bir fark sunuyor ve Ashley’i oyunun hemen başlarında yanımıza dahil ediyor. Tam bu noktada da çile başlıyor işte. Yaşına vermek lazım belki de ama Ashley o kadar nazlı bi kız ki sizi olması gerekenden daha fazla uğraştırıyor. Bir merdivenden çıktığınızda sizi takip ederek tırmanıyor ama indiğinizde, arkanızdan inme zahmetini göstermiyor, kucağınıza atlamayı tercih ediyor. Hatta o yukarıdayken merdivenden çıkmaya çalıştığınızda, sizi eteğinin altına bakmakla suçluyor. (Ciddiyim.) Neyse ki o önünüzdeyken silahınızı doğrulttuğunuzda eğilmeyi akıl edebiliyor. Hatta hakkını yememek lazım, oyuna bir yerden sonra ayrı bir tat katmayı da beceriyor. Ashley’ye “Bekle!”, “Beni takip et!” ve “Saklan!” gibi çeşitli komutlar verebiliyoruz ki bu noktada dikkatli olmakta fayda var; çünkü düşmanlarınızın amaçlarından birisi de Ashley’i kucaklayıp götürmek. Sizin amacınız da Ashley’i sağ salim babasına teslim etmek olduğu için, kaçırılmasına veya ölmesine göz yummanız, oyunun sonu demek oluyor; yani ne kadar Ashley, o kadar köfte…

    Resident Evil 4, serinin önemli bir binek taşı olarak dev gibi ayakta duruyor. Çıkacağınız maceranın, serinin en iyi senaryolarından biri olduğunu hatırlatmak isterim size. Az önce bahsi geçenler, oyunun geneline ait kaba bilgiler olabiliyor sadece. Onlarla birlikte yığınla detay var daha derinlere inerseniz. Seriye ait önemli isimlerin de yer aldığı Boss savaşları mesela… Tekrar altını çiziyorum, eğer şu ana kadar bu oyuna elinizi sürmediyseniz, şu anda tam sırası. Resident Evil serisine ufak da olsa bir ilginiz varsa, Leon’un bu korkunç ve sürükleyici macerasını tatmanız lazım. Şimdiden iyi eğlenceler…

    Ertekin Bayındır