Total War: Attila

    0
    10

    [title type=”h2″]Beşinci günün şafağında doğuya bak![/title]
    En son Rome II ile dizlerimi titretmeyi başarmıştı Total War ekibi. İlk oyun Shogun’dan bu yana strateji konusunda devrimsel hareketler yapmayı başaran Total War, bu sefer de Attila ile sahnede. Oyun, isminden de anlaşılacağı üzere, gelmiş geçmiş en büyük liderlerden biri olan Atilla’yı ve buna bağlı olarak Hunları kontrolümüze veriyor. M.Ö. 395 yılında başlayan tarih çizelgesi, aynı zamanda Geç Antik Çağ’dan, Karanlık Çağ’a geçişi ele alıyor. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölündüğü bu dönemde, birbirinden farklı tarihi dinamik değişkenlik gösteriyor ve bunların başında da Doğu’dan gelen “barbarlar” yer alıyor. (Bu barbar meselesini de bir ara oturup konuşmak lazım…)

    03

    [title type=”h2″]Her şeyin ortasında[/title]
    Oyuna Vizigotlar’ı kontrol ederek başlayabiliyoruz. Zaten yeni oyunla beraber gelen değişikliklerin başında akıncı ve barbar olarak bilinen yeni ırklar yer alıyor. Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu’nun haricinde Vizigot, Vandal, Sasani İmparatorluğu, Alanlar, Sakson, Ostrogot, Frank ve Hun arasından birini seçerek, Total War serisinde daha önce hiç görülmemiş bazı fraksiyonları kontrol edebiliyoruz. Bu bilgiler birazcık klasik olabilir, o yüzden gelin ben size birazcık daha Total War: Attila ile yapılan değişikliklerden bahsedeyim.

    Sürüyle Total War oyuna geride kaldı ve insan her yeni Total War oyununda yenilik bulmaktan gerçekten heyecan duyuyor. Hani adamlar o kadar derin hesaplara girdiler ki “Daha ne yapacaklar?” diye sormadan edemiyorum fakat Attila ile beni bir kez daha gafil avlamayı başardılar. Aile kısmından başlayalım. Rome II ile aile dinamiklerinde büyük bir değişiklik yaşanmıştı ve bu durum, bazı temel değişikliklerin daha da detaylandırılmasıyla Attila’da kendine yer bulmuş. Güç ve denge olarak aile menümüzün orta yerinde duran bar, her kısmında farklı avantaj ve dezavantajlar sağlıyor. Hükümdar aile olarak yegâne amacımız, bu barı olabildiğince ortada tutmak. Zaten denge bir kere bozulduğu zaman toplaması ziyadesiyle zor oluyor. Ayrıca aile bireyleri artık sadece kendilerini geliştirmekle kalmıyorlar, yaşadıkları gelişimler sayesinde haneye bağlı soylular da kendilerini geliştirebiliyorlar. Eskiye göre ailemize karşı daha fazla ses yükseltebiliyor ve gerekirse kendi ailemizden birilerini ortadan kaldırabiliyoruz. Denge kısmındaki esas problem, yapmaya çalıştığımız köklü değişimlerin çok hızlı ve olumsuz şekilde karşımıza çıkabilmesi. Kısa sürede arkamızdan bıçaklanabiliyor, hatta kendimizi ve ordumuzu amansız bir iç savaşın içinde bulabiliyoruz. Ayrıca ailenin genel duruşundaki yetersizlik, anında askeri ayaklanmayı tetikleyebiliyor. Yani Attila ile aile kısmında yapılacak ve takip edilecek çok fazla başlık söz konusu.

    07

    “Barbar” ve “Nomadic” olarak adlandırılan, daha ziyade Doğu’dan gelen akıncılar için “Horde” olarak adlandırılan yepyeni bir mekanik gelmiş bulunuyor. Özellikle tarihsel döngüde yaşanan büyük göçleri temel alarak oyuna eklenmiş bu göçme seçeneği kesinlikle büyük bir eksiği kapatmayı başarmış. Stance menüsü üzerinden dileği yerde şehir kurma özelliğini sunan Horde mekaniğine sahip ırklar, kuruldukları yeri tıpkı bir şehirmişçesine ekonomik açıdan güçlendirebiliyor, yiyecek üretebiliyor, bina yapabiliyor ve asker üretebiliyorlar. Ele geçirdikleri bir şehre adapte olarak kısa sürede yerleşik hayata geçip Horde özelliğini kaybediyor fakat ellerinde kalan son şehir de düşerse yeniden göçebe yaşamlarına kavuşuyorlar. Yine de bu özelliğin en büyük avantajı, üzerine gelen bir saldırıdan pılını pırtını toplayıp geriye bir şey bırakmadan kaçabilmek.

    Kaçmak, Total War mantığında genelde bir şeylerin ters gitmesi anlamına gelmekte ama konu Horde teması olunca başlı başına bir taktiğe dönüşüyor. Horde özelliği sayesinde bulunduğu şehirden, saldıran kişiye neredeyse yağmalayacak hiçbir şey bırakmadan kaçabilen Doğulu cengâverler, aynı zamanda tam gaz gelir kazanmaya devam edebiliyorlar.

    Total War: Attila ile yapımcı ekibin uzun süredir üzerinde çalıştığı “yorulma” teması da tam anlamıyla hayat bulmuş. Bugüne kadar haritanın bir ucundan diğerine hiç yorulmadan depar atan birimler, artık belli bir süre sonunda yoruluyorlar. Animasyonlarından da yoruldukları açık şekilde anlaşılan birimlerin savaş gücünde de değişim oluyor. Belirli bir süre dinlenen birimler, yine eski koşma güçlerine kavuşabiliyorlar. Warhammer Fantasy olmak üzere, birçok savaş oyununda kullanılan moral mekaniği de artık çok daha dinamik şekilde çalışıyor. Başta sürpriz saldırılar olmak üzere, düşmana yandan ya da arkadan yapılan saldırılar ilgili birimin kısa sürede kırılmasına sebep oluyor. Yani ağaçların arasına saklanmak ve hızlı süvarilerle düşmanın arkasından saldırı yapmak tüm oyunun dengesini değiştirebiliyor. Özellikle Napoleon: Total War ile kendini gösteren general özellikleri, Attila’da genele yayılmış ve tüm orduyu etkileyecek nitelikte. Hemen her türlü generalin belirli aralıklarla verebildiği moral desteği, kırılmakta olan birlikleri bir anda toparlayabiliyor. Savaşın kuşatma kısmı da daha önce olmadığı kadar dinamik. Şehirler olabildiğince büyük ve kale – şehir ele geçirmek bir hayli zor. Savunan kısım içinse durum biraz daha tehlikeli. Şehirlerde bulunan her türlü bina zarar görebiliyor. Hele ki çıkacak bir yangın, şehrin bir kısmını yutabiliyor. Bu durumu gören birliklerse zamanla moral, saldırı ve savunma özelliklerini kaybetmeye başlıyorlar. Tabii ki savaş haritasında zarar gören binalar, strateji haritasında da aynı şekilde zarar görmüş sayılıyor ve akabinde tamirleri için bir ton para dökmemiz gerekiyor. Savunan taraf olarak şehrin içine “deployment” aşamasında barikatlar kurarak farklı stratejiler geliştirebiliyoruz. Özellikle şehre girmiş süvari birliklerinin ilk saldırılarından korunmak için harika bir savunma.

    10

    Attila ile döneme uygun birimlerden de geri kalınmamış. “Raider” olarak kendini gösteren birim, elindeki meşaleyle içine girdiği yerleşimi alevler içinde bırakabiliyor. Dönemin en çok korkulan, “Fire Syphon” isimli alev salan gemisi de unutulmamış! Yani Total War: Attila bomba gibi olmuş pek sevdiğim okur. Strateji diyorsan, politika diyorsan, detay istiyorum arkadaş diyorsan o zaman sana bu oyunu öneriyorum!

    Ertuğrul Süngü