Son yarısına yetiştiğim 90’lar, otomobil dünyasının belki de son efsane dönemidir. Böyle düşünüyorum çünkü benim için bu spor pistlerle sınırlıdır. Senna’yı izleyememiş olsam da haz etmediğim Prost’un takımına beslediğim kin, tanımadığım efsanemin içler acısı kazasında arkasında olan o ünlü Alman pilotun yenilmesine duyduğum istek (Pek sık gerçekleşmese de.) her iki hafta bir televizyona başına kilitlenmeye yetmişti. Daha sonraları ralli dünyasının farkına varsam da hiçbir zaman Formula 1’in tadını alamadım. Fakat söz veriyorum, her şeye rağmen incelemeye bu önyargımı yansıtmayacağım. Durum, Valley ve Stadium karşılaştırmasına müsait olsa da kazananın önceden belli olduğu hiçbir yarışı sevmem. (O Alman’a bir selam daha…)
Öncelikle TrackMania serisinden kısaca bahsetmek gerekir. Kısa bir pistte, tamamen doğru zamanda doğru tuşa basmaya yönelik, sürüş fiziğinin olmadığı, salt eğlence odaklı bir yarış oyunu. Ana teması multiplayer rekabetidir. Birçok oyun modu bulunmasına rağmen en kısa zamanda turu tamamlama amacının olduğu Time Attack, en revaçta olan ve hatta hemen hemen tek oynanan seçenek.
Grafikler tam anlamıyla şahane ama fizik kurallarından eser yok. Tamam, kabul ediyorum, bu oyunun eğlenceli olmasının en büyük nedeni basitliği ama küçük bir çalıya takılan ralli aracı olur mu? Tamam, bu pistin büyük çoğunluğu toprakta, kabul ama yalandan arkasını sallayan hız makinelerine kanmak mümkün değil. Bir de hasar modellemesi eklenmiş ki evlere şenlik. Bir aracın turun ortasında ön kaportası uçuyorsa turunu hiçbir performans kaybı yaşamadan nasıl bitiyor? Tamam, doğru, dediğim TrackMania’nın yapısına aykırı ama olsun diye, göz boyamak için araçtan bir şeyleri koparmaya ne gerek var?
Tabii ki her şeye rağmen bir TrackMania oyunu oynamanın verdiği bütün heyecanı hissetmek mümkün. O rekabet duygusu, dikkatli olmanın gerektiği ve eğlenceli oynayış yerinde duruyor. Üstelik buna ralli atmosferinin eklenmesi birçok oyuncuyu mutlu edecektir. Otomobil seslerindeki başarı, bu türün oyunlarıyla kapışacak seviyede olsa da müzikler her zamanınki gibi beklenen seviye değil.
Online modları TrackMania’dan çıkardığımızda geriye fazla bir şey kalmıyor. Pistleri tanımak adına oynayabileceğimiz bir seçenekten başka bir şeyin olmamasının eksikliğini bu sefer hissedebilirsiniz. Çünkü oyuncu sayısı hiç de beklenen seviyede değil, aynı kişileri görmeniz çok mümkün. Tabii ki kendi pistlerinizi oluşturabilirsiniz ama bunun için çok zaman ayırmanız gerekecek. Alternatif pistleri diğer oyunculardan beklediğimize göre bu oyuncu sayısının düşüklüğü, görünenden daha büyük bir sorun gibi duruyor.
Tüm bunların ışığında TrackMania² Valley, serinin sevenlerinin kaçırmaması gereken bir oyun ama yeni oyuncuların başlayacağı nokta olmaktan uzak. Eğer bu türde hızlı ve eğlenceli bir yarış oyunu arıyorsanız, aynı diğer TrackMania² üyeleri daha doğru birer tercih olacaktır. Eski oyunculara kısaca diyeceğimse şu: Biraz eksik, biraz fazla bir TrackMania.