İspanya, Barselona’da bulunan Codiwans Studio ekibi, anlatının merkezde olduğu bazı ufak oyunlar üretiyor. Nitekim Steam platformu için daha önce herhangi bir oyun üretmemiş olan firma, bir süredir Little Lighthouse of Horror isimli oyunu üzerinde çalışıyordu.
Özellikle kapak resmini gördüğüm andan itibaren “Acaba bir Cthulhu temalı oyun daha mı geliyor?” diye düşünürken, konunun en az Cthulhu mitosu kadar karanlık ama bir o kadar da gerçek olaylardan esinlendiğini öğrendim.
Bu oyun, İskoçya’nın Kuzey Batısında bulunan “Flannan Isles” isimli takımadalarda geçiyor. Adını yedinci yüzyılda yaşamış olan İrlandalı Aziz Flannan’dan alan ada grubu, özellikle gemicilere yardımcı olan fenerleri ile tanınıyor. Bu fenerlerin 1971 yılında otomatik hale gelesinden sonra, bölgedeki bilinen yerleşim tamamen bitmiş.
Peki, tüm bu bilgileri neden verdim? Efendim oyunumuz bu ada bölesinde yaşanan bazı açıklanamayan olayları temel almış. Bir efsaneye göre 1900 yılında, buradaki fenerde çalışan üç kişi, bir anda ortadan kaybolmuş. Bu gizemli durum, zaman içerisinde birçok mecrada işlenmiş. Bunlardan en önemlisi, şüphesiz 1912 yılında Wilfrid Wilson Gibson tarafından yazılan bir İngiliz şiirinde tüm bu kayboluş hikayesinin ele alınması.
Akabinde, Doctor Who’nun ilk serisi olan “Horror of Fang Rock”da, Tom Baker isimli doktor tarafından bahsedilen trajedi, 1994 yılında kaydedilen “Songs from the Cold Seas” isimli albümde de Wilfrid Wilson’nun şiirine selam göndermektedir. Benzeri şekilde İngiliz rock grubu “Genesis” tarafından “The Mystery of Flannan Isle Lighthouse” isimli bir şarkı kaydedilmiştir. 2018 yılında vizyona giren İskoç yapımı “The Vanishing” de Flannan adalarında geçmektedir.
Oyun dünyasında da ilk defa kullanılmayan adacıklar, “Dark Fall II: Lights Out”da da ana hikayeye etki etmiştir.
Anlayacağınız, birçok farklı mecrada kendisinden bahsettirmeyi başaran bir yerden bahsediyoruz. Açıkçası oyuna başlamadan önce internetten birkaç resmine bakmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Akabinde oyunu deneyim ettiğinizde, yapımcı ekibin piksel grafiklerle bile olsa ne kadar iyi bir iş çıkardığını daha net görebilirsiniz. Evet, bu kadar genel kültür bilgisi yeter, gelin biraz da oyuna bakalım.
Siyah beyaz bir dünya
Oyunumuz genel hatları ile atmosferik bir psikolojik gerilim. Hal böyle olunca klasik hayatta kalma mekanikleri de devreye giriyor. Oyunun henüz başında, bir gemi ile getirildiğimiz adada, ilk iki hafta bir nevi oyunun tutorial bölümünü deneyim ediyoruz. Bizi getiren gemi, her hafta yeniden yanımıza uğruyor ve hem malzeme hem de haberler getiriyor.
Little Lighthouse of Horror’da ilk olarak yapmamız gereken hayatta kalmayı başarmak. Bunun için yemek yememiz, ısınmamız, uyumamız ve akli dengemizi yerinde tutmamız gerekiyor.
Oyunun hemen başında bulunan evimizde, bir ocağımız, topladığımız malzemeleri depolayabileceğimiz bir alan, kütükleri yakabileceğimiz bir şömine ve yatacak bir yatak bulunuyor. Şömine başında kitap okumaksa, kaliteli zaman geçirmek için yapılmış ufak bir detay. Toplam dört farklı kitaptan satırlar okuyor olsak da, olsun…
Yiyecek elde etmek için evin hemen dışında bulunan bitkileri toplayıp kullanabiliyoruz. Biraz ilerlediğimizdeyse yerde bulacağımız balta ile belirli ağaçları kesip odun elde edebiliyoruz. Topladığımız odunları, evin hemen dışında bulunan bölgede saklamak mümkün. Tek bir odun ile tüm ısı barımızı doldurabildiğimiz için bu noktada çok zorluk çekmiyoruz. Uyku için üç ya da altı saat opsiyonlarından birisini kullanabiliyoruz. Rüyalardaysa birbirinden farklı içerik söz konusu… Keşke yazı yerine bazı görsellerle süslenseymiş dedim ama şimdilik bununla idare edeceğiz.
Tema olarak özellikle Cthulhu ekolündeki psikolojik gerilim yapımlarından çok iyi tanıyacağımız 1920’ler teması kendisini gösteriyor. Her ne kadar piksel art olsa da hem arka planlar hem kullanılan görseller hem de seslendirmeler gerçekten de ortamdaki stresi giderek arttırmayı başarıyor. Bahsettiğim üzere, oyunumuz ilk olarak evimizin etrafında geçiyor. Birkaç hafta hayatta kaldıktan sonra, fener ile ilgilenmeye başlıyoruz. Başlangıçta sadece hayatta kalmaya çalışıyorken, artık fenerin de ışığını açık tutmak da varlığımızın bir diğer parçası haline geliyor. Yani temelde bir değil, iki tane kritik görevimiz bulunuyor.
Bunu yapmak için de bolca gaz yağı kullanmamız gerekiyor. Temelde yiyecek, odun ve yağ üzerine kurulu olan ekonomi sisteminde, adada bulacağımız kaynak miktarı limitli. Birkaç günde bir yenileniyor olsalar da yetmiyorlar. Hem hayatta kalıp hem de feneri işler tutmak için bayrak sistemini kullanarak gemici abiden belirli aralıklarla kaynak talep etmemiz gerekiyor. Eğer hesabı yanlış yaparsak, işler kısa sürede sarpa sarıyor. Aslında olaylar da birazcık burada başlıyor diyebilirim.
Öncelikle akıl sağlımızı tam olarak sabit tutmanın ya da daha iyi bir hale getirmenin pek fazla yolu yok; o yüzden bu konuda elden ne geliyorsa yapmak lazım. Kafa gittiği zaman da etrafta bazı düşmanlar gözükmeye başlıyor. Belki gerçekte bizi öldürmeseler de biz öldürdüklerine inanıyoruz. Hava durumu ise sadece kaliteli bir atmosfer yaratmakla kalmıyor aynı zamanda işlerimizi de zorlaştırıyor. Misal kötü havalar bir yandan akıl sağlığımızı etkilerken, bir yandan da fenerin çalışmasını zorlaştırıyor. Bu arada fener deyip geçmeyin, kendi içerisinde bir hayli büyük. Farklı katlara ayrılmış olan fenerin, her katında farklı bir macera var diyebilirim. Son olarak, bizi ziyarete bazı “farklı” kişiler de gelebiliyor. Çok spoiler vermeyeyim ama hepsi dost canlısı diyemeyeceğim.
Oyun hikaye anlamında gerçekten de sürükleyici bir yapım. Karakterimizin geçmişini öğrenirken, bambaşka bir hikayeye dalıyor olmak çok keyifli. Diğer taraftan ana mekanikler biraz sıkıcı. Düzenli olarak aynı şeyleri yapmak, özellikle bu türde oyunları deneyim edenler için kısa sürede oyundan soğumalarına yol açama potansiyeline sahip.
Umuyorum devam oyunu çıkarsa eğer, ana oyun döngüsüne biraz daha ağırlık veren, oyuncuyu farklı şekillerde yakalayan bir yapım ile karşılaşırız.
- Yapım: Codiwans
- Dağıtım: Codiwans
- Tür: Hayatta Kalma
- Platform: PC
- Çıkış Tarihi: 28 Ocak 2025