Macera oyunlarını sevenler bu yıl ihya oldular. Nereye baksam bir point & click macera oyunu çıkıyor ki, The Descendant da bu türde, sürükleyici bir oyun.
Oyunda, dev bir felaketin sonrasında, yer altındaki sığınakta hayatta kalan bir insan grubunun öyküsünü izliyoruz. Oyun boyunca da bu grubu hayatta tutmak için sayısız problemlerle boğuşuyor ve çareler bulmaya çalışıyoruz. Bir diğer deyişle, hayatta kalan son insan grubundan birini yok olmaktan kurtarmaya çalışıyoruz.
Oyun, karanlık atmosfere sahip bir point & click macera oyunu ama tam olarak alıştığımız formatta bir macera oyunu değil. Biraz daha interaktif film kıvamına yakın bir oyun. Karakteriniz belli bir nesnenin etrafında yürüyor, belli nesnelerle iletişime geçiyor ve olaylar gelişiyor. Şeytani uzaylılarla çılgın savaşlar, cehennemden gelmiş iblislerle ölümüne çarpışmalar gibi süper aksiyonlar beklemez ve sadece öyküye odaklanırsanız mutlu olmamanız için bir sebep yok. Zaten oyunun aksiyon değil öyküye odaklanmış bir macera olduğunu bilerek oyuna başlamalısınız.
The Descendant’ın etkileyici kısımlarından biri de, güçlü seslendirmeleri. Oyun için ses sanatçılarının yoğun olarak çalıştığını fark ediyorsunuz ki bu da oyunu interaktif bir filme yaklaştıran bir diğer sebep.
Öykü konusunda ise içiniz rahat olsun, sıkıcı, bunaltıcı bir öykünün peşinden gitmiyorsunuz, sığındığınız sığınağın büyük sırrını keşfettikçe heyecan doruklara zıplıyor. Ayrıca, atmosfer açısından, oyunu biraz Fallout’a benzetmeniz de mümkün. Tabi üstünüze saldıran makineli tüfekli super mutantlarla karşılaşmayacaksınız ama felaket, her yerde felaket.
Macera oyunlarını seviyorsanız, Telltale’in yaptığı oyunlardan biraz daha farklı, daha 3D animasyonlar arıyorsanız The Descendant size güzel vakti geçirtecektir. Oyunun episode’lar şeklinde yayınlanacağını, henüz ilk bölümünün yayınlandığını ve 2016’da ilk diğer dört bölümünün yayına gireceğini de hatırlatalım.
Cem Şancı