Teknoloji son dönemde o kadar hızlı ilerliyor ki, zamanında Snake oynamaktan mutlu olduğumuz mobil cihazlarımızda artık oynayamadığımız oyun kalmadı. RPG’lerden tutun, strateji oyunlarına kadar tüm oyunlar artık mobil platformlarda. Hatta o kadar çok oyun çıkıyor ki, artık takip etmekte zorlanıyorum. Gözümden kaçan oyunlar oluyor. Aynı şey Afterpulse’un da başına geldi. Oyunu gördüğümde indirdim ancak araya hep başka oyunlar girdi. Geçtiğimiz günlerde oyuna başladığımdaysa, oyunu bir kenara bırakıp kendi kendime söylenmeye başladım, böyle bir oyunu nasıl kaçırırdım?
Afterpulse MMOTPS türünde, aslına bakarsanız alışılagelmiş bir yapım. Ancak bu tarz oyunları genelde konsollarımızda ya da bilgisayarlarımızda görmeye alışkınız. Dürüst olmak gerekirse telefonumda bu ayarda bir TPS oynadığımı hatırlamıyorum. Oyunda iki farklı mod bulunuyor. Bilgisayara karşı oynadığımız antrenman modu ve canlı kanlı oyuncularla çarpıştığımız multiplayer. Multiplayer’da 5v5 olarak iki takımın çarpıştığı team deathmatch ve 10 kişinin adeta birbirini yediği deathmatch modları bulunuyor. Oyunu oynadıkça hem karakterimiz hem de silahlarımız seviye atlıyor. Karakterimiz seviye atladıkça çeşitli özelleştirmelere ulaşabiliyoruz. Anlayacağınız oyuna çok büyük bir etkisi yok. Oyunumuz TPS olunca, tahmin edebileceğiniz üzere asıl olay silahlar üzerinden dönüyor. Bu noktada doğrudan seviye atlama nedir ne değildirden önce, genel anlamda silah ve ekipman sistemini anlatmak istiyorum. Oyunda tüm ekipmanların iki farklı seviyesi bulunuyor. Birincisi genel seviyesi olarak görebileceğiniz yıldızlar. Yıldızlar, 1-6 arasında değişkenlik gösteriyor. Bu yıldızlarla temsil edilen seviyenin yanında bir de, az önce de bahsettiğim, oyunu oynadıkça yükselen bir seviye sistemi de bulunuyor. Bu seviyenin ise üst sınırı eşyanın yıldızına göre değişiyor. En yüksek seviyeye ulaşan silahlarınızı başka silahlarla kombine ederek yıldızını arttırmanız da mümkün. Bunun yanında işinize yaramayacak silahları birleştirip rastgele başka bir silah edinmeyi de deneyebilirsiniz. Fark etmişsinizdir, durmadan şu silahı birleştirin, şunu şuna ekleyin diyorum. Peki bu silahlar nereden geliyor? Efendim, şimdi bu silahları elde etmek için iki farklı seçeneğiniz var. Birincisi oyunu oynadıkça kazandığınız, oyun içi para ile kutular açmak ve 1-3 yıldız arasında silahlar edinmek. Evet, bence de bu seviyede silahlar biraz düşük kalıyor. İkinci şansınızsa, nakit ödeme yapıp 4-6 yıldız silahlar edinmek. Anlayacağınız ne kadar ekmek, o kadar köfte. Ver parayı, al silahı ve rakiplerine üstünlük kur. Bu da oyunu tamamen öde ve kazana çeviriyor. Tabii ödeme yapmadan emek vererek silahınızı geliştirmek de mümkün. Fakat siz o denli emek verirken, birinin gelip sizin bir ayda elde edemediğiniz silahı, iki saniyede elde etmesi hiç ama hiç hoş değil.
Afterpulse sesler ve grafikler konusunda kaliteli sayılabilecek bir yapım. Oyunu oynarken “Keşke şu şöyle olsaymış, şu efekt de olmamış.” Gibi cümleler hiç kurmadım. En azından grafikler konusunda kurmadım. Kontrol sistemi ise zaman zaman bana saç baş yoldurttu. Sol elinizi kullanarak karakterinizi hareket ettirirken, sağ elinizle nişan almanız ve ateş etmeniz gerekiyor. Ateş ederken parmağınızı kaydırırsanız nişan aldığınız noktada değişiyor. Bu noktada da sorunlar başlıyor. Koşuşturan bir rakibe ateş ederken ister istemez parmağınız ateş etmenize yarayan noktadan uzaklaşıyor. Eğer benim gibi “Şarjör boşaltmayayım, kesik kesik ateş edeyim.” Diyorsanız, durmadan parmağınız bir oraya bir buraya gidip gelmek zorunda kalacak ve bu epey zaman kaybetmenize sebep olacak. Maalesef bu da size büyük bir handikap olarak geri dönecek.
Kabul etmek gerek: Afterpulse eksikleri olan bir yapım. Pek bir yenilik de içermiyor. Ancak, mobil platformlarda eksikliğini hissettiğimiz bir tarzı, bizlerle buluşturuyor. Zaman zaman Hearthstone oynarken bile kopmalar, lag sorunları yaşamama sebep olan bir altyapıya sahip olmamıza rağmen çok nadir anlık (spike) lag sorunları dışında gayet stabil bir şekilde Afterpulse’u tecrübe ettiğimi belirteyim. Eğer TPS türünü seviyorsanız, Afterpulse’u da seveceğinizi garanti ederim.
Tolga Yüksel