Son yıllarda Avrupa basketbolu çok ciddi adımlar atsa da, NBA’e rakip olabilecek seviyelere geldiğini söylemek hala imkansız. Durum böyle olunca da basketbol oyunları hep NBA üzerine kurulu oluyor. Hatta son yıllarda 2K ve Live serisi dışında basketbol oyunu çıkmıyor bile –bundan sonra Live da çıkar mı acaba?-. Bu durum da beni şöyle yenilikçi ve yaratıcı bir basketbol oyunu konusunda daha da istekli hale getiriyordu. Neyse ki NBA Escape’i buldum.
NBA Escape aslına bakarsanız platform türünde bir oyun. Minik minik NBA oyuncularıyla topu tahmin edeceğiniz üzere potaya sokmaya çalışıyoruz. Oyuncularımızın minnacık hale gelmelerine de dribbler isimli kötü karakterimiz sebep oluyor. Dribbler bey kardeşimiz NBA’den pek sıkılmış ve Dünya’ya da kötülük yapmak istemiş. Tüm NBA oyuncularını küçültmüş ve kendi evine kaçırmış. Ancak o kadar da iyi kalpli ki (!) son bir şans vermeye karar vermiş ve bu yükü bizim omuzlarımıza yüklüyor. Bolca zorlu bölümü geçip sonuna kadar mücadele edebilirsek tüm oyuncuları eski haline getirip serbest bırakacağını söylüyor. Açıkçası bunu yapmak pek de kolay sayılmaz. Saçma sapan noktalara yerleştirilmiş potalar ve atışlarınızı engelleyen robotlarla bezeli bol bol bölümle uğraşmanız gerekecek oyun boyunca. Bazıları imkansız gibi gözüken atışları yaparken de doğru NBA oyuncusunu seçmek büyük önem arz ediyor. Kimi oyuncu daha uzun mesafeli ancak isabetsiz atışlar yaparken; kimisiyse isabetli ancak kısa mesafeli ve güçsüz atışlar yapabiliyor. Oyunun başında Dribbler iyi kalpli yüzünü tekrar gösteriyor ve iki oyuncu veriyor. Ancak bunlar öyle elle tutulur isimler olmuyorlar. Gerçi LeBron James gibi, Stephen Curry gibi her şeyi mükemmel şekilde yapan oyuncular da oyunda yer alıyor. Tabii bu oyuncuları öyle kolay elde etmek pek de mümkün sayılmaz. Bu noktada iki şansınız var. İster oyunu oynadıkça kazandığınız altınları bol sıfırlı rakamlara ulaştıracaksınız; ister oyunun tek kollu canavarıyla baş başa kalacaksınız. Dürüst olayım, o slot makinasından daha hiç elle tutulur bir şey kazanamadım. Bunu da yapımcı firmanın para kazanma taktiği olarak görmek ve anlayışla karşılamak lazım demek geliyor içimden ama biraz fazla paragözlük de yok değil. Bu altın alma olayının dışında, bir de yeni mobil oyunların favori taktiği olan enerji sistemi oyunda yer alıyor. Diğer oyunlara göre NBA Escape’de o enerji de hemen bitiveriyor. Bu da gerçekten çok can sıkıcı. Bu noktada yapımcı firmanın takdir ettiğim bir tarafı da var. Oyundan elde edilen gelirin %10’u hayır kurumlarına bağışlanıyormuş. Paragöz olsa da, topluma faydalı olmayı da unutmayan Urthworx’u tebrik ediyorum.
İlk bakışta NBA Escape öyle uzun uzun inceleme yazılabilecek bir oyun gibi gözükmüyor biliyorum. Aslına bakarsanız çok öyle karışık ve uzun hikayesi olan bir oyun da değil. Ancak böyle bir yazı yazmasam içimde kalacaktı. Ben bu türe bayılan biriyim ve NBA Escape çok farklı tarzı ve inanılmaz eğlenceli anlatımıyla kimsenin kaçırmaması gereken bir yapım. Oyunun başındaki, hikayenin anlatıldığı kısa videoyu da sakın es geçmeyin. O videoyu izlerken kahkaha atmış olabilirim.