Memoria

    0
    16

    Bundan birkaç ay önce sizler için oynamıştım Memoria’yı. Elime geçirdiğim test sürümüyle bir hayli uğraşmış ve gördüklerimi sizler için kaleme almıştım. Artık oyun piyasada ve iki ay içerisinde olan biten ne varsa mercek altına aldım. Aslında çok da abartmamak lazım zira genelde olduğu gibi, Memoria da basın sürümü ardından başkalaşım geçirmiş falan değil. O yüzden sizlere oyunu daha detaylı anlatarak yazımı sürdüreceğim…

    02

    Yapımcı koltuğunda oturan Daedalic Entertainment ekibi, daha önce “point & click”, yani “göster ve tıkla” yapısında birçok macera oyununa imza atmış durumda. Fakat burada, yazımın hemen başında, oyunun en büyük eksisini dile getirmek istiyorum: Seslendirme. Basın sürümünde oyun zaten Almancaydı; hoş, benim için sorun değildi ama yine de büyük bir açıktı bu. Şu an piyasada olan tam sürümde pek tabii ki İngilizce ses paketi bulunmakta ama işte öyle kulağı tırmalayan bir seslendirme yapmışlar ki cidden karakterlerin konuşmasını bir an durdurmak istedim. Sesleri Almancaya çevirince muazzam bir seslendirmeyle karşılaşmam iyiden iyiye canımı sıktı ama yılmadım, devam ettim!

    Memoria iki tane hikâyeyi ele alıyor. Aralarında 500 yıl gibi bir zaman farkı var ama zaten tüm senaryoyu şekillendiren de bu fark. Hikâyenin temelinde, bundan uzun zaman önce Gorian Desert olarak bilinen bölgede, tüm zamanların bilinen en büyük kahramanı olmak için savaşan Princess Sadja’nın yaşadıkları bulunuyor. Fasar dünyasının en tanınanı olmak isteyen prenses, bilinmeyen bir şekilde sırra kadem basıyor. Olaydan 500 yıl sonraysa biz devreye giriyoruz. Karakterimizin adı Geron. Fareye dönüştürülmüş olan kız arkadaşımıza yardım bulmak için geldiğimiz ormanda, bir çadıra rastlıyoruz ki oyun da zaten burada başlıyor. İçeride bizi bekleyenler, tam anlamıyla Geleceğe Dönüş kıvamında. Falımıza bakan şahıs aracılığıyla geçmişe gidiyor ve Prenses Sadja’nın kaderine müdahale etmekle görevlendiriliyoruz. Her şey tabii ki kız arkadaşımız için…

    Oyun içerisindeki mekanikler, bildiğimiz, sevdiğimiz klasik macera oyunlarındakine benziyor. Etraftaki eşyaları bul, biraz kafanı kullan ve elindekilerle bir şeyler yap. Daha önceki yazımda da değindiğim gibi, Memoria’yı farklı yapan detayların başında, eşyaları bir arada tutmamıza yarayan başlangıç büyümüz ve diğer farklı büyüler geliyor. Bu sayede elimizde bulunan eşyalarla yapabileceklerimiz çok daha karmaşık bir hal alıyor. Ayrıca tek bir tuşla etraftaki tüm kullanılabilir eşyaları görebiliyor olmak da oyuna farklı bir hava katmış zira eşyaları bulmak, sadece onları bulmuş olmamıza yarıyor. Bulmacalarsa ziyadesiyle zorlayıcı… Oyunun ikiye bölündüğünden bahsetmiştim; hem Geron, hem de Sadja ile deneyim ediyoruz Memoria’yı. Aradaki en büyük farksa Geron’un görevlerinin çok daha küçük alanlarda ve nispeten daha kolay bulmacalarla karşımıza çıkması, Sadja’nın görevlerinin de çok daha büyük haritalara yayılmış olması ve bundan dolayı çok daha karmaşık olarak bizlere el sallaması.

    10

    Oyun içerisinde bulunan büyü mekaniği kesinlikle macera oyunu yapısını bir adım ileriye taşıyor ama diğer taraftan, seslendirme ve karakterin yeterince etkin kullanılamaması can sıkıcı. Özellikle Sadja’nın mükemmel seslendirmesini ve oyun içerisine yansıyan karakterini gördükten sonra sanki diğer NPC’ler için hiç uğraşılmadığını düşünüyor insan.