BLACKHOLE

    0
    15

    Son zamanlarda iyiden iyiye yaygınlaşan indie çılgınlığı, beraberinde muhteşem oyunları da getiriyor. Şahsen bir indie manyağı değilim ama büyük bütçeli oyunların artık baygınlık verdiği de ortada. Piyasa bu konuda o kadar ciddi tıkanmış durumda ki aynı oyunların farklı yüzlerini, çok tutulurlarsa ikinci ve üçüncülerini oynayıp duruyoruz ama genele baktığımızda ne oluyor? Hala aynı oyunları oynuyoruz. Indie piyasası da işte bu hastalığa bir dur dercesine, inatla ve istikrarlı bir şekilde yepyeni oyun mekanikleri sunuyor bize. BLACKHOLE, bunlardan sadece bir tanesi…

    Platform oyunlarını sever misiniz? En azından eskiden çok severdiniz değil mi? Ben eskisiyle yenisiyle her türlü platform oyununa gönülden razıyımdır her zaman. Eskinin lezzetleri bir yana dursun, yenilerde de hakikaten eğlenceli platform oyunlarına rastlıyorum ara sıra. BLACKHOLE da bu tarzın yepyeni bir üyesi, yani bir platform oyunu. Ama dışardan bakıldığı gibi kolay görünen bir platform oyunu değil, ki sadece hoplayıp zıplamaktan ziyade, aklınızı kullanmanız gereken, hatta bu konuda insanı zorladıkça zorlayan bir platform oyunu.

    01

    Oyunun kendine has minik bir hikayesi de var. BLACKHOLE, Endura adlı bir yıldız gemisinin ve mürettebatının hikayesini anlatıyor. Kaptan “The Coffee Guy” ve mürettebatı, dünyayı bir felaketten kurtarmak için çıktıkları bir seyahat esnasında bir karadelik tarafından yutuluyorlar. Bu tuhaf tecrübenin akabinde, gemi Endura ağır hasar alıyor ve mürettebat da kayboluyor. Amacımız basit, gemimizin yapay zekası Aluria’nın rehberliğinde önümüze çıkan engelleri aşarak mürettebatımızın kaybolan elemanlarını ve gemimizin eksik parçalarını bulmak. Amaç basit, evet… Ama iş uygulamaya gelince, herşey basitlikten bir çırpıda kurtuluveriyor.

    BLACKHOLE, her biri kendi içinde yaklaşık 10 küçük parçayı içeren bölümlerden mevcut. Bu küçük parçalara tek tek giriyorsunuz ve Selfburn denilen zımbırtıları topluyorsunuz ki bunlar sözde yıldız geminizi tamir etmeniz için işe yarayacak. Her bölümün sonunda mürettebattan bir elemanı ve geminizin bir parçasını buluyorsunuz. Ama işte diyorum ya, olay öyle göründüğü kadar kolay değil.

    06

    Bir karadeliğin içinde olduğumuz için, platform mantığı biraz garipleşiyor bir yerden sonra. Ortalığı en çok karıştıran şey de Gravity noktaları. Mesela, tavandaki bir Gravity noktasına bastığınız zaman görüntü tersine dönüyor. (Buradan bunu anlatmak epey zor ama anlamışsınızdır umarım.) İşte bu detayı kullanarak, o bölümün sağına soluna yerleştirilmiş Selfburn’leri toplamaya çalışıyorsunuz. Platform yeteneklerinizle birlikte zekanız da çalışmalı; çünkü bir yerden sonra işler kontrolden öyle bir çıkıyor ki nerede ne yapmanız gerektiğini çözene kadar ya sıkışıyorsunuz, ya da ölüyorsunuz ki bu da bölümü baştan başlatmak zorunda kalmanız demek.

    07

    Kazığın sadece ucunun sivri olması hesabı, maceranız ilerledikçe beyin çeperleriniz iyiden iyiye sızlamaya başlıyor. Hani, gerçekten sabır ve istikrar isteyen bir oyun BLACKHOLE. Zekanıza o kadar güvenirken bir de bakıyorsunuz, o üstün zekanız yerlerde sürünüyor ve minik bir astronotla oraya buraya zıplarken buluyorsunuz kendinizi. Hani bir Braid vardı zamanında, hatırladınız mı? O bulmacaları çözmeye çalışan kaç kişinin beyni yanmıştı, bilir misiniz? BLACKHOLE, o kadar iddialı değil ama Braid’den hallice demek yanlış olmaz.

    Eğer oynadığınız oyunun size meydan okumasını seviyorsanız, BLACKHOLE kesinlikle size göre bir oyun. Puzzle / Platform ögelerinden hoşlananlar da bu maceraya rahatlıkla dalabilir. Ama sadece platform oyunu sevenlerdenseniz, bu oyun size göre değil, uzak durun zira sinirleriniz olmadığı kadar gerilebilir. İyi eğlenceler!

    Ertekin Bayındır