Deathtrap

    0
    18

    Beklenmedik buluşma
    Tower Defense oyunları bildiğiniz üzere hemen herkesin zevkine hitap etmeyi başaran bir tür. En oynamam diyenin bile bir iki kere denediği bu güzide oyun türünün farklı bir oyun türü ile birleşebileceğini düşünebilir miydiniz? Bazılarınızın vereceği cevap belki “evet” olacaktır ama hiç kimsenin RPG türü ile Tower Defense’in bu denli bir araya gelebileceğini tahmin ettiğini zannetmiyorum.

    01

    Detay dolu bir yapım
    Şimdi abartıyorum gibi olacak ama abartmalıyım! Tower Defense türünün zaten en yakın olduğu ana akım oyun türü RPG idi. Fakat Deathtrap ile RPG kelimenin tam anlamıyla oyunun içine işlenmiş. Bildiğiniz üzere, çıkış noktalarından deli danalar gibi koşan mob’ları varış noktalarına ulaşmadan engellemek Tower Defense’in ana amacı, ki zaten bu durum Deathtrap içerisinde de korunmuş. Ink Kalesi olarak anılan bir yerde geçen oyuna, Sorceress, Mercenary ve Marksman sınıflarından birisini seçerek başlıyoruz. Her sınıf bambaşka özelliklere sahip ve oynanış tarzları birbirlerinden bir hayli farklı. Single player ve co-op olmak üzere iki farklı oyun modunu beğenimize sunan Deathtrap’i, ilk olarak tek kişilik deneyim etmek şart. Casual, Normal, Hard olarak üçe bölünen zorluk seviyeleri, aynı zamanda oyun içerinden toplayacağımız yetenek puanı ve ödülleri de gözle görülür ölçüde arttırıyor. Yetenek puanları ile karakterimizi “Trap” ve de “Skill” kısımlarından geliştiriyoruz. Skill’ler üç tier’e ayrılıyor. Yeni tier’e geçmek için en az 10. seviyeye ulaşmak gerekiyor ve ilginç bir şekilde bir sonraki tier’de gelecek yetenekleri o seviyeye geçmeden göremiyoruz. Karakterimizin özellikleri ya da oyunun genelinden alınacak bonusların karşımıza çıktığı “Skill” kısmında doğru kararlar vermek şart, aksi halde bölümleri “hard” zorluk seviyesinde geçmek bir hayli zor. Trap kısmındaki upgrade’ler ise bence oyunun merkezi konumunda. İçerisine daldığımız haritaların belirli noktalarına serpiştirilmiş tuzaklar bulunuyor. Bu da demek oluyor ki öyle istediğimiz yere tuzak yerleştirmek diye bir şey söz konusu değil. O yüzden hemen her türlü tuzağı upgrade etmemiz gerekiyor. Şahsen, her tuzağın upgrade’e açılan üç özelliğinden en kritik olanını seçerek işe başladım ve çok faydasını gördüm. Yani tuzaklara yaptığımız upgrade, oyuyun içerisinde kendilerine fazladan “essence” puanı harcayarak geliştirebilmemiz anlamına geliyor. Hani bölüm sonunda upgrade ettim, sonra hep öyle kaldı diye bir şey de yok!

    05

    Essence dedik orada bir duralım. Deathtrap’nın kaynak birimi essence. Bölümler içerisinde ardı ardına gelen her yaratık dalgasından sonra topluca kazandığımız bu kaynak, aynı zamanda öldürdüğümüz düşman birimlerinden de geliyor. Bir yandan düşmanlara kendimiz müdahale ediyorken, bir yandan da kazancımızı takip edip, hemen ilgili bina ya da upgrade’i yapmamız gerekiyor. En fazla 20 yaratığın kaçmasına izin veren bölümlerde, harici olarak bonus eşyaya kavuşmamıza olanak sunan anahtar taşıyan yaratıklar da bulunuyor. Bu arkadaşlar tabii ki haritanın en ucra köşesinden bize el sallıyor ve genelde çok miktarda bulunuyorlar. Kim bilir hangisinde anahtar… Deathtrap iyi; ben çok beğendim. Hiçbir Tower Defense oyununu bu kadar oynayacağımı düşünmemiştim ama fena yapıştım.

    Ertuğrul Süngü