Forge Quest

    0
    16

    RPG dünyası uzun süredir beklenen The Witcher 3 ile çalkalanıyor. Geçen sayımızda tam tamına 14 sayfa yer verdiğimiz bu güzide oyunu baz aldığımız zaman, RPG türünün gerçekten bir adım ileriye gittiğini görebiliyoruz. Yine de The Witcher 3’ün başarısı, sektördeki diğer firmaları yerinden edecek değil. Her ne olursa olsun o ya da bu şekilde farklı türde RPG oyunları üretilmeye devam ediliyor. Bunların başında da uzun süredir olduğu gibi Indie oyunlar bulunuyor. Hemen her yerden fırlayan Indie yapımlara geçtiğimiz bir ay içerisinde birkaç isim daha eklendi. Bunlardan birisi de Forge Quest.

    Genelde alıştığımız oyun grafiklerine farklı bir açıdan yaklaşan Forge Quest, resmen kendi yarattığı bir dünyada hüküm sürüyor. Oyunun beraberinde getirdiği ilk değişim Vortex olarak dile getirdiğimiz grafik teknolojisi. Bu teknoloji sayesinde oyunun grafikleri oldukça şirin hale getirilmiş. Aynı zamanda karakter animasyonlarındaki hareket mekaniği de olabildiğince akıcı şekilde son kullanıcıya sunulabilmiş. Yani MineCraft’ın çok daha 3D halini düşünün dersem, çok da abartmış olmam zannımca. Oyuna RPG deyince beraberinde olmazsa olmaz dinamikler de geliyor.

    screenshot_001

    Bunların en başında sınıflar yer alıyor. Her biri kendisine has özelliklere sahip altı farklı sınıf bulunuyor. Adventurer, Ninja, Gunsmith, Squire, Apprentice ve Warlock şeklinde sıralanan sınıfları erkek ya da dişi olarak deneyim etmek mümkün. Tüm bu detaylara rağmen karakter yaratma menüsünün çok da zengin olmadığını eklemekte fayda var. Temel mekanik kes biç parçala; yani hack & slash…

    Forge Quest’e bir köyde başlıyoruz. Başlangıçta çok fazla bir etkileşimimiz olmuyor gibi gözükse de eğer karşınıza çıkan konuşma balonlarını birazcık takip ederseniz, oyunun harika bir senaryo örgüsüne sahip olduğunu göreceksiniz. Tamam, senaryodan çok yaratık kesiyoruz ama yine de arka planda bir şeylerin devam ettiğini bilmek oyuna hayat katıyor. Ayrıca etrafta birbirinden farklı düşman birimi bulunuyor. Buradaki “fark” teması gerçekten üzerinde durulması gereken bir konu zira yaratıkların sadece tipleri değil, saldırıları da bir hayli farklı. Misal, balığımsı yaratıklar sadece o an bulunduğumuz noktaya havadan düşen yavaş bir saldırı yapıyor ki bu yavaşlık sonucunca bolca hasar almamız işten bile değil. Anlayacağınız her düşman birimi yakın mesafeden bize zarar veremiyor ve buna benzeyen çok fazla ilginç düşman söz konusu. Zaten oyunda bulunan menzilli silah, tüm haritayı manipüle etmeye yetiyor.

    screenshot_005

    Squire olarak başladığım oyunda ok atmak suretiyle o kadar çok zorlu düşmanı yendim ki anlatamam. Bir noktada bu durum, oyunu kötü yönde de etkiliyor diyebiliriz. Şöyle ki savunmaya geçtiğimde, karakterim daha hızlı hareket eder hale geliyor. Böyle olunca düşman dibime gelinceye kadar menzilli saldırı yapabiliyor, dibimde bittiği anda, bir anda savunmaya geçip, hızlı şekilde geriye kaçmak suretiyle yine düşmana ok yağdırabiliyorum. Hele boss’larda bu durum iyice dramatik bir hal alıyor. Yani bir iki boss bana vuramadan öldürdüm, öyle söyleyeyim. Nitekim oyunun iyi olduğu noktalar da yok değil. Bir kere Forge Quest’i tek başımıza ya da dört kişiye kadar co-op olarak deneyim etmemiz mümkün. Ayrıca rastgele yaratılan haritalar sayesinde oyundaki zorluk seviyesini bambaşka bir seviyeye çıkarmamız işten bile değil. Yetmezmiş gibi oyunda bulunan gem’ler sayesinde aşırı derece güçlü silahlar yaratabiliyoruz. Burada hangi silaha ne kadar yatırım yaptığımız büyük önem arz ediyor o yüzden gem’leri harcamadan önce dikkatli olun derim.

    Özetlemek gerekirse Forge Quest kendi çapında eğlenceli bir oyun. Dediğim gibi, Voxel grafikler ile göze bir hayli şirin görünüyor. Uzun oyun süresi ve co-op desteği ile de başından kalmadan bir hayli oynanabilecek yapımlardan birisi. Tabii piyasada Forge Quest’i ezip geçecek çok fazla isim bulunuyor. Bu sebepten grafik teknolojisi sizi cezp etmiyorsa, hiç bulaşmayın diyebilirim.

    Ertuğrul Süngü