Tormentum: Dark Sorrow

    0
    17

    Oyunun isminden de anlaşıldığı üzere Tormentum: Dark Sorrow gerçekten de içinizi karartacak. Point & Click Adventure tarzında uzun zamandır böyle bir oyun yokluğu hissediliyordu, ta ki Tormentum:Dark Sorrow’a kadar. Kasvetli ve gotik bir tarzı olan oyunumuzun keder, acı ve çaresizlik adeta içine işlemiş ve oyuncuyu da birlikte sürüklüyor.

    02

    Oyunumuz, ana karakterin kendisini bir kafesin içinde kilitli olarak bulmasıyla başlıyor. Kafes de bir zeplinin ucundan aşağıya doğru sarkmakta. Yalnız karakterimiz tek başına değil, yan kafeste de fare adam benzeri birinin olduğunu ve ikisinin de birbirlerine şaşkınlıkla sorular sorduklarını görüyoruz. Karakterimiz bir tepenin üzerinde, ormanların arasında insan eli figürlerinden yapılmış bir heykelden başka bir şey hatırlamıyor. Karakterin ne ismi var ne de suratı gözüküyor. Daha sonra zeplin büyük ve kasvetli bir kaleye doğru iniyor ve oyunumuza başlıyoruz. Kalede kilitliyiz ve etrafımızdaki objelerin yardımıyla amacımız buradan çıkabilmek ve doğru parçaları birleştirerek gerçeği öğrenebilmek. Fakat bu o kadar da kolay olmayacak.

    Etrafımızdakilerin gerçek mi ya da hayal mi olduğunu anlayamıyoruz. Oyunda akıllara gelmeyecek türden değişik canlılar ve iskeletler bulunuyor. İleri aşamalarda karşımıza kişiler de çıkacak ve onların isteklerini yerine getirip getirmemek bizim elimizde, bir kişiyi kurtarabilir ya da öldürebiliriz, oyun da verdiğimiz kararlara göre şekilleniyor ve sonunu da etkiliyor. Tormentum:Dark Sorrow, bir çok bulmaca ve küçük oyunlar içeriyor. Oynanış mekaniği çok değişik bir şekilde tasarlanmış. Karakterimiz hareket etmiyor, onun yerine fare ile sağa, sola kaydıkça harita da gidiyor ve bir yan haritaya da oklarla geçebiliyoruz. Etrafta bulduğumuz eşyaları almak için bir de çantamız bulunuyor. Eşyalarla etkileşime geçmek için çantamızdaki nesneyi tutup kullanacağımız yere bırakmak yetiyor.

    Tormentum:Dark Sorrow’un tartışmasız en büyük özelliği görselleri ve eşsiz el çizimleri. Oyun neredeyse bunun üzerine kurulmuş diyebiliriz. Ambiyansı kasvetli ve karanlık, bir o kadar da muhteşem. Bir diğer unsur ise oyunun hikayesi oyuncuyu adeta içine çekiyor. Ne kadar uzun oynanırsa, o kadar bağımlılık yapıyor. Oyunun 40’ın üzerinde parçaları bulunuyor ve bunlar da oyundaki hissi bir o kadar güzel yansıtmakta. Sevdiğim şeylerden biri ise oyunun arayüzü o kadar sade yapılmış ki, sadece küçük çantamız sağ alt köşede duruyor.

    06

    Bir sıkıntı var ki oynanış mekaniğindeki kameranın hareket etmesi bazen oyunu yavaşlatabiliyor. Şöyle ki, çantamdan bir şey seçmek için fareyi sağa doğru götürdüğümde bütün kamera da kayıyor, bu da oyunu olumsuz etkiliyor. Oyunda kaydedip çıkma seçeneği bulunuyor fakat sadece kaydet butonunu göremedim, eğer oyun birden kapanırsa kaydeder mi emin değilim açıkçası. Eksik olan diğer bir şey ise hiçbir ipucu mekaniği düşünülmemiş, bulmacalar pek zor olmasa da insan bazen tıkanabiliyor.

    Point & Click Adventure oyunlarını ve kasvetli mekanları seviyorsanız bence kaçırmamanız gereken bir oyun. Oyunun görselleri için gerçekten uğraşılmış ve sonuç ortada.