White Night

    0
    14

    Gece, karanlık ruhlar ve gizem!
    Gizem meğer ölümüne sebep olduğumuz kızmış… Değil tabii. Biz gavur bir ülkedeyiz (Amerika.) ve Amerika’nın 1938 yılındayız. (Konuya aşırı direkt girişimi beğenenler?) Bir gün arabamızla giderken dalıyoruz ve önümüzde bir anda beliren kıza bodoslama giriyoruz. (Daha kötü anlatamazdım.) Kız öldü mü, ne oldu diye bakmaya fırsatımız oluyor tabii ama bu sırada bizim aracımız da hurdaya dönüyor ve yetmezmiş gibi biz de yaralanıyoruz. (Kız ölmüş, adam yarasına bakıyor.) İşin garip tarafı, çarptığımızı sandığımız kız ortalıkta yok. Ve olayın daha da garip tarafı, kazayı yaptığımız yerin hemen yakınlarında gizemli bir ev bulunuyor. (İçinde Gizem’in bulunduğu ev. Duramıyorum!)

    05

    Kahramanımızın kontrolünü aldığımız bu esnada iki konu dikkatimizi çekiyor: Siyah beyaz, Sin City tarzı görsellik ve yaralı olduğumuzdan ötürü aşırı yavaş yürümemiz. Kahramanımız diyor ki, “Burada bir yerlerde bir anahtar olmalı…” Başlıyoruz anahtarı ayağımızı sürüye sürüye aramaya. Biraz araştırma sonunda bulup eve giriyoruz ve olaylar hepten korkunç bir hal alıyor…

    Tam anlamıyla bir adventure oyunu olarak nitelendirebileceğimiz White Night, bizi içinde bulunduğumuz evin gizemini çözmeye itiyor. Işığın vurduğu yerlerin beyaz, karanlıkta kalan yerlerin de siyahla betimlendiği oyunda bolca karanlıkla uğraşıyoruz. Neyse ki yanımızda tam 12 tane kibrit taşımamız mümkün. Bu kibritler bize 30 saniyelik bir süre boyunca ışık sağlıyor ve bir bir azalıyor. Son kibritlerimize yaklaştığımızda Kibritçi Kız’ın hazin durumuna düşüyor ve bir mucize olsun diye dua etmeye başlıyoruz.

    Ev önceden belirlenmiş kamera açılarıyla dolu. Yani bir odadan diğerine geçtiğimizde bizi farklı bir bakış açısı karşılıyor, ileri tuşuna bastığımızda karakterimizin geri gittiğini gözlemleyebiliyoruz. Bu normalde bir problem sayılmaz ama kısa sürede karşımıza ruh hastası hayaletler çıkıyor. Bunlar tarafından takip edildiğimizde onlardan bir koridor boyunca hızla kaçmaya çalışıyoruz zira yakalanırsak bize tokat atmaya başlıyorlar. Evet, hayaletlerimiz gerçekten ruh hastası ve bizi tokatlıyorlar. Kendimizden geçmeden onlardan kurtulursak ne ala, yoksa zar zor kayıt ettiğimiz bölgeye geri dönüyoruz.

    Evin içerisinde ışık kaynaklarını bulmaktan öte çeşitli, kolay sayılabilecek bulmacaları da çözmeye çalışıyoruz. Birçok eşyayı yanlarına gidip inceliyor, mektupları okuyup evde neler olup bittiğini anlamaya uğraşıyoruz.

    08

    Ve tüm bunları yaparken çok sıkılıyoruz!
    Maalesef oyun sıkıcı olmuş arkadaşlar. Konu orijinal değil, kamera açıları kısıtlayıcı, hayalet karşılaşmaları anlamsız, kibrit peşinde koşmak neşesiz… Yapımcı arkadaşlarımız grafikleri basmış, gerisini koyuvermiş maalesef. O yüzden diyeceğim şu ki eğer sağlam bir adventure oyunu fanatiği değilseniz, bu oyuna da para vermenize gerek yok.

    Tuna Şentuna