Until Dawn

    0
    7

    “Hey Mike, bu tarafa bak!” dedi Jessica ve kar topunu gencin suratına fırlattı.

    Mike bu duruma sinirlenmiş olsa da gece Jessica’yla geçireceği anların hayaliyle sadece sırıtmakla yetindi. Kar topu savaşı devam ederken mekana Emily geldi. Emily daha önce Mike ile bir birliktelik yaşamış ama bu iş pek yürümemişti.

    Emily ile artık siyahi arkadaşımız Matt çıkmaktaydı.

    Chris Ash’e tutkun, Ash de Sam’e karşı boş değildi. Sam’in bir dişi karakter olması işlerin karışmasına neden oluyordu.
    Bu durumu fark eden Matt, çeşitli hayallere daldı, Emily suratının ortasına oklavayla vurunca kendine geldi.

    Çünkü Emily de Sam’den hoşlanmaktaydı!

    Bir çıkmaz içine girilmişti ve sakin geçmesi gereken bir tatil iyiden iyiye bir “gençlik şölenine” dönüyordu.
    Kanı kaynayan gençleri durdurmak lazımdı. Fakat bu nasıl olacaktı… Nasıl…
    (Yukarıdaki senaryo uydurma olup sadece bir kısmı oyunu yansıtmaktadır; sonra “amma uydurmuşlar” demeyin. Müdüriyet.)

    Bazı oyunların gelişim süreci de bayağı bir ilginç olabiliyor. Mesela Final Fantasy XIII açıklandığında, içeriğinde birkaç tane oyun barındıracağı belirtilmişti. Bunlardan bir tanesi de FF Versus XIII olarak belirtilmiş, oyun bir fragmanla da süslenmişti. FFXIII oyunları bir bir piyasaya çıkarken Versus XIII’ten haber gelmez oldu. (Sen gelmez oldun adlı şarkıyı girin buraya.) Oyun o kadar boş bırakıldı ki sonunda yeni bir FFXIII oyunu gelmeyeceğinden emin olduk. Büyük ihtimalle oyunun tahmin edilenden daha uzun süren yapım süreci, oyunun başkalaşım geçirmesine neden oldu. Square Enix projeyi iptal etmek yerine daha da geliştirdi ve yepyeni bir FF oyunu, FFXV olarak önümüze sundu.

    Oyun tarihindeki en büyük atlama belki de FFXV ile birlikte yaşanmıştır ama bu olay tek değil.

    untildawn01

    PS3 zamanında Sony, PS3 için yeni bir “korku” oyunu olarak Until Dawn’u göstermişti. O sıralar sebil gibi PS3 oyunu çıkıyor tabii, Until Dawn pek de dikkatimizi çekmedi. Daha sonra gelen bilgilerde oyunun bir PS Move oyunu olacağı duyuruldu, katilden kaçarken PS Move ile çeşitli hareketler yapacağımız, cisimleri tutup çekerken yine hareketleri taklit edeceğimiz söylendi, heyecanımız iyice kaçtı. Ve sonra bu oyunla ilgili haberler de kesildi.

    Sanki oyundaki katil, kendi oyununun peşine düşmüş ve onu öldürmüştü!

    Neler oluyordu!

    Ve PS4 çıktı… PS4 çıktığı halde Until Dawn’dan ses seda yoktu ve Sony bir anda bombayı patlatıp Until Dawn’un yenilenerek, tamamıyla bir tecrübe olarak PS4’te yer alacağını duyurdu. Üstelik artık oyun bir PS Move oyunu da değildi ve bu sayede bir anda çok daha fazla ilgi çekti. Haberler, ilk bakışlar derken de oyun piyasaya çıktı ve katilimiz de peşimize düştü… 80’lerin “gençlerin peşinde katil var!” temalı filmlerine gönderme yapan ve Wes Craven’ın (Ruhu şad olsun.) Scream’ine de rahatça benzetebileceğimiz Until Dawn, “teen slasher movie” tadında bir korku oyunu. Bir Outlast veya Slenderman değil ama atmosfer gayet sağlam. Tüm karakterler son derece klişe bir şekilde Amerikalı gençlerden oluşuyor ve duyacağınız her türlü diyaloğu da American Pie veya benzeri bir filmde daha önce duymuşsunuzdur.

    Kanı kaynayan bir takım gençler, bir gün arkadaşlarının dağın başındaki kulübesine gidiyor. Gençlerden üçü kardeş. İkisi kız, biri erkek. Bunlardan bir tanesi de gruptaki gençlerden birine tutuk. Grubun geri kalanı da bu durumu biliyor ve ona uygunsuz bir şaka yapıyor. Şakanın sonunda çok üzülen kızımız kendini dışarı atıyor, ardından da kız kardeşi gidiyor. Bu noktada kontrol size bırakılsa da şunu söylemekte sakınca yok ki asıl oyun burada başlamıyor. Kontrol size bırakıldığında neler yaptığınızı boş veriyor ve sadede geliyorum: Kızlar kayboluyor ve otomatik olarak da öldükleri tahmin ediliyor.

    Until Dawn, bu olaylardan tam bir yıl sonrasında başlıyor.

    untildawn03

    Kayıp kızların ağabeyi aynı grubu tekrar kulübeye davet ediyor. Onu bu elem olayların birinci yıl dönümünde yalnız bırakmamalarını istiyor, herkes de kabul ediyor. Mike Jessica ile birlikte, Matt de Emily. Chris, Sam ve Ash ise sahipsizler. Josh da kayıp kızlar Hannah ve Beth’in ağabeyi. Elimizdeki tüm karakterler de bunlar, adlarını unutayım demeyin. Josh ve Sam’i gruptan ayıran en büyük özellikse ikisinin de daha önce dizilerde gördüğümüz karakterler tarafından resmedilmiş olmaları. Josh’u Mr. Robot’un başrolündeki arkadaşımız, Sam’i de Heroes’da ölümsüz olan kızımız canlandırıyor –ki çok üşengeç olmamdan mütevellit, bu karakterlerin isimlerine açıp da bakamadım internetten.

    Bu grup yine dağın başındaki kulübeye vardıktan sonraysa garip olaylar olmaya başlıyor. Elbette dışarıdan garip sesler geliyor, gruptan birisi, “Sanırım dışarıda bir şey gördüm!” diyor, gruptan kopup yalnız gezenlerin başına bir şeyler geliyor ve grup sonunda bir manyağın peşlerine düştüğünden emin oluyor. Zaten bu maskeli katil de ara ara bize gösteriliyor.

    Oyunumuz spoiler vermeye aşırı derecede müsait olduğundan konuya dair bilgi vermeyi kesiyorum. Fakat şunu bilmelisiniz ki oyunu ikiye bölmek mümkün. Yani oyunun bir kısmı ile diğer kısmı arasında, “Vay be…” diyeceğiniz bir takım olaylar mevcut –ki dikkatli oyuncular zaten olayların göründüğünden daha da garip olduğunu anlayacaktır.

    Oynanışta bizi nispeten çizgisel bir oynanış karşılıyor. Oyunu bir kum havuzu gibi düşünmemeniz gerektiği gibi, sıradan bir adventure oyunundaki gibi verilen alanda istediğiniz gibi dolanabileceğiniz şekilde de hayal etmemelisiniz. Mesela karakteriniz evin içinde mi? Büyük ihtimalle çoğu kapıdan içeri giremeyeceksiniz ve oyun sizi belirli bir yöne doğru iteleyecek. Bu yol üzerinde bulacaklarınız da yanınıza kar kalacak.

    untildawn06

    Ne dedik, çeşitli gençlerin hikayesi… Oyun bizi yine kendi istediği zamanlarda bu karakterlerin kontrolüne bırakıyor. Bir noktada Matt ve Emily ile ilerlerken, bunlardan kopup bir anda Mike’a geçiş yapabiliyorsunuz. Geçişler –dediğim gibi- oyun tarafından yapılıyor, sizin herhangi bir seçme hakkınız yok.

    Bir karakter kontrolünüze bırakıldıktan sonra da yapabileceğiniz tek şey, yürümek. Koşmak yok, atlamak yok, elinize bir şey alıp savurmak yok… Yürüyüp duruyoruz. Ne zaman ki çevrede bir nesne parlıyor, ona yaklaşıp X tuşuna bastığımızda o nesneyi inceleyebiliyoruz.

    Oyunda iki çeşit nesne bulunmakta. Bunlardan biri karakterimizin yanına yaklaşıp “hmmm” diyerek baktığı, çok da bir şey ifade etmeyenler, bir diğeri de “ipucu” olarak değerlendirebildiğimiz, her biri envanterimize eklenen eşyalar. İpucu konusu bize Trophy olarak dönmenin ötesinde, oynanışa da etki ediyor. Diyelim ki Mike, bir konu hakkında bir ton ipucu toplamayı başardı. Oyunun bir kısmında bu bulduklarını arkadaşlarından birine açıklamaktan geri kalmıyor. O arkadaşı biraz boş cevaplar verse de emeklerinizin karşılığının oyuna böyle bir şekilde yansımış olması gayet güzel bir ayrıntı.

    untildawn02

    Oyunun sakin geçen bölümündeki yegane etkileşiminiz bu nesnelerle olmakta ve olay da genellikle nesne ve totem arayışına doğru gidiyor. Bu durum da aslına bakarsanız oyundaki tansiyonu düşüren ve farklı bir gerilime yol açan bir durum. Şöyle açıklayayım, önümde upuzun bir koridor var ve koridor bir noktada iki yöne ayrılıyorsa benim buradaki derdim, hangi taraftan gidersem katilin kucağına düşerim değil, hangi kanadı tercih edersem bir nesneyi veya totemi kaçırırım oldu. Yeni bir mekana girdiğimizde otomatik olarak en gizli yerlere yönelmem ve normalde, manyak bir katilin olabileceğini düşündüğüm bölgelere koşarak ilerlemem de haliyle biraz saçma oldu. Ha böyle olmasaydı da ancak dümdüz yürürdük fakat bu şekilde de atmosfer biraz sekteye uğramış bana sorarsanız.

    Totem deyip durdum, o konuya da açıklık getireyim. Oyunda beş farklı çeşit totem bulunuyor ama bunlardan hangisini bulduğunuzu, totemi inceleyene kadar anlamıyorsunuz. Küçük, ahşap objeler şeklinde yerde bulabileceğiniz totemlerin her biri geleceğe dair ufak sahneler getiriyor ekrana. Bunlar ölüm, tehlike, kayıp, yönlendirme ve iyi şans olarak ayrılmış durumda. Ölüm ve kayıp birilerinin ölümüne işaret ediyor, tehlike ise oyunda karşılaşabileceğiniz engelleri gösteriyor. Yönlendirme en faydalı totemlerden zira oyunda bir şeyler seçmeniz istendiğinde, hangi seçimin doğru olduğu bu totemlerde gizli. İyi şans da oyunda olabilecek güzel anları size gösteriyor.

    Totemlerdeki geleceğe dair imgelerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinde de sizin oyundaki kararlarınız etkili oluyor. Yani bir ölüm anı gördüyseniz bu hiç gerçeklemeyebiliyor da.

    untildawn07

    Seçenek konusu ve butterfly effect adındaki özellik de oynanışla ilgili bahsedeceğim son konular arasında. Heavy Rain benzeri bir oynanışa sahip oyunumuzda, genellikle heyecan içerisinde olduğumuz anlarda bir takım seçimler yapmamız isteniyor. Koşacak mısın, saklanacak mısın; yürüyecek misin, zıplayacak mısın; ateş mi edeceksin, duracak mısın gibi seçimler, çok da kısa sayılmayacak bir zaman diliminde size sunuluyor, analog kolu ilgili yöne iteleyerek de seçimimizi yapıyoruz. Bu seçeneklerin bazılarının oyuna bir etkisi olmuyor fakat bazıları, ekranın sol üst köşesinde kelebekler uçuşmasına ve kelebek etkisinin oluşmasına neden oluyor. Bu olduğunda da anlıyorsunuz ki oyunun gidişatını değiştirecek bir hareket yaptınız. İşin güzel tarafı da burada; oyun her ne kadar çizgisel bir imaj çizse de bu seçimler sayesinde, oyunu tamamladıktan sonra geri dönüp farklı seçimler yaparak oyunun gidişatının nasıl değiştiğini görebiliyorsunuz.

    Sadede gelelim, iyice uzattık zira. Fakat konuyu bitirmeden oyunun görselliğine de değinmek lazım. Until Dawn, bir oyundan çok bir film gibi olmuş arkadaşlar. Öyle ki yüz animasyonları, atmosfer ve çekim teknikleri direkt olarak bir filmi andırıyor. Çalışılması gereken noktalar arasındaysa yüz mimikleri var zira oyunun %80’inde karakterlerin boş bakışlar içerisinde olduğunu görüyoruz. Hele Josh’un yüzünde herhangi bir kas oynamıyor maşallah.

    Oyunda bir takım FPS problemleri de yok değil. Zaman zaman oyunda sağlam teklemeler olabiliyor ama elimizdeki bir aksiyon oyunu olmadığından bu da pek problem olmuyor.

    Diyeceğim şudur: Şayet ki Heavy Rain, Beyond Two Souls gibi oyunları oynayıp beğendiyseniz, bu oyundan da zevk almanız muhtemel. Açıkçası birkaç gün içerisinde bitirdiğim oyunu her bıraktığımda, geri dönüp oynama isteği içimde uyandı. Hele gençlerin peşindeki manyağın kimliğini öğreneceğim vakti iple çektim –ki tahminim de doğru çıktı.

    Bir PS4 sahibiyseniz bu oyunu almanızı öneririm; kolayına bir daha böyle bir oyun gelmez…

    Tuna Şentuna