Foul Play

    0
    14

    “Bütün dünya bir sahnedir,
    ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu;
    girerler, çıkarlar.”
    – William Shakespeare

    Mediatonic Games tarafından geliştirilen Foul Play de bizlere böyle bir sahne sunuyor. Bu iki boyutlu sahnede, oyun sahnelenen herhangi bir sahnede bulunabilecek tüm detayları ve hatta daha fazlasını bulabiliyorsunuz. Başrol oyuncumuz olan Baron Dashforth da bu sahnede kendi hayat hikâyesini anlatıyor. Bu centilmen beyefendi, babasının çalışmalarının peşinden giderek adını dahi duymak istemeyeceğimiz yaratıklarla karşılaşıyor. Karşılaşmakla da kalmayan Baron, bu sahnede anlatacağı hikâyeleri onları defetmesine borçlu olduğu söylüyor. Seyircisinin gözünü kendisini “şeytan bilimci” diye adlandırarak korkutan Baron, meraklı bakışlar altında gösterisine başlıyor. Hazır baron gösterine başlamış ve bizi duyamazken biz de eleştirilerimize başlayalım. Oyun hemen açılışta Xbox 360 gamepad’iniz olup olmadığını soruyor, yoksa sizi karmaşık ve ayarlamanıza rağmen tam verim alamayacağınız bir kontrol şemasıyla baş başa bırakıyor. Birkaç denemeden sonra pes edip Xbox 360 gamepad’iyle oyuna girerek bu sorunu çözebiliyorsunuz.

    İlk perde bir nevi öğretici bölüm görevi görüyor ve seyircinin ilgisini nasıl çekebileceğimizi öğreniyoruz. Baron ve yardımcısı Scampwick Steerpike dışında sahnede bulunan bütün karakterler ve yaratıklar tiyatroda çalışan oyunculardan oluşuyor. Yaratıkların kostümleri ve çoğu zaman birer insan olduklarını belli etmeleri tiyatro atmosferini hissetmemize yardımcı oluyor. Karakter tasarımlarındaki başarı, sahnede ve özellikle arka plandaki dekorlarda devam ediyor. Oyunda mırıltılardan başka seslendirme bulunmazken başarılı müziği sayesinde oyun süresi olan beş saati tamamlayabiliyoruz. Oynanışın tekdüze olması da beş saatin bu oyun için yeterli olmasını sağlıyor. Öyle ki Baron’un biri ağır, diğeri hafif olmak üzere iki farklı saldırı şekli bulunuyor. Bu iki saldırı şeklini kullanarak ve gelen saldırıları savuşturarak farklı kombolar yapabiliyorsunuz. Yine de Baron’un sahnede izleyiciler önünde yapabileceklerinin de bir sınırı var. İzleyiciler arasında çocuklarında bulunması, sahnede kan göremeyeceğimiz anlamına geliyor. Bununla birlikte her an senaryo gereği öldürdüğümüz bir yaratığın kafasını kaldırıp oyunun gidişatına bir göz attığını görebiliyoruz. Oyunun gidişatı ve seyircinin ilgisi bizim için bu oyundaki en önemli dinamik. Sahnenin tepesindeki “Mood-o-Meter” isimli cihaz, seyircinin tepkisini anlık olarak bizlere gösteriyor. Bu cihazda ölçülen değer ne kadar çok kombo yaparsak, ne kadar çok aksiyon içinde olursak o kadar yüksek oluyor.

    Mesela bir sahneyi hiç hasar almadan, kombolar eşliğinde tamamladığımızda “Perfect Scene” (Muhteşem Sahne) yapmış oluyoruz. Seyirciler de bu performansı şapkalarını havaya atarak kutluyorlar. Ayrıca Mood-o-Meter bir nevi can barı görevi de görüyor. Baron’u ulaşılmaz olarak gören seyirci, aldığımız her darbede Mood-o-Meter’ın da gösterdiği gibi ilgisini yitiriyor; hatta dikkatli olmazsak ilgisini yitiren kalabalık tarafından terk edilen salonda bir başımıza kalıyoruz. Sonuç olarak Foul Play’i espri anlayışı, tasarım harikası karakterleri ve eğlenceli sunumu nedeniyle diğer iki boyutlu oyunlardan ayı tutmak gerekiyor. Biz de bu yüzden Foul Play’e güzel bir hafta sonu geçirmek için yapılacaklar listesinde üst sıralardan bir yer veriyoruz. Böyle bir listeniz yoksa Foul Play ile oluşturmaya başlayabilirsiniz.

    Ahmet Rıdvan Potur