Killzone: Mercenary

    0
    12

    Helghan İmparatorluğu ila ISA arasındaki savaşta bizim de bir rolümüz olması hoş mu şimdi? “Onlar savaşsın, beni niye karıştırıyorlar?!” dedirtirler insana ama işte para yok mu… İnsana istemediklerini bile kolaylıkla yaptırabilen, dünyanın en büyük düşmanı ve en değişmez kuralı. (Konu ciddileşti bir anda.) Paralı bir asker olan Arran Danner, yani karakterimiz de hiç çekinmeden savaşın ortasına dalıyor. Ben olsam geri kaçarım, evimde otururum ama o ISA’nın zenginliğinden yararlanmak adına paralı asker rolünü oynuyor ve sonra da… Şimdi spoiler vermek istemem ama her şey para değilmiş, değil mi Arran? Helghast da meğer göründüğünden daha akıllıymış. Spoiler vermemek adına boş konuşuyorum ama oyunu oynayınca siz de olanlara bir noktada şaşıracaksınız.

    01

    İlk Killzone’dan hemen sonrasını konu alan oyun, üçlemedeki olayların arka planına bir göz atmamızı sağlıyor ama misal ben, bu üç oyunda ne olduğunu hatırlamadığım için her şey yepyeni geldi. Bence Killzone’la ilgili böyle bir temel problem var: Hiçbir oyunun senaryosu akılda kalıcı değil. Biz kimiz, tam olarak savaşta neler dönüyor, dönen şeyler aşırı sıradan olmanın ötesinde mi… Hiçbirinin doğru düzgün bir yanıtı yok ve nihayetinde Killzone oyunlarını sadece aksiyonu tavan yapmış birer FPS olarak hatırlıyoruz.

    PS Vita’daki Killzone: Mercenary’nin de bu tanımdan dışarı çıktığı pek bir nokta yok. Bölüm aralarında bir konu anlatılıyor, sanırsınız ki Hun İmparatorluğu tarihi. İsimler, olaylar, komplolar, planlar… Ben nasıl tutayım onları aklımda? Sadece brifingin (Bu kelime de Türkçeye girmiş.) sonunda ne yapmam gerektiğinin anlatıldığı kısmı kafa yazdım, bastım gaza ilerledim.

    Geçtiğimiz ay oyunun test sürümünü denemiştim ve anladım ki oyunun başlarındaki bölümlerden bir tanesiymiş kendisi. Ve yine bu test yazısında düşmanları yakın dövüşte öldürmenin daha kolay olduğundan bahsetmiştim ve o konuda hemen geri adım atıyorum: Düşmanlarınızı uzaktan temizleyin!
    Görevlere ayrılmış oyunda her görev gerçekten hali hatırı sayılır bir uzunlukta ve bölümler sırasında farklı oynanış şekilleri devreye girdiğinden kesinlikle sıkılmıyorsunuz. Çoğu görevde düşmanlarınız sizi fark etmemiş bir şekilde alana giriş yapıyorsunuz. Mini haritada turuncu renkte görülen düşmanlarınızı eğer sessizce hallederseniz, hem her gizli öldürüş için 100 birim para kazanıyorsunuz, (Silahla, sıradan vuruşlarda 50.) hem de bir bölgeyi bu şekilde tamamlayınca 500 birim de ekstradan geliyor. Düşmanlarınızın hepsini gizlilikle öldürmek istemezseniz de rütbeli, kafasında şapka olan düşmanları bu şekilde yakalamaya bakın çünkü bunu yaparsanız, onları sorguya çekip gizli bilgiler elde etmiş oluyorsunuz ve bu da bölüm sonu skorunuza ekleniyor. (Gizli bilgiler de çok heyecansız, okuyasım gelmedi hiç.)

    Kontrollerin iyi olduğundan zaten bahsetmiştim test yazısında ve bu görüşüm değişmedi. Oyunu sanki PS3’te oynuyormuş gibi kolaylıkla oynadım, hiçbir kontrol mekanizması sıkıntı yaratmadı. Sadece dürbünlü tüfekte yakınlaşmak için arka paneli kullanmak gerekiyordu, orada biraz hassasiyet problemi yaşamış olabilirim.

    04

    Düşmanlarınız ve oynanıştan da öte, silah seçimi çok önemli. Bölümlerde, mini haritada sarı işaretlenmiş kutuları bularak kazandığınız parayla yeni silahlar alabiliyorsunuz ve şunu da söylemeliyim ki oyunda “İşte budur!” diyeceğiniz güçte bir silah yok. Hepsi belli bir alanda işinize yarıyor ve duruma göre sürekli silah değiştirmek isteyebiliyorsunuz.

    Oyunun multiplayer kısmına da göz attım ve oyunun yeni olmasıyla birlikte bolca oyuncu görme fırsatım oldu. Deathmatch’te kafama kafama vurdular ama Team Deathmatch’te biraz daha iyi bir performans sergiledim. PS Vita’da multiplayer FPS oynayıp bundan zevk alacağım aklıma bile gelmezdi ne yalan söyleyeyim…

    PC FPS’leriyle karşılaştırılmaz elbette ki ama çok iyi bir oyun olmuş Killzone: Mercenary. PS Vita sahipleri kesinlikle almalı.