Hayatını atari salonlarında geçirmiş, oradan evindeki Atari’nin başına geçmiş bir dönem insanı olarak, eski oyunlara olan düşkünlüğüm tartışılmaz bir seviyededir. “İlerlemeli” olarak nitelediğimiz ama esas jargonu “Brawler” olarak bilinen bu güzide yapımlar, son zamanlarda Indie oyun piyasasının hedef noktasıydı. Nitekim aralarında çok az isim gerçekten kaliteli “side-scrolling” ya da “brawler” temalı oyunlar üretebildi. Warlocks vs Shadows ise uzun süredir takip ettiğimiz yapımlardan birisiydi ve gelişi, Kickstarter’ına olan ilgiden belliydi.
Temelde Warlocks olarak isimlendirilen yapım, zaman içerisinde bu klasik isimden vazgeçerek Warlocks vs Shadows olarak anılır hale geldi. Dünyayı ele geçiren gölgenin yaratıklarına karşı yapılan bir mücadeleyi anlatıyor Warlocks vs Shadows. Kontrol ettiğimiz karakterlerin hepsine birden Warlock deniyor ama toplamda 11 adet karakter söz konusu. Bu karakterlerin altı tanesi oyunun başında açık bulunuyorken, kalan karakterler biz ana senaryoda ilerledikçe açılıyor. Oyun içerisinde tek kişilik senaryonun yanı sıra aynı zamanda “Versus” ve de “Horde” modları bulunuyor. Özellikle tek kişilik senaryonun co-op olarak oynanabiliyor olması gerçekten harika. Zaten oyunun temelinde baştan aşağıya co-op teması yatıyor.
Bir ile dört kişi arasında deneyim edilen oyun modlarında 1v1 ve de 2v2 deathmatch oyunlar da atabiliyoruz. Tek kişilik senaryoda toplam beş adet boyut bulunuyor ve her boyutun kendi içerisinde farklı bölümleri var. Her bölüm kendisine özel gölge yaratıklara sahip olduğu gibi, yine kendisine özel bölüm sonu canavarlarına ve atmosfere de sahip. Düşmanları öldürmemizdeki tek amaç onları ortadan kaldırma değil, aynı zamanda seviye atlamak. Seviye atladığımız zaman harcayacağımız bir adet yetenek puanı beliriyor. Her karakterin toplamda dört seviyeye sahip, dört farklı yeteneği bulunuyor.
Kazandığımız puanı belirli bir yetenek üzerinde uzmanlaşmaya harcıyoruz. Ayrıca düşmanlardan bolca eşya düşüyor. Kafa, göğüs, silah ve ayak olmak üzere dörde bölünmüş olan giyilebilir eşyalarımız sayesinde kısa sürede devasa güçlere sahip olabiliyoruz. Gördüğüm kadar ile oyundaki en güçlü özellik, yeteneklerin CD’sini düşüren bonus. Bu sayede bolca yetenek kullanabiliyor, oyunu kısa sürede domine edebiliyoruz. Hız önemli zira düşmanlar belirli dalgalar halinde haritaya geliyor ve hayır, yeni dalga için bir öncekini temizlememizi beklemiyorlar. O yüzden bir an evvel haritanın her yanını gezip düşmanları ortadan kaldırmak gerekiyor. Düşen eşyalarsa başlı başına bir eğlence! Her an her türlü eşyanın düşebileceği fantastik bir loot sistemi yaratılmış. Bölüm sonu canavarları ise ayrı bir tat katmış oyuna. Hepsini farklı taktiklerle alt ediyoruz ve genelde orta derecede bir zorluğa sahipler. Yani kısa sürede oyundan uzaklaşmamıza neden olacak bir zorluk seviyesi söz konusu değil. Zaten karakterimizi doğru şekilde geliştirdikten sonra hiçbir düşman birimi sorun olmuyor.
İşin güzel kısmı, tüm bu özelliklerin piksel grafiklerle sunuluyor olması. Yapımcı firma piksel grafikleri o kadar iyi kullanmış ki oyun tam da olması gerektiği gibi bir halde. Mekanikler muhteşem çalışıyor ve karakterlere özel oyun yapısı olması muhteşem bir şey. Animasyonlarsa piksel grafik teknolojisinin sınırlarını zorlamış durumda. Oyundaki hız ve haritanın her noktasının kullanılıyor olması da cabası!
Warlocks vs Shadows en büyük eleştirim, oyuncuya çok şey bırakması. Yani yetenekleri doğru şekillerde kullanıp, hızlı oyun modeline harika şekilde adapte olmak şart. Aksi halde kısa sürede ölmek işten bile değil ki bu mekaniğe kaç kişinin tahammül edeceğini merak ediyorum. Fakat oyuna bir defa alışınca, gerisi teferruat azizim. Warlocks vs Shadows kesinlikle deneyim edilmesi gereken, son zamanlarda çıkan en iyi indie yapımlardan birisi.
Ertuğrul Süngü
