div class="empower-ad" data-empower-zone="157462">

Röportaj: Ali Burak Müslümanoğlu (Riot Games)

- Advertisement -

Riot Games son ayları oldukça hareketli geçirdi bildiğiniz gibi. Önce birbiri ardına yeni projeleri bizlere tanıttı, hemen ardından da en büyük bombası Valorant ile ortalığı kasıp kavurdu. Fırsatını bulmuşken Riot Games’in Orta Doğu Espor ve İş Geliştirme Yöneticisi Ali Burak Müslümanoğlu ile keyifli bir röportaj yaptık.

LEVEL: Sizi kısaca tanıyabilir miyiz ?

Ali Burak Müslümanoğlu: Merhaba öncelikle Ali Burak Müslümanoğlu. Riot Games bünyesine iki sene önce katıldım ondan öncesinde Moskova’da Lacoste ile çalışıyordum. Riot Games’e katıldıktan sonra Orta Doğu bölgesi özelinde çalışmaya başladık ve Dubai bizimle Orta Doğu operasyonunu başlattı. Bu süreç içerisinde Ortadoğu ofisiyle Türkiye ofisinin birleşmesinden sonra, bölgedeki espor ve iş geliştirme operasyonlarının başına geçtim.

Riot Games en popüler firmalardan bir tanesi ve bize de en çok gelen sorulardan biri Riot Games gibi firmalara nasıl girebilirim konusu. Sizin yollarınız nasıl kesişti?

– Kendimi bildim bileli iyi bir oyuncu olmamın sonucu belki. Üniversiteyi yeni bitirdiğimiz zamanlarda oyun dünyasına girmeyi hatta kendi içimde spor muhabirliğine ve spor dünyasına girmeyi düşünüyordum her şey farklı gelişti. Çok alakasız şeylerden de geçtik yani benim Commodity Trading’den başlayıp moda sektörüne uzanan bir kariyer yolum oldu. Bu açıdan bakarsak oyunla olan iletişiminizi devam ettirdiğinizde, yeni fırsatları değerlendirdiğinizde, başlarda bir fırsat oluşmasa da yılmadan kendinize yatırım yaptığınızda siz de hazır oluyorsunuz. Devamında benim açımdan çevremin de faydasıyla zaman içerisinde bu fırsat kendiliğinden geldi. Çok da güzel oldu.

Hangi tür oyunlardan hoşlanıyorsunuz? Profesyonel hayatın dışında oyunlara vakit bulabiliyor musunuz?

- Advertisement -

-Vakit bulabiliyoruz ama o vakti olabildiğince yaratmaya gayret ederek. Evli çocuklu bir insan olarak, bütün aile fertlerini uyuttuktan sonra gece ikiye üçe kadar devam ettiğimiz bir dünyaya dahil oluyor, bir şekil zaman yaratmaya çalışıyoruz. Şu an yoğun bir şekilde League of Legends oynuyorum, TFT oynuyorum, Legends of Runeterra oynuyorum. Bunun haricinde iyi bir FIFA oyuncusuyum, Weekend liglere giriyorum, 30 maçı tek başıma yapmakta zorlandığım için de arkadaşlarımızla ortak bitirmeye gayret ediyoruz. Daha geriye gittiğimizde ise zaten biliyorsunuz, sizin rakibinizdi, Game Show vardı zamanında. Ben o sıralarda Kamer’de MAC (Murat Adanç) ile, Polat Abi (Polat Yarışçı) ile çok vakit geçiriyordum, sonra da Counter-Strike ile başladım zaten. Age of Empires 2: The Age of Kings ile başlayan bir dönemimiz oldu. AoE 2 ve FIFA benim neredeyse bütün arkadaşlarımı ve ilişkilerimi etkileyen bir ikili olmuştur. Hatta biraz önce yakın çevre dedik ya, belki de Riot Games’e kadar uzanan bu süreci başlatan şeylerin en önemlilerinden birisi olmuştur bu AoE 2 ile başlayan dostluklar.

Peki, geniş bir alanda Espor operasyonlarını yönetiyorsunuz. Sizce bulunduğumuz bölgenin sporcu yönetimi, sponsor getirisi, takipçi ilgisi konusunda dünya üzerinde yeri ne? Yani bir Amerika veya Uzak Doğu ile kıyaslarsak ne durumdayız?

-Ben şunu söyleyebilirim, geçenlerde gördüğüm bir araştırmadan bir bilgi veriyim, bence soruna örnek olacaktır. Özellikle E- Spor noktasında bütün pazarlar, bütün marketler değerlendirildiğinde mesela internet kullanım oranı, bilgisayar sayısı vesaire ele alındığında ve popülasyona oranlandığında Güneydoğu Asya’dan sonra Türkiye en yüksek orana sahip. Hani Avrupa’dan Amerika’dan, benzer pazarlardan çok daha yüksek seviyelerde. Hatta bizim Avrupa pazarındaki en büyük rakibimizde Polonya ve İspanya. Kısaca oldukça iyi bir noktadayız. Bu bağlamda şunu da söyleyeyim, Türkiye pazarı oldukça aktif. Hem oyuncu sayısı noktasında hem de oyuncuların yetenekleri noktasında. Ayrıca sadece Türkiye değil, Afrika, Hindistan diye baktığımızda Orta Doğu bölgesinde çok ciddi bir ilgi var. Bu bölge oyuncuların yetenekleri anlamında oldukça zengin, bildiğiniz gibi genç nüfusun oranı da çok yüksek. Bu genç nüfusun oyunlara ilgisi de yüksek olduğundan önümüz açık diyebiliriz. Diğer taraftan bu bölgede yapılan yatırımlar da artıyor. Riot Games’in Türkiye’de yaptığı yatırımlar ortada. Şimdi Orta Doğu pazarıyla da ilgileniyor, oradaki oyuncularla iletişime giriyor ve o oyunculara da dokunuyor. Haliyle, rekabetçi oyunlara olan ilgi artacaktır, bunun da geri dönüşlerini yakın zamanda alırız.

Peki genç nesil dediniz, hemen onu bağlamak istiyorum. Bulunduğumuz bölgenin -Türkiye dahil- diğer bölgelere özgü zorlukları veya avantajları nelerdir. Belki çok büyük bir potansiyel var ama mesela bir Japon belli konularda bizden daha mı şanslı?

-Şöyle bir gerçek var, ne yazık ki bizim alt yapısal bazı sıkıntılarımız olabiliyor. Belki Türkiye kendi içinde altyapı sorunlarını çoğunlukla çözmüş durumda ama bölgesel olarak baktığımızda birçok ülkenin farklı regülasyonları, birbiriyle olan rekabetleri ya da internet sağlayıcılarının kendi aralarındaki rekabetleri vesaire gibi konular negatif etki edebiliyor. Neticede oradaki ticari kaygılar her zaman oyuncunun yararına olmayabiliyor. Bu gibi dezavantajlarımız var, bunun haricinde biraz da kendi içimizde regülasyonları düzenlememiz, daha sistemli hale gelmemiz gerekli. Yayıncı firmaların burada yaşadığı bazı zorluklar da var. Türkiye ve Orta Doğu pazarının en büyük sıkıntısı, dil farklı. Biz çoğu popüler oyunun üreticisi olmadığımız için dille alakalı konularda sıkıntı yaşayabiliyoruz. Riot Games gibi birçok yayıncı firma oyunların lokalizasyonunu yapabiliyor ama mesela lokalize olmayan herhangi bir oyunun bu pazarlarda başarılı olmasının imkanı yok. Haliyle yetenek havuzu içinden bazı oyuncularımızın o oyuna ilgi duymasının veya ilerleyebilmesinin imkanı olmayabiliyor, bu da önemli bir dezavantaj. Geldiğimiz noktada biz oyuncu sayımızı arttırmaya gayet ederken diğer yayıncı şirketlerin oyunlarını lokalize etme çabaları da artacaktır. Riot Games olarak hem oyunculara verilen ürün desteği, hem lokalizasyon hem de oyun içi servisler açısından Türkiye’ye ciddi bir yatırım yaptık. Ciddi altyapı çalışmalarını da belirtmek gerek, yerel sunucular sayesinde pingler ciddi anlamda aşağı düşmüş durumda, çok güzel bir iş çıkartılıyor operasyonun her alanında. Bunun gibi yatırımlar geldikçe her şey biraz daha kolaylaşacak ve daha güzel olacaktır diye düşünüyorum.

Sizin de söylediğiniz gibi League Of Legends ve Riot Games şimdiye kadar bölgemizde esporu yükselten markaların başında geldi. Önümüzdeki evinde oyun oynayan oyuncuyu espora yönlendirme ve bunu sürekli kılma anlamında nasıl projeleriniz var?

-Senin de söylediğin gibi Riot Games’in espora yapmış olduğu büyük bir yatırım söz konusu. Bu yatırım altı senedir hızlanarak devam etmekte ve nihayet 2019’da sahnenin açılımıyla birlikte başka bir seviyeye taşındı. Sahnenin yapılması Riot Games’in buradaki kalıcılığına, devamına ve istikrarına istinaden atılmış önemli bir adım, ben biraz esporun mihenk taşı gibi görüyorum. Hani espor diye bahsettiğimiz dijital bir alan, başındaki “E” harfinden anlaşılacağı üzere fakat o sahnenin varlığı bu işe ne kadar önem verdiğimizi gösteren ve anlatan bir tablo gibi. Bunun dışında espora yönlendirme anlamında birtakım projelerimiz var. Bildiğiniz gibi bir oyuncu bazımız var ve bu oyuncu bazının içerisinde belli bir kısım espor ile direkt olarak ilgileniyor. Yeni yayın dönemimizde de belki ufak ufak fark etmişsinizdir, teaser olsun, promomuz olsun kullandığımız dil daha samimi, daha eğlenceli bir tarafa gidiyor. Bu şekilde işin biraz da şov kısmına ağırlık verip sadece League of Legends izleyenlerin değil, hiç esporla ilgisi olmayan veya League of Legends’a çok fazla zaman ayırmayan birisinin bile keyif alıp eğlenmesini, haliyle de esporla bir etkileşiminin olmasını istiyoruz. Bütün bu yayın alışında yaşattığımız tecrübe ve beraberindeki etkinliklerle olabildiğince böyle oyuncuların ilgisini çekip sayıyı artırmaya ve kendi halindeki oyuncuları biraz daha işin içine sokmaya gayret ediyoruz.

Esporu tıpkı bir futbol yada basketbol gibi esporcuların emekli olana kadar ve sonrasında gelir elde edebilecekleri bir kapı haline getirmeye ne kadar yakınız ?

-Bence biraz yakaladık o noktayı, çoğu şeyden önce bu gerçekleşmiş durumda. Neden bunu söyleyebiliyorum çünkü influencerların çoğunluğu emekli oyuncu. Yani bakıldığında emekli oyuncular ya bir yerlerde program çekiyorlar, ya kendi kanalları üzerinden yayın yapıyorlar ya da birçok markayla birçok firmayla işbirliği yapıyorlar. Hatta bazıları profesyonel oyuncu olarak yakalayamadıkları gelir seviyelerine influencer olarak erişmiş durumdalar. Bu bağlamda bakıldığında esasen hani esporcu olmanın izleyici sayılarında da direkt olarak pozitif etkisi var. Sizin eski oyuncu olarak sahip olduğunuz ün, şöhret ya da yaratabileceğiniz etki ileride yayın yapmaya başladığınızda otomatik olarak katma değer sağlıyor. Tabii ki influencer olma noktasında oyunculuğun haricinde işin şov tarafı var, eğlence tarafı var, başka alanları var. Kişi bu alanları ve kamera önündeki karakterini ne kadar geliştirebilir, o biraz kişinin kendine kalmış. Yani bu süreç zaten sağlıklı bir şekilde işliyor. Sürecin içerisinde bizim de katkımızla yaratılacak yeni programlar, yeni alanlarla birlikte bu fırsatlar bence daha da artacaktır.

Ekosistem dedik, tam en önemli soruya da geldik aslında. Televizyonda da denk gelmişsinizdir, futbolun şu anda olmayan parayı harcadığı ve bu modelin yakında çökeceği söyleniyor. Espor da artık iyiden iyiye bir spor olarak kabul edilmeye başlandı. Peki gelir gider durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Hani ekosistem açık veriyor mu, gelirler giderleri kurtarabiliyor mu? Bu konuda neler eksik, neleri düzeltebiliriz ?

-Öncelikle profesyonel sporlarla karşılaştırdığımızda artık espor futbolun hemen peşine takılmış durumda. Üç büyükleri bir kenara bıraktığımızda diğer her şeyle rekabet edebilir bir seviyede. Resmi rakamlar değil gerçi ama izlenme rakamları hızla yükseliyor ve belki de artık basketbolun önünde olduğumuz bir dünyadan bahsediyoruz. Belki en çok izlenen spor dalı futbol ama futbolda bile bilanço zarar yazabiliyor. Açıkçası burada sorun futbolda değil de biraz bizim yönetme şeklimizde. Biz kısa dönemli başarıya mı odaklanacağız yoksa uzun vadeli, karlı bir iş modeli mi geliştirmeye çalışıyoruz? Espor konusunda elimizde tüm rakamlar olmasa da aynı durum geçerli, ayağımızı yorganımıza göre uzattığımız, doğru hedefleri doğru şekilde koyduğumuz noktada pozitif yönde ilerleyebiliriz, aksi halde futboldaki sıkıntılar esporu da vurabilir elbette. Elbette ekosistemler arasında büyük farklar da var. Bizim bu işin bir yatırımcısı olarak yaptığımız şey oyuncular ve profesyonel oyuncular da dahil olmak üzere ekosistemin tüm parçasıyla iletişim halinde olmak, iş ortaklığımızı daha da geliştirmek ve herkesin gelirlerini artırabilmesi için uygun bir ortam sağlamaya gayret etmek. Burada söyleyebileceğim en önemli şey, Riot Games olarak iş ortaklarımızla doğru bir şekilde ilerlemek ve onların beklentilerini karşılayarak uzun soluklu ve sağlıklı bir ekosistem yaratmak için çaba gösteriyoruz. En büyük misyonumun bu sistemin devamlılığının olması. Belki bir sene sonra Worlds’de şampiyon olamayabiliriz ama doğrusu Worlds’te şampiyon olduktan sonraki on sene boyunca espor adına ortalıkta hiçbir şeyin kalmaması mıdır? Yetenekleri geliştirerek, doğru adımlar atarak, işi büyüterek oraya gitmek, her sene şampiyon olmasa da her sene çeyrek finaller gören, her sene gruplara kalan bir yapı için çalışıyoruz. Bu yapı sadece Riot Games’in değil, bütün parçalarıyla hem takımların, hem oyuncuların, kısaca herkesin işini en güzel şekilde yapmasıyla mümkün olacaktır.

Röportajın artık sonunda doğru geliyoruz. Esporla alakalı veya Riot Games’in yeni projeleri ile alakalı söylemek istedikleriniz var mı?

-En önemli projemiz anlattığımız ve anons ettiğimiz bölgesel bir yapıya gitmek ve bu yapının ilk adımı da Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 13 ülkedeki oyuncuların Türkiye’de lokal statüde yerli statüde oynayabilecek olması. Bu işin ilk adımını böylece atmış olduk ama konu “tam olarak şöyle olacak/olmalı” diyebileceğimiz bir noktada değil. Türkiye’de olduğu gibi diğer bölgelerde de bu alanı nasıl geliştirebiliriz, ne yapabiliriz diye düşünüyor, ileriyi görmeye çalışıyoruz. Tıpkı Avrupa gibi biz de kendi çevremizde bölgesel bir şey yapabilir miyiz, bunun için uğraşıyoruz. Riot Games olarak ekosistemi her açıdan büyütüp o yarı finallere, finallere abone olduğumuz günler için çabalarımız. Bu bizim için ilk adımdı, oyunculardan ve topluluktan pozitif bir tepki alırsa biz de yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. Belki oyuncularla başlayacak, birkaç dilde yayınlarla devam edecek ve belki de takımlar bu sürece dahil olacak. Hedeflediğimiz adım hep bir adım sonrası ama zaman içinde nasıl şekillenecek, işte onu test ettikçe, gördükçe daha iyi anlayacağız.

Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederiz.

Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Önerilen Haberler