div class="empower-ad" data-empower-zone="157462">

Corsair Dark Core RGB Pro İncelemesi

- Advertisement -

Corsair’in Dark Core serisi firmanın ürün gamı içinde en ağır sorumluluğu, en ağır yükü taşıyan seri muhtemelen. Dark Core hem oyuncuların yüksek beklentilerine hem de profesyonellerin günlük kullanımlarına dayanabilecek, onları mutlu edecek bir ürün olarak geliştirilmişti ve geriye dönüp baktığımızda bunu başardığını söyleyebiliriz. Şimdi karşımızda aynı serinin RGB Pro versiyonu duruyor, beraberinde getirdiği çok sayıda yenilikle beraber.

Tasarım
Dark Core Pro RGB ilk bakışta Dark Core’u andırıyor ancak sadece ilk bakışta. Biraz daha yakından incelediğinizde ürünün Dark Core ile benzer bir tarza sahip olmasına rağmen tamamen yeniden tasarlandığını söylemek mümkün. Bu yeniliklerin büyük kısmı şık kasanın altında yer alıyor ki oraya sonra geleceğiz, önce tasarımdan başlayalım. Dark Core serisi Pro modeliyle beraber biraz daha oyuncuların tarafına yükleniyor zira dokuz bölge RGB aydınlatma ürüne bambaşka bir hava katmış. Son derece eğimli, bir o kadar da alımlı bir tasarımı sahip olan ürün sağ el kullanımı için geliştirilmiş. 8 farklı tuş sayesinde simülasyon oyunlarında klavyeden mümkün olduğunca kontrolü elinizin altına taşıyabiliyorsunuz.

Ürünün kasasında avuç desteğinde tutuşu artıran yumuşak ve pürüzlü bir tasarım tercih edilmiş. Biraz çabuk kirlense de son derece kaliteli hissettiriyor. Sol taraftaki baş parmak desteğinde ise yine pürüzlü ama sert plastik tercih edilmiş. Verdiği his yine son derece başarılı, üstelik kir de tutmuyor! Ayrıca bu tuşları tıpkı RGB aydınlatma gibi iCUE üzerinden kontrol etmek mümkün. iCUE’nun rakipleriyle kıyaslandığında en rahat ettiğim destek yazılımı olduğunu da belirtmem gerekiyor. DPI ayarlarından tutun da RGB katmanlarını tasarlamaya kadar her şey kullanıcı dostu ve biraz uğraşarak tam kafanızdaki konfigürasyona ulaşmanız mümkün.

Dark Core RGB Pro ile gelen el desteği ile sağ taraftaki paneli değiştirebiliyorsunuz. Eğer palm (avuç içi) kullanımı tercih ediyorsanız ne güzel, pençe (claw) tutuşu tercih ediyorsanız pek bir önemi yok elbette. Hemen belirteyim ürün her iki tutuşa da uygun ancak palm tutuş için tasarlandığını hemen belli ediyor. Ön ve yan tuşlarda Omron, DPI ayar tuşunda ise Kailh tercih edilmiş. Tamamı son derece hızlı tepki veriyor ve tıklama son derece “sert”. Bu da benim gibi “süngerimsi” tuşları sevmiyorsanız sizi çok memnun edecek.

Ürün biraz irice ve ağırlıklarla takviye edilmese bile 133 gramlık bir kütlesi var, bu da rekabetçi oyunlar tarafında tam sınırda bir değer. Hani, “bir tık daha ağır olsa rekabetçi oyunlara uygun değil” diyebileceğimiz kıvamda. Alttaki teflon skatezlerin kayma hissiyatı son derece iyi, eğer Corsair’in mouse padlerini kullanıyorsanız iCUE’dan kalibrasyonunu yapabilirsiniz. Normal bir mouse pad ile dahi son derece tutarlı bir izleme performansı aldığımı belirtmem gerekiyor.

- Advertisement -

Teknik Özellikler

Gelelim teknik kısma. Üründe kullanılan sensör Pixart PAW3392. Bu PMW3360 veya PMW3389’un aksine “müşteri tipi” bir performans sensörü değil, Corsair için (Muhtemelen 3389 üzerinden) özel olarak geliştirilmiş, 18000dpi hassaslık, 450 IPS hız ve 50G hızlanma gibi son derece etkileyici değerler sunabilen bir sensör. Kullanımda farkını çok hissetmeyeceksiniz ancak 2000Hz polling rate değerini destekleyen, incelediğimiz ilk fare aynı zamanda. iCUE üzerinden 1’er dpi aralıklarla hassaslığı kendinize göre ayarlayabilirsiniz, ben tercihimi her zamanki gibi 400/800/1600/3200 şekilde yaptım.

Ürünün en iddialı olduğu konu ise bağlantı seçenekleri. USB-C ile şarj modunda çalışabilen ürün aynı zamanda Corsair’in Slipstream teknolojisini kullanan 2.4GHZ wireless bağlantısıyla da oldukça iddialıydı. Peki sonuç nasıl? Açıkçası 0.5ms seviyesine inmiş gecikme seviyesi sayesinde ürünün kablolu mu yoksa kablosuz mu kullandığınızı ayırt edebilmek mümkün değil. En güzel haber de Corsair’in Dark Core’da kullandığı kocaman Wi-Fi adaptörünü ufaltıp ürünün içinde taşınabilir hale getirmiş olması. Ufak bir detay gibi gözükebilir ancak “taşınabilir” bir fare için son derece muhteşem bir ayrıntı.

Dark Core RGB Pro gerektiği durumlarda Bluetooth bağlantı da kullanabiliyor. Oyuncular için gerekli olmasa da belli durumlarda hayat kurtardığı malumunuz. Bu arada firmware update yapana kadar ürünün bu modda ciddi bir lag yaşadığını da belirtmem gerek. 1.6.25 firmware’i ile bu sıkıntı tamamen ortadan kalktı, müjdemi isterim.

Dark Core Pro’da kullanılan bataryanın kapasitesi 1000mAh, bu da alıştığımızın iki katı. Peki bu kadar “ışıklı” bir ürüne yardımcı olabiliyor mu? Dark Core RGB Pro güç tüketimi yüksek, performanslı bir ürün. Standart aydınlatma ile 2.4Ghz modunda 16 saat, aydınlatma kapalıyken 36 saatlik bir dayanım süresi var, benim yaptığım testlerde 13-14.5 saat arasında değerler elde ettim. Bluetooth modunda ise bu süre 18 ve 50 saat. Ofis ürünleri ile kıyaslanamasa da bir performanslı bir oyuncu ürünü için yeterli. Son sözlere geçmeden önce, Dark Core RGB Pro’nun Qi kablosuz şarjı destekleyen (MM1000 mouse pad gerekli) bir SE modeli olduğunu da belirtelim.

Sonuç
Dark Core RGB Pro tıpkı geçtiğimiz aylarda incelediğimiz Nightsword gibi son derece iddialı ve başarılı bir model. Ülkemizdeki fiyatı henüz belli olmasa da yurt dışı fiyatına bakarak (80$), fiyatının Nightsword gibi 700 TL civarında olacağını tahmin etmek mümkün. Bu da Dark Core RGB Pro’yu üst seviye bir oyuncu faresi arayan oyuncular için son derece rekabetçi bir ürün haline sokuyor.

Kürşat Zaman

PUAN: 93

+Şık ve ergonomik tasarım
+9 bölge RGB aydınlatma
+Slipstream teknolojisi
+Wi-Fi adaptörü ufalmış ve gövde içinde taşınabiliyor,
+Sunduğu özelliklere göre rekabetçi fiyat
+Bluetooth bağlantı seçeneği
-Biraz büyük ve ağır

Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Önerilen Haberler